1629
jübile maçına çıkma şansı bulan son futbolculardan.
çocukluğumdan hatırladığım en eski anlardan biri henüz okula gitme yasım gelmediği günlerde „tukay! tukay!“ (tugay demeye dilim dönmüyordu herhalde) diye diye evde kendi başıma koca basketbol topuyla futbol oynarken topun üzerine basıp yere düşmemdir. o zamanlar bir diğer zevkim de balonla top oynayıp aynı zamanda maç spikerliği yapmamdır. gerçekçi olsun diye arada rakip takım ataklarını canlandırıp onlara da gol attırsam da bu hayali maçları hep bize kazandırırdım. o yılları hatırlayınca aklıma da düz sarı forma gelir.
her neyse yani çok eskiye dayanır kendisine sevgim ve hayranlığım. uzun avrupa kariyeri de gururlandırmıştır beni. yalnız yaş ilerledikçe çekilmez adama dönüştü be. yorumculuğunu hiç ama hiç beğenmem, o konuşuyorsa kanalı falan değiştiririm, o derece. bazen belki eski dönemlerden bir iki hikaye patlatır diye katlanayım derim de o da çok nadirdir ki henüz bilmediğim veya enteresan bir şey anlatsın. eğer illa galatasaraylı kontenjanından biri çıkması gerekiyorsa ne olur başka biri çıksın, üzülerek söylüyorum bu adam bizim kulübü temsil falan edemez. bu yazdığım dünün, bugünün olayı değil, zaten kaç zamandır da dinlemiyorum doğru düzgün. bizim efsanemiz olarak kabul edilen adamlar nasıl kendinden soğutmayı böyle başarabiliyor bu da harbiden ayrı bir yetenektir.
ayrıca hocam kupa finalinde harıl harıl penaltıcı ararken „basamıyorum“ demesini de unutmadik*
çocukluğumdan hatırladığım en eski anlardan biri henüz okula gitme yasım gelmediği günlerde „tukay! tukay!“ (tugay demeye dilim dönmüyordu herhalde) diye diye evde kendi başıma koca basketbol topuyla futbol oynarken topun üzerine basıp yere düşmemdir. o zamanlar bir diğer zevkim de balonla top oynayıp aynı zamanda maç spikerliği yapmamdır. gerçekçi olsun diye arada rakip takım ataklarını canlandırıp onlara da gol attırsam da bu hayali maçları hep bize kazandırırdım. o yılları hatırlayınca aklıma da düz sarı forma gelir.
her neyse yani çok eskiye dayanır kendisine sevgim ve hayranlığım. uzun avrupa kariyeri de gururlandırmıştır beni. yalnız yaş ilerledikçe çekilmez adama dönüştü be. yorumculuğunu hiç ama hiç beğenmem, o konuşuyorsa kanalı falan değiştiririm, o derece. bazen belki eski dönemlerden bir iki hikaye patlatır diye katlanayım derim de o da çok nadirdir ki henüz bilmediğim veya enteresan bir şey anlatsın. eğer illa galatasaraylı kontenjanından biri çıkması gerekiyorsa ne olur başka biri çıksın, üzülerek söylüyorum bu adam bizim kulübü temsil falan edemez. bu yazdığım dünün, bugünün olayı değil, zaten kaç zamandır da dinlemiyorum doğru düzgün. bizim efsanemiz olarak kabul edilen adamlar nasıl kendinden soğutmayı böyle başarabiliyor bu da harbiden ayrı bir yetenektir.
ayrıca hocam kupa finalinde harıl harıl penaltıcı ararken „basamıyorum“ demesini de unutmadik*