24
özellikle frank rijkaard ve barcelona üzerinden serbest sallamalı giden bir tartışma halini alan başlık.
efem olaya şu yönden bakınız;
- yıldızlar karması bir takımınızın var olması başarılı olmak anlamına gelmeli değil mi? ancak bakıyorsunuz, 250 milyon dolarlık transfer harcaması yapan real madrid ligde barcelona'nın gerisinde kalıyor, hadi o bi nebze normal de fransa'nın lyon ekibine kaybediyor?pardon? bir anormallik yok mu?
- mircea lucescu denen bir adam fatih terim gibi imparatore olarak adlandırılan adamın arkasından galatasaray'a geliyor, takımın yarısı dağılıyor, kaçanlar kaçıyor, başkan değişiyor, imkansızlıklar üst düzey, takımın şekil verenleri firarda... ama o da ne? takımı çok daha iyi tanıyan imparatore'nin, uefa kupasını alan fatih terim'in 4 senede yapamadığını lucescu yapıyor, takımı şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale çıkarıyor.
sonra deniyor ki lucescu fatih terim'in mirasını yedi... ama o da ne? adam bir sonraki shakhtar donetsk'i yenilmez bir armadaya çeviriyor...pardon? burda bir anormallik yok mu?
- inter diye bir takım var... tarihinde her türlü başarıyı yakalayacak potansiyeli var ancak kinetiği yok. 2010'dan öncesinde çok çok daha güçlü kadrolar kurmuş, hatta yedek oyuncularından yeni bir serie a takımı çıkaracak duruma gelmiş. ancak kimse bu takıma şampiyonlar ligi'nde çeyrek final ötesini gösterememiş.
ama o da ne? jose mourinho diye bir adam gelmiş, takıma öyle bir disiplin aşılamış ki takım 10 kişiyle barcelona'yı elemiş, şampiyonlar şampiyonu olmuş...
vs.vs.vs
demek ki neymiş efenim? teknik direktörün takıma katkısı bazen yüzde 100'müş...
büyük takım, pahalı takım kurmak o takımı yönetebilmek anlamına gelseydi, yılların teknik direktörü aziz yıldırım * onlarca yıldızla bir başarı yakalardı...
ve fakat lakin rijkaard'a işkembeden sıkanlar da şunu unutmasın, dünyanın en zor işi büyük, yetenekli ve kaprisli oyunculara laf geçirebilmek ve onlarla başarı yakalamaktır.
ronaldinho gibi adamı önce mum edebilen *, sonrasında gerektiğinde messi diye bir yıldız üretip roniye "siktir ol git ne halin varsa gör" diyebilen bir adamın katkısını, karizmasını, yüreğini tartışan adamın da futbol tartışması talihsizliktir.
efem olaya şu yönden bakınız;
- yıldızlar karması bir takımınızın var olması başarılı olmak anlamına gelmeli değil mi? ancak bakıyorsunuz, 250 milyon dolarlık transfer harcaması yapan real madrid ligde barcelona'nın gerisinde kalıyor, hadi o bi nebze normal de fransa'nın lyon ekibine kaybediyor?pardon? bir anormallik yok mu?
- mircea lucescu denen bir adam fatih terim gibi imparatore olarak adlandırılan adamın arkasından galatasaray'a geliyor, takımın yarısı dağılıyor, kaçanlar kaçıyor, başkan değişiyor, imkansızlıklar üst düzey, takımın şekil verenleri firarda... ama o da ne? takımı çok daha iyi tanıyan imparatore'nin, uefa kupasını alan fatih terim'in 4 senede yapamadığını lucescu yapıyor, takımı şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale çıkarıyor.
sonra deniyor ki lucescu fatih terim'in mirasını yedi... ama o da ne? adam bir sonraki shakhtar donetsk'i yenilmez bir armadaya çeviriyor...pardon? burda bir anormallik yok mu?
- inter diye bir takım var... tarihinde her türlü başarıyı yakalayacak potansiyeli var ancak kinetiği yok. 2010'dan öncesinde çok çok daha güçlü kadrolar kurmuş, hatta yedek oyuncularından yeni bir serie a takımı çıkaracak duruma gelmiş. ancak kimse bu takıma şampiyonlar ligi'nde çeyrek final ötesini gösterememiş.
ama o da ne? jose mourinho diye bir adam gelmiş, takıma öyle bir disiplin aşılamış ki takım 10 kişiyle barcelona'yı elemiş, şampiyonlar şampiyonu olmuş...
vs.vs.vs
demek ki neymiş efenim? teknik direktörün takıma katkısı bazen yüzde 100'müş...
büyük takım, pahalı takım kurmak o takımı yönetebilmek anlamına gelseydi, yılların teknik direktörü aziz yıldırım * onlarca yıldızla bir başarı yakalardı...
ve fakat lakin rijkaard'a işkembeden sıkanlar da şunu unutmasın, dünyanın en zor işi büyük, yetenekli ve kaprisli oyunculara laf geçirebilmek ve onlarla başarı yakalamaktır.
ronaldinho gibi adamı önce mum edebilen *, sonrasında gerektiğinde messi diye bir yıldız üretip roniye "siktir ol git ne halin varsa gör" diyebilen bir adamın katkısını, karizmasını, yüreğini tartışan adamın da futbol tartışması talihsizliktir.