lorik cana

2005-2006 sezonu sonunda saidou'yu sattığımız günden beri bu anı bekliyorum desem, inanır mısın sözlük?

rakip ceza sahasının az daha gerisinde dönen topları bekleyecek, rakip savunmanın uzaklaştırdığı topları kovalayıp alacak, atağı tekrar başlatacak; fırsatını bulursa kaleye şut olarak değerlendirecek. pozisyon bilgisi sayesinde, kontratak kollayan rakibe karşı tetikte olacak ve çaldığı topları basit paslarla topla oynamayı daha iyi beceren arkadaşlarına oynayacak. takım ileride top kaptırdığında, tıpkı neill'in etrafında pozisyon alan savunmamız gibi, hücum oyuncularımız onun etrafında hücum pres yapacak ve aralarında pres yapmayı bilen bir lider olması sayesinde topu geri kazanabilecek. o pres yaptıkça, koştukça; onu alt etmek için ileri çıkmak zorunda kalan rakip savunma, bizim hücum hattımızın ileride boş alan bulmasına sebep olacak mecburen. rakip kapandığında ve ceza sahası etrafındaki etten duvarı bir türlü geçemediğimizde, bir boşluk ararken topu o'na atacağız ki, fiziğiyle topu ayağında tutabilsin, rakip savunma kolay klolay uzaklaştıramasın...

mucize gibi değil mi? değil a.k. ! şu futbol denilen oyunu oynamak için gerekli temel parçalardan biri sadece! 2006'dan beri bu parçadan yoksun olarak oynuyoruz ve lorik cana, bu işi layığı ile yapan güzide bir futbolcu oluyor.

hoşgeldin be kardeşim, 8 numara da ne yakışır sana biliyon mu...