21
söyle bir animin oldugu eski kalecimizdir:
sene 1997-1998 olmali. galatasaray yaz kampi icin güney almanya'ya gelmis, sezona hazirlaniyor. o zamanlar daha coluk cocuga karismamiz bir abimiz, arkadaslariyla galatasaray'in kampina gitmis. nasil oluyorsa artik, bu gurbetci gencler, richard kingston (o zamanlar daha t ile yaziliyor) ile tanismislar, takilmislar bir müddet. bizim elemanlar artik pek sevmisler richard'i, gitmisler, ertesi gün onun icin özel kaleci eldiveni alip hediye etmisler. bu jeste cok sevinen richard kingston da bizimkilerin telefon numarasini almis.
neyse, iste aradan aylar geciyor, ben bahsi gecen abimizle bir pazar ögleden sonra takilirken, bunun cep telefonu caliyor. türkiye numarasi. "allah allah, bu kim acaba" diye cikiyor, ve sesini cikaramadigi biri. kimsiniz filan deyince birden bizimki haykiriyor "kingstoooon, sen misin? napiyon vs vs..." arsenal macini izliyormus. kulagimi dayayip dinledim artik biraz. hakikaten de afrika aksanli türkce konusan biriydi...
buradan ögrendik ki, vefali ve yüzeysel olmayan bir cocukmus kingston. zira daha baska davranan galatasaray yedek kalecileriyle de yüz göz olmustuk. (bkz: #194815)
o günden beri kingston'a karsi büyük sempati beslerim.
malum, almanya'da alman tv'sinden izliyoruz dünya kupasini. gana maclarinda daima alman spikerleri richard kingson'u gana milli takiminin en zayif halkasi olarak görüyordu, ilk macta yaptigi hatalardan sonra da hafif alayli yaklasiyorlardi kendisine, üzülüyordum.
ancak dün oynanan 26 haziran 2010 abd gana macinda gösterdigi üstün performan sayesinde alman televizyonunda jürgen klinsmann, jürgen klopp gibi futbol eksperleri de "deli biri bu" diye övgüler yagdirdilar, richard kingson'a. bu kez de sevindik.
umarim ki, bu sampiyonayi hatasiz kapatir, ve futbol kariyerinde kendi ülkesi adina dünya capinda kendini nihayet ispatlamis bir konuma gelir.
sene 1997-1998 olmali. galatasaray yaz kampi icin güney almanya'ya gelmis, sezona hazirlaniyor. o zamanlar daha coluk cocuga karismamiz bir abimiz, arkadaslariyla galatasaray'in kampina gitmis. nasil oluyorsa artik, bu gurbetci gencler, richard kingston (o zamanlar daha t ile yaziliyor) ile tanismislar, takilmislar bir müddet. bizim elemanlar artik pek sevmisler richard'i, gitmisler, ertesi gün onun icin özel kaleci eldiveni alip hediye etmisler. bu jeste cok sevinen richard kingston da bizimkilerin telefon numarasini almis.
neyse, iste aradan aylar geciyor, ben bahsi gecen abimizle bir pazar ögleden sonra takilirken, bunun cep telefonu caliyor. türkiye numarasi. "allah allah, bu kim acaba" diye cikiyor, ve sesini cikaramadigi biri. kimsiniz filan deyince birden bizimki haykiriyor "kingstoooon, sen misin? napiyon vs vs..." arsenal macini izliyormus. kulagimi dayayip dinledim artik biraz. hakikaten de afrika aksanli türkce konusan biriydi...
buradan ögrendik ki, vefali ve yüzeysel olmayan bir cocukmus kingston. zira daha baska davranan galatasaray yedek kalecileriyle de yüz göz olmustuk. (bkz: #194815)
o günden beri kingston'a karsi büyük sempati beslerim.
malum, almanya'da alman tv'sinden izliyoruz dünya kupasini. gana maclarinda daima alman spikerleri richard kingson'u gana milli takiminin en zayif halkasi olarak görüyordu, ilk macta yaptigi hatalardan sonra da hafif alayli yaklasiyorlardi kendisine, üzülüyordum.
ancak dün oynanan 26 haziran 2010 abd gana macinda gösterdigi üstün performan sayesinde alman televizyonunda jürgen klinsmann, jürgen klopp gibi futbol eksperleri de "deli biri bu" diye övgüler yagdirdilar, richard kingson'a. bu kez de sevindik.
umarim ki, bu sampiyonayi hatasiz kapatir, ve futbol kariyerinde kendi ülkesi adina dünya capinda kendini nihayet ispatlamis bir konuma gelir.