• 10
    yıllar sonra ilk kez bugün bir yazısını okudum ve ve yazdıklarına fazlasıyla hak verdim.

    --- alıntı ---

    her şey prof. dr. deniz gökçe’nin akşam gazetesi’nde 22 temmuz perşembe günü yazdığı “fenerbahçe’nin stadı ve bilançosu” başlıklı yazısı ile başladı.
    sonra fenerbahçe divan kurulu’nda “kerim kerimoğlu” adlı üyenin “yaptığı sert eleştirilere” fenerbahçe başkanı aziz yıldırım’ın verdiği “ağır” cevabı okuduk, spor basınımızda!..
    ne var ki, “ağır cevabın yer aldığı” spor basınımızda, kerim kerimoğlu’nun “divan toplantısına neler dediğine dair” tek cümle okuyamadık; spor basınımız “söyleneni” yazmıyor, ama “söylenene cevabı çarşaf çarşaf vermek için” yarışıyordu!..
    “allah allah, ne demiş bu kerim kerimoğlu” diye araştırırken, bu defa fenerbahçe “eski” yöneticisi hakan bilal kutlualp’ın açıklama ve iddiaları “gündeme düşüverdi”; kutlualp, açıklama ve iddialarında “ülkenin en tanınmış ekonomistlerinden ve uzmanlarından” prof. dr. deniz gökçe’nin “fenerbahçe stadı ve blançosu” başlığı ile yazdığı yazıda “anlattığı hususları”, sorular ve iddialar hâlinde fenerbahçe yönetimine soruyordu.
    kutlualp’ın iddia ve soruları üzerine kıyamet koptu; fenerbahçe yönetimi “çok kişili” bir basın toplantısı yaparak, “iddiaları cevapladı”; daha doğrusu yalanladı; söylenenlere, iddialara karşı “hukuki bütün hakların saklı olduğunu” duyurdu!..
    deniz gökçe hocamızın “ilk yazısından itibaren” , konunun “ne olduğunu” anlamaya çalıştım. hakan bilal kutlualp’ın açıklamalarını 4-5 gazeteden okudum; kerimoğlu’na aziz yıldırım’ın divan kurulu’nda verdiği cevabı, hakan bilal kutlualp’a “çok kişili basın toplantısında verilen” cevapları da fenerbahçe resmi sitesi’nden bütün detayları da okudum!..
    ama açıkça ifade edeyim ki; prof. dr. deniz gökçe’nin ortaya attığı “tapusu fenerbahçe’ye ait olmayan” fenerbahçe stadı’nın, faaliyet raporunda ve bilançoda “nasıl olup” da “artı değer” olarak yer aldığını ve de “büyük bir açığı kapattığını”, dahası bu sezon “bu artı değerin nerede ise nasıl ikiye katlandığını” anlayamadım!..
    dahası, “fenerbahçe kulübü’nün futbol federasyonu’na ve fenerbahçe sportif hizmetler aş nin sermaye piyasası kurulu’na verdikleri bilanço ve raporlarını uluslararası deloitte firmasına denetletildiğini” yazan hocamız, “fenerbahçe genel kurulu üyelerine dağıtılan faaliyet raporunun ve bilançonun, aynı kuruluşa denetlettirip denetlettirilmediğini” soruyor ve bizlerin anlayacağı şekildeki ifadesiyle, “denetletilmişse, o kuruluş, bu stat konusundaki ‘artı değer’ iç in ne demiştir” diye soruyordu!..
    hakan bilal kutlualp’ın açıklamalarının temelinde de “bu olay” yatıyordu ve “özetle” soruyordu, kutlualp; “fenerbahçe’nin üyelere dağıttığı faaliyet raporu ve bilanço denetlenmemişse, neden denetlenmiş gibi bir gösterilmeye çalışılmıştır?..”
    fenerbahçe’nin açıklamalarında “her şey vardı” ama, “bu temel sorunun cevabı açık olarak yoktu!..”
    denetleme kuruluşu’nun yöneticisi de “ortak” basın toplantısında “evet, fenerbahçe üyelerine dağıtılan faaliyet raporunu ve bilançosunu da denetledik” dememiş; yani “denetlemelerinin federasyona ve spk’ya verilenlerle sınırlı kaldığını” belirtmişti!..
    dahası, fenerbahçe asbaşkanı murat özaydınlı da, aynı basın toplantısında sözü, “bu durum, sadece bu yıl yapılmıyor, 2006’dan beri aynı şeyi yapıyoruz, ey kutlualp, çok şaşırdım, bu yapılan yanlışsa, yönetici olduğun dönemde de yapıldı, altında imzan var” demeye getiriyordu!..
    işte “şimdilik gelinen nokta burası”; ama nerede benim anlı ve de şanlı medyam ve de futbol federasyonumuz “bu iddialara karşı” ne yapıyor?..
    “bir-iki gazetenin internet sayfalarında” aynı günlerde aziz yıldırım’ın “şüpheli” iddiası ile “savcılıkça ifadesinin alındığı” ve dosyasının “özel yetkili savcılığa gönderildiğine dair” haberler okudum; nerede benim anlı ve şanlı medyam; yoksa, “türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinin başkanının ‘şüpheli’ iddiası ile ifade verdiği haberi nereden çıktı, neler oluyor, işin esası nedir” diye araştırmak, haber “doğru değilse” yazmak, “basının görevi değil” mi?..
    manchester united ya da inter ya da bayern münih ya da real madrid başkanları savcılıkta “şüpheli” olarak ifade verirse, “oraların basını” kulağının üzerine yatar mı?..
    bu haber, “anında fenerbahçe resmi sitesi’nde yalanlanmadığına göre”, demek ki, “öyle ya da böyle bazı gelişmeler var”; gazetelerin internet sitelerinden “bir ajansın verdiği” bu haberi ben okuyorum da, spor sayfalarımızın, birinci sayfalarımızın sorumluları, yetkilileri, gazetelerimizin, tv’lerimizin “bu işlerle ilgili” muhabirleri ne yapıyorlar?..
    elbette ki, bu yazıda, buraya kadar “sorulan” bütün sorular önemli, hem de çok önemli, ama bir soru var ki, hepsinden önemli!..
    işte şimdi, “o” soruyu soruyorum; “bu” gelişmelerin kahramanı “aziz yıldırım ve fenerbahçe” değil de, “adnan polat ve galatasaray” ya da “yıldırım demirören ve beşiktaş” olsa idi, benim “tarafsız” spor medyam, pardon “spor da dahil” bütün medyam, “böyle mi davranırdı?..”
    “türkiye cumhuriyeti’nde her şey ortaya çıkmalıdır” düşünce ve yarışının içinde olan medyamın, iş “fenerbahçe cumhuriyeti’ne gelince” tam tersini yapmasının sebebi “acaba” ne ola ki?..

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın