15
başlığın adı olimpiyat iken girilen entry'lerin içeriği olimpiyatın bütünlüğünü biraz eksik bırakmış. sadece atletizm*** ve yüzme için ekran başına yapıştığımız dört yılda bir yapılan yaz olimpiyatlarından ibaret değil olimpiyat kavramı.
bahsi atlanmış iki olimpiyat daha var. tıpkı avrupa şampiyonası ile dünya kupası arasındaki ilişki gibi yaz olimpiyatları'nın iki sene sonrasında kış olimpiyatları yapılır. 2010 kış olimpiyatları vancouver'da düzenlenmiştir ve kendi içinde o kadar çok hikayeye sahiptir ki organizasyon açısından pek çok kez eleştirilmiş olsa da tıpkı 2010 güney afrika'da olduğu gibi unutulmaz anlar vardır.
mesela bir petra majdric vardır ki kırık kaburgayla bronz kazanmıştır cross-country'de. bir ole einar bjoerndalen vardır ki biatlon'da, 2014 soçi'de yer alacağını açıklamıştır; 40 yaşında olacak 2014'te. norveç adına büyük hayalkırıklığı yaratmıştı. sırf olimpiyatlar için dünya kupası ayaklarında çok az boy göstermişti. vancouver'ın adını vonncouver olarak değiştirmesi beklenen lindsay vonn, çok yakın arkadaşı maria riesch'in muazzam performansını izlemiş ve sadece bir altın alabilmişti. ve 30 yaşındaki anja pearson, alp disiplini dalında olimpiyat madalyası alan en yaşlı kadın sporcu oldu ve son olimpiyatını inanılmaz bir başarıyla kapattı.
keza kazak luge sporcusu kumaritashvili'nin ölümü. demin bahsettiğim petra majdric'in düşüşü, bu iki olayda da organizasyonun hatası vardı. whistler park en hızlı parkur olması için tasarlanmıştı ve her ne kadar hatalı olan raporlar sonucunda kumaritashvili gibi gözükse de parkurun mühendisleri hız limitinin sınırlarını* fazla zorladılar. petra majdric'in düştüğü dönüşte kesinlikle güvenlik önlemi üst düzey olmalıydı vs vs.
ayrıca evgeni pluschenko dönmüştü; dörtlü axel'la pistteydi. lysacek ise teknikle değil dansla kazanılacağını göstermek için pistteydi. brian jubert yine hayalkırıklığıydı. ve bana sorarsanız pluschenko'nun hakkı yenmişti. simon amman, nam-ı diğer harry potter, kayakla atlamada tarih yazdı. gregor schlierenzauer ilerleyen yıllara tam anlamıyla ambargo koyacağını bir kez daha gösterdi ve janne ahonen tankta hala biraz daha yakıtı olduğunu kanıtladı.
anlatmakla bitmiyor kış olimpiyatlarının hikayeleri ki salt lake ve torino benim izleme imkanı yakaladığım*diğer kış olimpiyatları. ne hikayeler olduğunu siz düşünün.
2012 londra ve 2014 soçi'de bir kez daha o ruhu yaşayacağız. ayrıca erzurum'daki üniversite oyunları için yapılan çalışmalar aynı hızda devam ederse ilerleyen 5-10 yıl içinde özellikle biatlon dalında çok ciddi gelişmeler yaşayabiliriz.
olimpiyat ruhu bir bütündür. yazıyla kışıyla, yüz metresiyle, maratonuyla*, alp disipliniyle, biatlonuyla. her şeyiyle.
bahsi atlanmış iki olimpiyat daha var. tıpkı avrupa şampiyonası ile dünya kupası arasındaki ilişki gibi yaz olimpiyatları'nın iki sene sonrasında kış olimpiyatları yapılır. 2010 kış olimpiyatları vancouver'da düzenlenmiştir ve kendi içinde o kadar çok hikayeye sahiptir ki organizasyon açısından pek çok kez eleştirilmiş olsa da tıpkı 2010 güney afrika'da olduğu gibi unutulmaz anlar vardır.
mesela bir petra majdric vardır ki kırık kaburgayla bronz kazanmıştır cross-country'de. bir ole einar bjoerndalen vardır ki biatlon'da, 2014 soçi'de yer alacağını açıklamıştır; 40 yaşında olacak 2014'te. norveç adına büyük hayalkırıklığı yaratmıştı. sırf olimpiyatlar için dünya kupası ayaklarında çok az boy göstermişti. vancouver'ın adını vonncouver olarak değiştirmesi beklenen lindsay vonn, çok yakın arkadaşı maria riesch'in muazzam performansını izlemiş ve sadece bir altın alabilmişti. ve 30 yaşındaki anja pearson, alp disiplini dalında olimpiyat madalyası alan en yaşlı kadın sporcu oldu ve son olimpiyatını inanılmaz bir başarıyla kapattı.
keza kazak luge sporcusu kumaritashvili'nin ölümü. demin bahsettiğim petra majdric'in düşüşü, bu iki olayda da organizasyonun hatası vardı. whistler park en hızlı parkur olması için tasarlanmıştı ve her ne kadar hatalı olan raporlar sonucunda kumaritashvili gibi gözükse de parkurun mühendisleri hız limitinin sınırlarını* fazla zorladılar. petra majdric'in düştüğü dönüşte kesinlikle güvenlik önlemi üst düzey olmalıydı vs vs.
ayrıca evgeni pluschenko dönmüştü; dörtlü axel'la pistteydi. lysacek ise teknikle değil dansla kazanılacağını göstermek için pistteydi. brian jubert yine hayalkırıklığıydı. ve bana sorarsanız pluschenko'nun hakkı yenmişti. simon amman, nam-ı diğer harry potter, kayakla atlamada tarih yazdı. gregor schlierenzauer ilerleyen yıllara tam anlamıyla ambargo koyacağını bir kez daha gösterdi ve janne ahonen tankta hala biraz daha yakıtı olduğunu kanıtladı.
anlatmakla bitmiyor kış olimpiyatlarının hikayeleri ki salt lake ve torino benim izleme imkanı yakaladığım*diğer kış olimpiyatları. ne hikayeler olduğunu siz düşünün.
2012 londra ve 2014 soçi'de bir kez daha o ruhu yaşayacağız. ayrıca erzurum'daki üniversite oyunları için yapılan çalışmalar aynı hızda devam ederse ilerleyen 5-10 yıl içinde özellikle biatlon dalında çok ciddi gelişmeler yaşayabiliriz.
olimpiyat ruhu bir bütündür. yazıyla kışıyla, yüz metresiyle, maratonuyla*, alp disipliniyle, biatlonuyla. her şeyiyle.