37
önceki kupaların pozitif futbol oynayan en sempatik takımı hollanda'nın bu dünya kupasındaki dengeli futbolu ve finaldeki centilmenlik dışı hareketleri.
k.kore'nin brezilya'ya karşı oynadığı ilk 55 dk ve "n'oluyo lan!" dedirtmesi. k.kore kadrosunun song, hong, jong, kyong, myong ve yongları.
bir çok kötü maç olmasına rağmen, tüm şartların birşeymesiyle* cezayir-slovenya maçının en berbat, sıkıcı, ve uyutan maç olması.
hollanda-danimarka ve kamerun-danimarka maçlarındaki rommedahl performansı.
italya ve fransa'nın hayal kırıklığı yaratması, gana'nın mücadelesi ve istekli futbolu.
almayna'nın avustralya maçıyla hele şükür futbol bitmemiş dedirtmesi.
nijerya'nın kaderini değiştiren olay, sani kaita'nın yunanistan maçının 33.dk'sında kırmızı kart görmesi.
forlan'ın müthiş performansı ve takımını sırtlayışı.
turnuvanın en farklı galibiyetini alan portekiz'in* ispanya karşısında beklenenin de ötesinde defansif oyunu.
şili'nin cesur ve hırçın futbol oynama isteği.
2.turda almanya-ingiltere maçında 32.dk'da 2-0 geriye düşmesine rağmen müthiş bir geri dönüş yapacakken lampard'ın verilmeyen, bariz çizgiyi geçen golü.
uruguay-gana maçının 120.dk'sında suarezin çizgiden eliyle çıkardığı top ile takımına fazladan bir tur daha oynama şansı vermesi.
hollanda-brezilya maçında 53.dk'ya kadar brezilya'nın rahat tur atlayacağı izleniminin, sneijder'in golüyle yıkılması ve felipe melo'nun amatör bir hareketle gördüğü kırmızı kart ve brezilya'nın dramatik vedası.
genel olarak iyi olan almanya'da thomas müller'in müthiş performansı.
hollada'da arjen robben-wesley sneijder ikilisi.
ve tabiki kupayı alan ve son yıllara damgasını vuran ispanya'nın futbolu, pas trafiği, kadrosu...
aklıma gelenler bunlar, daha birçok olay ve oyuncu performanslarıyla, kötü maçlarının yanında güzel maçlarıyla, tabiki vuvuzelasıyla güzel bir turnuva olmuştur. 64 maçın 62'sini tamamen, 1'ini yarım 1'inin sadece gollerini izledim ve şunu söyleyebilirim ki bu turnuva genel olarak oynanan futbolla şahsen beni tatmin etmiştir.
k.kore'nin brezilya'ya karşı oynadığı ilk 55 dk ve "n'oluyo lan!" dedirtmesi. k.kore kadrosunun song, hong, jong, kyong, myong ve yongları.
bir çok kötü maç olmasına rağmen, tüm şartların birşeymesiyle* cezayir-slovenya maçının en berbat, sıkıcı, ve uyutan maç olması.
hollanda-danimarka ve kamerun-danimarka maçlarındaki rommedahl performansı.
italya ve fransa'nın hayal kırıklığı yaratması, gana'nın mücadelesi ve istekli futbolu.
almayna'nın avustralya maçıyla hele şükür futbol bitmemiş dedirtmesi.
nijerya'nın kaderini değiştiren olay, sani kaita'nın yunanistan maçının 33.dk'sında kırmızı kart görmesi.
forlan'ın müthiş performansı ve takımını sırtlayışı.
turnuvanın en farklı galibiyetini alan portekiz'in* ispanya karşısında beklenenin de ötesinde defansif oyunu.
şili'nin cesur ve hırçın futbol oynama isteği.
2.turda almanya-ingiltere maçında 32.dk'da 2-0 geriye düşmesine rağmen müthiş bir geri dönüş yapacakken lampard'ın verilmeyen, bariz çizgiyi geçen golü.
uruguay-gana maçının 120.dk'sında suarezin çizgiden eliyle çıkardığı top ile takımına fazladan bir tur daha oynama şansı vermesi.
hollanda-brezilya maçında 53.dk'ya kadar brezilya'nın rahat tur atlayacağı izleniminin, sneijder'in golüyle yıkılması ve felipe melo'nun amatör bir hareketle gördüğü kırmızı kart ve brezilya'nın dramatik vedası.
genel olarak iyi olan almanya'da thomas müller'in müthiş performansı.
hollada'da arjen robben-wesley sneijder ikilisi.
ve tabiki kupayı alan ve son yıllara damgasını vuran ispanya'nın futbolu, pas trafiği, kadrosu...
aklıma gelenler bunlar, daha birçok olay ve oyuncu performanslarıyla, kötü maçlarının yanında güzel maçlarıyla, tabiki vuvuzelasıyla güzel bir turnuva olmuştur. 64 maçın 62'sini tamamen, 1'ini yarım 1'inin sadece gollerini izledim ve şunu söyleyebilirim ki bu turnuva genel olarak oynanan futbolla şahsen beni tatmin etmiştir.