182
türkiye'de yaşadığımız sosyo-kültürel dengesizliğin açık ara en büyük göstergesidir bu adam. uzun zamandır yazacaktım sakladım. şimdi döküyorum teker teker kelimeleri.
etik değil diye kızmayın ifşa edeceğim biraz kendisini. izmir'de yaşayan, türkçesi düzgün, ses tonu alışılmışın dışında, fiziksel olarak türk erkeğinin alışılmış portresinden az biraz ötede, camiyi geç hemen solda. hukuk ile ilgili bir işte çalışan, kafası birçok şeye basan bir adam. her konuda fikir belirtebilecek kapasitede olanlardan. dinlemeyi sever, birisinden bir şey öğrenince ya da birisi ona bir şey öğretme çabasında iken sükutu elden bırakmayan ve algılarını açan bir adam. ama en önemli özelliği şudur;
nasıl yaptı, ne yedi küçükken bilmiyorum ya da çok mu fazla insanla iletişim içinde bilemem ama tespit insanı. umut sarıkaya, yiğit özgür ve metin fidan gibi. tespit yapar. hayatta belki de en iyi yaptığı iştir. insanlar üstünden de tespit yapar, bizzat insanlar hakkında da. her kuşu düzüp leyleğin tadına da bakmak isteyenlerden değil. değerleri var. bazı bozulmaz kuralları. çok batılı değil. aşk-ı memnu ve araba sevdası romanları onun kitaplığında en üst sırada yer almaz en azından ama bir kitaplığı olduğuna adım gibi eminim. bu kadar geniş kelime hazneli bir adamın açıklaması yapılırken kitaplara değinmemek cenneti anlatırken kevser ırmağndan bahsetmemeye benzer.
''analar artık sol bek doğurmuyor'' gibi bir tespiti açıkçası çok insandan duyabilirsiniz ama bu sözlerle değil ''önüne gelen forvet'' ya da halı saha maçında '' geriye gelsenize laağnn'' şeklinde. bu adam ise bir tümce ile anlatılmak isteneni basitçe vurgulayabilir.
türkiye'de oluşan sosyo-kültürel dengesizlik; nkfvas türü adamların entellektüel olarak görülmesi ve halka uzak adledilmesidir. açıkçası söyleyeyim kemal abi*nin kenarında 300 milyar keş para ve aylık 3 milyar net geliri olsa kimse kusura bakmasın da yanına zor yaklaşırdınız. onun götünün kocamanlığından ve burnunun neden saat kulesine paralel yükseldiğinden falan bahsederdiniz. ama onun derdi içinizde olmamak, sizden uzak olmak değil yararlı bir şeyler yapmak olurdu. ''işim-gücüm var kardeşim'' adamı olurdu. bu tipte bir adam tanıdım daha evvel. ünver oral. yiğit şardan'a medyapım şirketini satan adam. panda dondurmalarının sahibi. benim müşterimdir kendisi. yanına zor yaklaşırsınız ama sebebi hep önemli işlerinin olmasıdır. götüyle egosunun doğru orantılı büyüklüğü değildir yani. ulan o para bende olcak dediğiniz zaman o paranın sizde değil de onda olmasının daha hayırlı olduğunu anladığınız adamlardandır.
halk böyle adamları hep kendisine uzak görür. nkfvas bize yani halka ekonomik anlamda biraz daha yakın olduğundan mıdır? yoksa tespit adamı olduğundan mıdır bilinmez bizimle ilgilenir. açıkçası ben de o entellektüel zihniyette olsam ben de ilgilendirdim ama lafı koyardım yeri gelince. bu adam da böyle. bir şeyler anlatırken ben de sizdenim mesajı vererek anlatıyor ama görünen köyün kılavuzu birkaç kitap okuyunca elf yazısından türkçe'ye dönebiliyor ancak. çünkü ironiyi anlama ve dolaylı yoldan anlatımı (ima) basitçe anlayabilmek ve konu bütünlüğünü o anda sağlamak her yiğidin harcı değil. sıkılmayasınız diye de kenara köşeye vay amuğa goyim yerleştiriyor ki ''üff burası leş gibi kültür kokuyo amk'' diyiverip kaçmayasınız diye. adam size hitap ediyor çünkü. içimizde adam etmek istedikleri var. zihniyet değiştirmek istedikleri. şahsen ben kendisini takip ettiğimden beri bende birkaç değişiklik oldu. çabuk kalktı dikkat edersen.*
şimdi yeni bir moda edinmiş kendisine ''okuyun'' diyor. ikra bismirabbikellezi halag* boyutunda bir aydınlanmadan bahsetmiyor o. sadece diyor ki; kelime dağarcığınızı ve anlama perspektifinizi geliştirin demek için. ben anlatacak yeni şeyleri var galiba diyerek bunu yerine getirmeye başladım. belki yeni şeyler anlatacak, ya da yeni bir anlatım sistemi getirecek yazılarına. o yüzden kapağında grili tonlarda resimler olan ne kadar kitap varsa topladım sahaflardan. bekliyorum efendim.
galatasaray sözlükte devrim niteliği taşıyacak hamleyi gerçekleştirdi ve yeni stiller getirdi yazım olayına. takip ediyor ve bekliyorum. bilmediğim birkaç kelime ile nick altıma döktürse keşke. içinde senin amuğa goyim de diyebilir yazının. yeter ki yazsın. ben oralardan da bir şeyler kaparım bence.
-bende o kadar beyin var mı benjamin?
-olmaz mı cevat abi tabi tabi.
-potasyum sülfür benjamin.
-evet abi.
etik değil diye kızmayın ifşa edeceğim biraz kendisini. izmir'de yaşayan, türkçesi düzgün, ses tonu alışılmışın dışında, fiziksel olarak türk erkeğinin alışılmış portresinden az biraz ötede, camiyi geç hemen solda. hukuk ile ilgili bir işte çalışan, kafası birçok şeye basan bir adam. her konuda fikir belirtebilecek kapasitede olanlardan. dinlemeyi sever, birisinden bir şey öğrenince ya da birisi ona bir şey öğretme çabasında iken sükutu elden bırakmayan ve algılarını açan bir adam. ama en önemli özelliği şudur;
nasıl yaptı, ne yedi küçükken bilmiyorum ya da çok mu fazla insanla iletişim içinde bilemem ama tespit insanı. umut sarıkaya, yiğit özgür ve metin fidan gibi. tespit yapar. hayatta belki de en iyi yaptığı iştir. insanlar üstünden de tespit yapar, bizzat insanlar hakkında da. her kuşu düzüp leyleğin tadına da bakmak isteyenlerden değil. değerleri var. bazı bozulmaz kuralları. çok batılı değil. aşk-ı memnu ve araba sevdası romanları onun kitaplığında en üst sırada yer almaz en azından ama bir kitaplığı olduğuna adım gibi eminim. bu kadar geniş kelime hazneli bir adamın açıklaması yapılırken kitaplara değinmemek cenneti anlatırken kevser ırmağndan bahsetmemeye benzer.
''analar artık sol bek doğurmuyor'' gibi bir tespiti açıkçası çok insandan duyabilirsiniz ama bu sözlerle değil ''önüne gelen forvet'' ya da halı saha maçında '' geriye gelsenize laağnn'' şeklinde. bu adam ise bir tümce ile anlatılmak isteneni basitçe vurgulayabilir.
türkiye'de oluşan sosyo-kültürel dengesizlik; nkfvas türü adamların entellektüel olarak görülmesi ve halka uzak adledilmesidir. açıkçası söyleyeyim kemal abi*nin kenarında 300 milyar keş para ve aylık 3 milyar net geliri olsa kimse kusura bakmasın da yanına zor yaklaşırdınız. onun götünün kocamanlığından ve burnunun neden saat kulesine paralel yükseldiğinden falan bahsederdiniz. ama onun derdi içinizde olmamak, sizden uzak olmak değil yararlı bir şeyler yapmak olurdu. ''işim-gücüm var kardeşim'' adamı olurdu. bu tipte bir adam tanıdım daha evvel. ünver oral. yiğit şardan'a medyapım şirketini satan adam. panda dondurmalarının sahibi. benim müşterimdir kendisi. yanına zor yaklaşırsınız ama sebebi hep önemli işlerinin olmasıdır. götüyle egosunun doğru orantılı büyüklüğü değildir yani. ulan o para bende olcak dediğiniz zaman o paranın sizde değil de onda olmasının daha hayırlı olduğunu anladığınız adamlardandır.
halk böyle adamları hep kendisine uzak görür. nkfvas bize yani halka ekonomik anlamda biraz daha yakın olduğundan mıdır? yoksa tespit adamı olduğundan mıdır bilinmez bizimle ilgilenir. açıkçası ben de o entellektüel zihniyette olsam ben de ilgilendirdim ama lafı koyardım yeri gelince. bu adam da böyle. bir şeyler anlatırken ben de sizdenim mesajı vererek anlatıyor ama görünen köyün kılavuzu birkaç kitap okuyunca elf yazısından türkçe'ye dönebiliyor ancak. çünkü ironiyi anlama ve dolaylı yoldan anlatımı (ima) basitçe anlayabilmek ve konu bütünlüğünü o anda sağlamak her yiğidin harcı değil. sıkılmayasınız diye de kenara köşeye vay amuğa goyim yerleştiriyor ki ''üff burası leş gibi kültür kokuyo amk'' diyiverip kaçmayasınız diye. adam size hitap ediyor çünkü. içimizde adam etmek istedikleri var. zihniyet değiştirmek istedikleri. şahsen ben kendisini takip ettiğimden beri bende birkaç değişiklik oldu. çabuk kalktı dikkat edersen.*
şimdi yeni bir moda edinmiş kendisine ''okuyun'' diyor. ikra bismirabbikellezi halag* boyutunda bir aydınlanmadan bahsetmiyor o. sadece diyor ki; kelime dağarcığınızı ve anlama perspektifinizi geliştirin demek için. ben anlatacak yeni şeyleri var galiba diyerek bunu yerine getirmeye başladım. belki yeni şeyler anlatacak, ya da yeni bir anlatım sistemi getirecek yazılarına. o yüzden kapağında grili tonlarda resimler olan ne kadar kitap varsa topladım sahaflardan. bekliyorum efendim.
galatasaray sözlükte devrim niteliği taşıyacak hamleyi gerçekleştirdi ve yeni stiller getirdi yazım olayına. takip ediyor ve bekliyorum. bilmediğim birkaç kelime ile nick altıma döktürse keşke. içinde senin amuğa goyim de diyebilir yazının. yeter ki yazsın. ben oralardan da bir şeyler kaparım bence.
-bende o kadar beyin var mı benjamin?
-olmaz mı cevat abi tabi tabi.
-potasyum sülfür benjamin.
-evet abi.