108
şartların galatasaray'a bu sistemi oynatmak için kendiliğinden oluştuğu, kaderin bunu bize yazdığı, kibar feyzo'ya ne yaparsa yapsın "kovmirem ula" çeken faşo ağa misali ilahi güçlerin galatasaray'ın kendi kendisinin ipini çekercesine hareketler yaptığı bir yaz transfer döneminden sonra "batırmanıza izin vermiyorum" dercesine önümüze serdiği sistemdir.
normalde 3'lü savunma dizilişlerin varyasyonlarını oynamak çok maliyetli iştir. revize edilemeyecek yapılanmalar yaratır kendi içinde. 3'lü savunmanın aşığı olan antonio conte bu yüzden aşırı maliyetli bir hocadır mesela. takıma getirirken bu sisteme uygun oyuncular transfer etmeniz gerekir ve bir yığın para harcarsınız. conte'yi kovduktan sonra da klasik 4'lü savunmaların olduğu sistemlere geçmek için yine bir yığın para harcarsınız. bu arada da elinizde olan yeteneklere yazık edersiniz. formunun en üst seviyelerini yaşarken perisic'e az kalsın bundan oluyordu inter'de. bir şekilde uyum sağladı ve daha sonrasında conte için bu sistemin de vazgeçilmezi oldu. bu sistem uğruna kariyerinin top noktasını yaşarken cancelo'yu harcadı pep, öyle düşünün.
galatasaray'a ise bu sistem kendiliğinden geldi. öyle bir yaz transfer dönemi geçirdik ki 2024 yazında yani kendin planlasan bu kadar olmaz. 3 tane kanat oyuncunu gönderiyorsun, yerlerine kiralık gönderdiğin yunus geliyor bir de almanya'dan sallai diye bir adam alıyorsun. sallai bildiğin rashica v2 tadında bir adam. e elinde bir de barış alper var. bir de sol bek çekiyorsun fizikli, kuvvetli, git-gel'i olan biri. sonra son gün bir piyango vuruyor, olmazlar oluyor ve kucağına osimhen adında acayip bir forvet geliyor ve kara kara düşünüyorsun hangi world-class forvetimi sahaya sürerim diye. ondan önce de ezeli rakibinden 5 yediğin gece sessiz sedasız bir brezilyalı iniyor istanbul'a sara adında. sara da öyle bir topçu ki ciğersiz torreira'nın yanına en uyacak playmaker belki de. kendi röportajında on numara oynamaktan çok keyif alıyorum ama 6-8 oynadığımda da topa daha çok sahip oluyorum diyen sahanın her yerinde topunun peşine giden küçük bir çocuk adeta. e zaten ligin en iyi üç stoperi sende, sağ bek için giderek ağırlaşan kaan ayhan'la da o bölgeyi yedeklersin. hatta metehan baltacı döndü takıma 5 stoperin var esasında. 10 numaran yaşından ötürü artık daha kısıtlı alanda oynamak zorunda, önünde çift forvet olunca takım olarak alamet-i farikan hücum presi yaparken daha ekonomik kullanabilme şansın var. berkan'ı falan saymadım daha.
şöyle bir kadro rotasyonu oluşuyor sonra;
stoperler:
sanchez, apokerim, nelsson, kaan ayhan, metehan baltacı ve hatta çok lazım olursa jacobs.
sağ-sol kanat bekler:
barış alper, jacobs, sallai, yunus akgün, elinde adam mı kalmadı at berkan'ı sola gerekirse.
merkez orta sahalar:
torreira, sara, demirbay, berkan.
10 numara:
mertens, ziyech, kesinlikle denenmesi gereken yunus akgün, sallai.
forvetler:
icardi, osimhen, bats, barış alper.
bence devre arası yapılacak 1-2 nokta transferle daha da güçlendirilebilir bu sistem. ziyech ve demirbay'dan çıkıp yerlerine rotasyona girebilecek seviyede bile olsa bir merkez orta saha ve bir on numara ya da sol kanat bek (yunus'un ana rotasyondaki yerine göre onun yerine). hatta köhn'ü bile çağırabilirsin geri sol tarafı yedeklesin diye. hatta ve hatta sadece köhn'ü çağırıp solu önlü arkalı jacobs-köhn yapıp 10 numarayı yunus-mertens'e bıraksan, sadece bir merkez orta saha transferi ile de çözersin.
ama bu dizilişte kritik olan adam icardi'nin yanındaki ikinci forvet bence. sağa sola deli gibi koşacak, oraları karıştıracak adam. osi bu işlerin adamı, girdiği gol pozisyonu sayıları gösteriyor bunu. barış alper'in de yapabileceğinden ben şüphe duymuyorum. kalite farkı tabi ki olur ama yapar.
bu dizilişi (bu arada gerekirse derine adam atar inter gibi 3-1-4-2 de oynarsın) sadece birkaç maç denedik. önce sağ beke kaan ayhan atıp oyun içi geçişli halini oynadık, kasımpaşa maçında ilk devrede 3 attık, ikinci devre osimhen çıktı diziliş değişti takım saldı puan verdik. efsborg'a ilk devreden 3 attık, bireysel hatalar ve yorgunluklar baş gösterdi goller yedik ama galibiyetle ayrıldık ve en önemlisi premier lig'in top-six takımından birine (ne kadar rotasyonla çıktıklarının bi önemi yok, tottenham bu sene acayip bir takım) ilk devreden 3 attık. sayılmayan 2 golümüz ve forster'ın ve savunmanın çıkardığı veya bizim dağlara vurduğumuz sınırsız gol pozisyonumuz ise cabası ve bence yine bireysel hatalardan yediğimiz iki gol. ilk golde savunma uyudu, barış alper kolay geçildi derken ikinci golde de takibi bırakan yunus akgün ve öne çıkıp topu alamayan muslera etkili oldu bence. iki golü direkt bireysele yıkmıyorum ama ufak da olsa payları var.
sadece değişikliklerin daha simetrik yapılması gerekiyor. inter'de inzaghi her maç iki değişikliğini direkt sağ ve sol kanat beklere harcıyor. maçına göre iki santrforu da değiştiriyor. orta sahaya kesinlikle müdahale ediyor. işin bu tarafını daha iyi okuyup alarm vermeden değişiklikleri yapmak lazım. herhangi bir insan evladının bu sistemin kanat beklerinde duraklamaksızın üst düzey performans vermesi insanlık dışı bir beklenti olur.
velhasıl, bu sezonun* bence olayı bu sistem olacak. bu sistemle -sakatlık, kaza, bela vs. yaşamadığımız sürece yenemeyeceğimiz bir takım yoktur diye düşünüyorum. özellikle avrupa ligi'nin ilerleyen turlarında içerdeki maçlarda galibiyeti cebe koyup deplasmandaki maçlarda biraz daha defansif ve risksiz oynayarak turları almamız çok olası ve gerçekçi. yani geçişleri yaptığın sürece savunmada hep bir kişi fazlasın. ilginç bir şekilde hücumda da bir kişi fazlayız. it's magic.
normalde 3'lü savunma dizilişlerin varyasyonlarını oynamak çok maliyetli iştir. revize edilemeyecek yapılanmalar yaratır kendi içinde. 3'lü savunmanın aşığı olan antonio conte bu yüzden aşırı maliyetli bir hocadır mesela. takıma getirirken bu sisteme uygun oyuncular transfer etmeniz gerekir ve bir yığın para harcarsınız. conte'yi kovduktan sonra da klasik 4'lü savunmaların olduğu sistemlere geçmek için yine bir yığın para harcarsınız. bu arada da elinizde olan yeteneklere yazık edersiniz. formunun en üst seviyelerini yaşarken perisic'e az kalsın bundan oluyordu inter'de. bir şekilde uyum sağladı ve daha sonrasında conte için bu sistemin de vazgeçilmezi oldu. bu sistem uğruna kariyerinin top noktasını yaşarken cancelo'yu harcadı pep, öyle düşünün.
galatasaray'a ise bu sistem kendiliğinden geldi. öyle bir yaz transfer dönemi geçirdik ki 2024 yazında yani kendin planlasan bu kadar olmaz. 3 tane kanat oyuncunu gönderiyorsun, yerlerine kiralık gönderdiğin yunus geliyor bir de almanya'dan sallai diye bir adam alıyorsun. sallai bildiğin rashica v2 tadında bir adam. e elinde bir de barış alper var. bir de sol bek çekiyorsun fizikli, kuvvetli, git-gel'i olan biri. sonra son gün bir piyango vuruyor, olmazlar oluyor ve kucağına osimhen adında acayip bir forvet geliyor ve kara kara düşünüyorsun hangi world-class forvetimi sahaya sürerim diye. ondan önce de ezeli rakibinden 5 yediğin gece sessiz sedasız bir brezilyalı iniyor istanbul'a sara adında. sara da öyle bir topçu ki ciğersiz torreira'nın yanına en uyacak playmaker belki de. kendi röportajında on numara oynamaktan çok keyif alıyorum ama 6-8 oynadığımda da topa daha çok sahip oluyorum diyen sahanın her yerinde topunun peşine giden küçük bir çocuk adeta. e zaten ligin en iyi üç stoperi sende, sağ bek için giderek ağırlaşan kaan ayhan'la da o bölgeyi yedeklersin. hatta metehan baltacı döndü takıma 5 stoperin var esasında. 10 numaran yaşından ötürü artık daha kısıtlı alanda oynamak zorunda, önünde çift forvet olunca takım olarak alamet-i farikan hücum presi yaparken daha ekonomik kullanabilme şansın var. berkan'ı falan saymadım daha.
şöyle bir kadro rotasyonu oluşuyor sonra;
stoperler:
sanchez, apokerim, nelsson, kaan ayhan, metehan baltacı ve hatta çok lazım olursa jacobs.
sağ-sol kanat bekler:
barış alper, jacobs, sallai, yunus akgün, elinde adam mı kalmadı at berkan'ı sola gerekirse.
merkez orta sahalar:
torreira, sara, demirbay, berkan.
10 numara:
mertens, ziyech, kesinlikle denenmesi gereken yunus akgün, sallai.
forvetler:
icardi, osimhen, bats, barış alper.
bence devre arası yapılacak 1-2 nokta transferle daha da güçlendirilebilir bu sistem. ziyech ve demirbay'dan çıkıp yerlerine rotasyona girebilecek seviyede bile olsa bir merkez orta saha ve bir on numara ya da sol kanat bek (yunus'un ana rotasyondaki yerine göre onun yerine). hatta köhn'ü bile çağırabilirsin geri sol tarafı yedeklesin diye. hatta ve hatta sadece köhn'ü çağırıp solu önlü arkalı jacobs-köhn yapıp 10 numarayı yunus-mertens'e bıraksan, sadece bir merkez orta saha transferi ile de çözersin.
ama bu dizilişte kritik olan adam icardi'nin yanındaki ikinci forvet bence. sağa sola deli gibi koşacak, oraları karıştıracak adam. osi bu işlerin adamı, girdiği gol pozisyonu sayıları gösteriyor bunu. barış alper'in de yapabileceğinden ben şüphe duymuyorum. kalite farkı tabi ki olur ama yapar.
bu dizilişi (bu arada gerekirse derine adam atar inter gibi 3-1-4-2 de oynarsın) sadece birkaç maç denedik. önce sağ beke kaan ayhan atıp oyun içi geçişli halini oynadık, kasımpaşa maçında ilk devrede 3 attık, ikinci devre osimhen çıktı diziliş değişti takım saldı puan verdik. efsborg'a ilk devreden 3 attık, bireysel hatalar ve yorgunluklar baş gösterdi goller yedik ama galibiyetle ayrıldık ve en önemlisi premier lig'in top-six takımından birine (ne kadar rotasyonla çıktıklarının bi önemi yok, tottenham bu sene acayip bir takım) ilk devreden 3 attık. sayılmayan 2 golümüz ve forster'ın ve savunmanın çıkardığı veya bizim dağlara vurduğumuz sınırsız gol pozisyonumuz ise cabası ve bence yine bireysel hatalardan yediğimiz iki gol. ilk golde savunma uyudu, barış alper kolay geçildi derken ikinci golde de takibi bırakan yunus akgün ve öne çıkıp topu alamayan muslera etkili oldu bence. iki golü direkt bireysele yıkmıyorum ama ufak da olsa payları var.
sadece değişikliklerin daha simetrik yapılması gerekiyor. inter'de inzaghi her maç iki değişikliğini direkt sağ ve sol kanat beklere harcıyor. maçına göre iki santrforu da değiştiriyor. orta sahaya kesinlikle müdahale ediyor. işin bu tarafını daha iyi okuyup alarm vermeden değişiklikleri yapmak lazım. herhangi bir insan evladının bu sistemin kanat beklerinde duraklamaksızın üst düzey performans vermesi insanlık dışı bir beklenti olur.
velhasıl, bu sezonun* bence olayı bu sistem olacak. bu sistemle -sakatlık, kaza, bela vs. yaşamadığımız sürece yenemeyeceğimiz bir takım yoktur diye düşünüyorum. özellikle avrupa ligi'nin ilerleyen turlarında içerdeki maçlarda galibiyeti cebe koyup deplasmandaki maçlarda biraz daha defansif ve risksiz oynayarak turları almamız çok olası ve gerçekçi. yani geçişleri yaptığın sürece savunmada hep bir kişi fazlasın. ilginç bir şekilde hücumda da bir kişi fazlayız. it's magic.