268
8 aralık 2024 sivasspor galatasaray maçında barış'a yaptığı hareketi kendisi yapmamıştır. daha doğrusu barış'a vuran ayak onundur ama bu hareketi yaptıran kişiler sivas'ta yaşamıyorlar.
maçın 30. dakikasında falan arkadaşıma farkında mısın sivas inanılmaz sert oynuyor demiştim. halı sahada bile olsa futbol oynayanlar bilirler, ortadaki bir topa yetişemeyeceğini anladığında ya da rakip senden önce davrandığında hareketini bir miktar sakınarak yaparsın, boşu boşuna adamın ayağına vurup faul aldırmamak için. sivaslılar maçın başından beri hamlelerini, özellikle dirseklerini hiç sakınmadan oynadılar. sanki bütün takıma olabildiğince sert oynayın denmişti. burada açıkçası bir kadıköy kulübü - tff asbaşkanı - sivasspor teknik direktörü bağlantısını da düşününce aklıma 2 sebep geliyor, ikisi birlikte de olabilir:
1- sivassporlu futbolculara istediğiniz gibi sert oynayın, faul kart vs sıkıntı olmaz denilmiştir. mesela bunun en açık örneği manaj'ın direkten dönen şutu öncesi mertens'e yapılan faul. futbol oynayan herkes o ortadaki topun mertens'te kalacağını anladığında hareketini kontrollü yapmayı bilir. sivassporlu futbolcu bu pozisyonda hareketini sakınma gereği duymadan paldır küldür mertens'e daldı ve kartı geçtim faul bile çalınmadı.
2- sezon başından beri yapıydı hakemlerdi sarı kart şikesiydi falan yaratılan terör ikliminden sivassporlu futbolcular etkilenmiş olabilir. zaten farkındaysanız bizimkilere maç içinde hareketleri düşman askerine davranır gibiydi. bunun da en net örneği sallai-balde pozisyonuydu. sallai işinde gücünde defansa dönerken balde koluyla sallai'yi çekip mevzu çıkardı, üzerine bir de tokat attı.
neticede esas konuşmamız gereken şey manaj değil, ona o hareketi yaptıran ortam. sadece kafası kontak bir futbolcunun salaklığına maruz kalmadık, işin içinde çok daha büyük bir mesele var. bunu anlamazsak adamın birine sövüp dururuz ve hiçbir şey değişmez.
maçın 30. dakikasında falan arkadaşıma farkında mısın sivas inanılmaz sert oynuyor demiştim. halı sahada bile olsa futbol oynayanlar bilirler, ortadaki bir topa yetişemeyeceğini anladığında ya da rakip senden önce davrandığında hareketini bir miktar sakınarak yaparsın, boşu boşuna adamın ayağına vurup faul aldırmamak için. sivaslılar maçın başından beri hamlelerini, özellikle dirseklerini hiç sakınmadan oynadılar. sanki bütün takıma olabildiğince sert oynayın denmişti. burada açıkçası bir kadıköy kulübü - tff asbaşkanı - sivasspor teknik direktörü bağlantısını da düşününce aklıma 2 sebep geliyor, ikisi birlikte de olabilir:
1- sivassporlu futbolculara istediğiniz gibi sert oynayın, faul kart vs sıkıntı olmaz denilmiştir. mesela bunun en açık örneği manaj'ın direkten dönen şutu öncesi mertens'e yapılan faul. futbol oynayan herkes o ortadaki topun mertens'te kalacağını anladığında hareketini kontrollü yapmayı bilir. sivassporlu futbolcu bu pozisyonda hareketini sakınma gereği duymadan paldır küldür mertens'e daldı ve kartı geçtim faul bile çalınmadı.
2- sezon başından beri yapıydı hakemlerdi sarı kart şikesiydi falan yaratılan terör ikliminden sivassporlu futbolcular etkilenmiş olabilir. zaten farkındaysanız bizimkilere maç içinde hareketleri düşman askerine davranır gibiydi. bunun da en net örneği sallai-balde pozisyonuydu. sallai işinde gücünde defansa dönerken balde koluyla sallai'yi çekip mevzu çıkardı, üzerine bir de tokat attı.
neticede esas konuşmamız gereken şey manaj değil, ona o hareketi yaptıran ortam. sadece kafası kontak bir futbolcunun salaklığına maruz kalmadık, işin içinde çok daha büyük bir mesele var. bunu anlamazsak adamın birine sövüp dururuz ve hiçbir şey değişmez.