93
sap ile samanı ayırt etmeyi başaramayan renktaşları yine su yüzüne çıkarmış sanatçı. çağımızın hastalığı olan sabırsızlık, tahammülsüzlük ya da boş vermeyi bilmeme durumunu da yine bizlere hatırlatmıştır iki gündür başlığına yazılan yazılarla. her dönemde kendisi gibi beşiktaşlı ya da fenerbahçeli fazlasıyla işin tarafı olmuş ünlü simalar olacaktır. mesela bu kişi bizim camiamız adına da şahan gökbakar'dır. ama şahan gökbakar boey'nin maç içinde rashica'ya attığı bir çalımdan story atınca "wohooo helal olsun be" diyoruz. rakip takımın teknik direktörünün yaptığı basın toplantısı üzerinden bir makara yapınca gülüyoruz. eminim ki onun yaptıkları da çubuklu camiayı irrite ediyordur. yorumculuğunu sevmezsin, spor ile alakalı söylediklerini kafaya takmazsın olur biter. ama kendisinin sanatına kulp bulmak, sanatını eleştirmek bu eleştirileri yapan kişiyi komik duruma düşürür. en nihayetinde konservatuar çıkışlı, tiyatro ve sinemada onlarca yapımda süre almış birinden bahsediyoruz, kusura bakmayın da boru değil. sadece arda turan'ın ekonomi ile ilgili söyledikleri ne kadar manasız ise (bir sporcunun spor dışı x bir konu hakkında "bilgisi olmadan" yorum yapmasını örnek göstermeye çalışıyorum) sanat camiasından birinin pek de bilgisi olmadan spora dair yorum yapması aynı oranda abestir. bu konu üzerinden galatasaraylı taraftarlarını "vay efendim sen nasıl bu adamı izlersin de, midesiz misin de" diyerek eleştirmek de bir o kadar abestir. herkesin itidalli olup, sakinliğini, sabrını, iyi insan olma becerisini bu konu üzerinden genele yayacak şekilde koruması gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda var sanırım.
