5562
bizim taraftarda ilginç bir huy var, geçmişteki figürleri sadece iyi kısımlarıyla hatırlayıp şimdikilerle karşılaştırıyoruz. kendisi ne hatırlandığı kadar sihirli bir dokunuş yapmıştı takıma, ne de çok kötü top oynattı diyebileceğimiz bir durum yaşattı bize. ayrıca elinde bulunan kadro da iddia edildiği gibi çok iyi bir kadro değildi. yaşlanmış ve temposu düşmüş, formsuz çok fazla oyuncu vardı elinde. adam orta sahaya tempo katsın diye yekta'yı falan oynatıyordu ki herhalde o dönem berkan olsa ihya ederdi o temposuzlukta bizi. drogba bize tarihi juventus galibiyetini yaşatmasıyla hatırlanır sadece mesela ama o kadar düşüşe geçmişti ki anadolu takımlarına karşı yürüyerek oynayan, kafa toplarını bile kendi kapasitesinin çok altında kazanan bir drogba vardı. selçuk'un formsuzluğunu, defans hattının savrukluğunu, melo'nun kalite katsa da koşu mesafesinde torreira'nın yanına bile yaklaşamayacak olmasını, eboue'nin çöküşünü ve riera'nın olabildiğince az koşarak sol bek oynamasını, fatih terim'in gitmeden önce sezon başı aşırı düşük tempoda, çökmekte olan bir oyunu olduğunu hatırlamaz kimse.
yani hem mancini hem de kadro kalitesiyle sezon içinde çok güzel bazı galibiyetler almıştık, ancak genel olarak o sezon da kötü kadro mühendisliğinin acı sonuçlarını yaşamıştık. tabi bunda yabancı sınırının ve nasıl olsa elimizde selçuk, burak, hamit var diye buna zamanında önlem almayan yönetimin de büyük payı vardı. takımı gençleştirmek için yaptığımız tek hamle ciddi para döküp bruma'yı almaktı ki ne oynadığımız sistemde yeri vardı ne de yabancı sınırından dolayı yer açabilme ihtimalimiz. o dönem tempolu orta saha lazım diyenlere deli gözüyle bakılıyordu. muhtemelen fatih hoca kalsa da sonuç çok farklı olmazdı. ancak ünal aysal'ın gidip dursun özbek'in geldiği dönem fatih hoca kalmış olsaydı dursun özbek o dönemki gibi rahat rahat at koşturamazdı.
edit: bir ekleme yapayım, şu anki kadromuz da o zamanki kadromuza göre çok daha iyi bu arada. sara o dönemki selçuk'tan çok daha iyi, torreira skora katkı anlamında daha zayıf olsa da tempo anlamında o dönemin melo'sundan çok üstün, 38 yaşındaki drogba ve burak'ı şu anki osimhen ve icardi ile karşılaştırmam bile. kanat bekler desen jakobs riera'dan çok daha atlet, 3-5-2 formasyonu için konuşursak barış, dörtlü formasyonda da jelert o sezonun eboue'sinden çok daha üstün (eboue gerçekten çok kötü durumdaydı). en zayıf karnımız olan stoperde nelson'la sanchez o sezonun stoper rotasyonundaki oyuncuların hepsinin çok üstünde. sadece sneijder vardı şu anda mertens'ten daha iyi diyebileceğimiz, ancak orada mertens'in pres konusunda bariz üstünlüğü var mesela. toparlamak gerekirse mancini önderliğinde o kadroyla 3-4-1-2 oynayamadıysak şu anda da oynayamayız diye bir şey yok. hem bu kadro bu oyunu oynamaya çok uygun, hem de okan hoca son zamanlarda kendini gösterdiği gibi berbat bir hoca değil. okan hoca yeter ki istesin, kafaya koysun bu oyunun türkiye'de oynanmış en iyi versiyonunu da oynatır bize. üstelik futbolculuğu döneminde fatih hoca'nın zaman zaman oynattığı bir formasyondu. kendi futbolculuk dönemindeki oyun felsefesini örnek aldığını düşünürsek daha sıcak bakacaktır bu sisteme de, ki röportajlarında inzaghi'nin oynattığı oyunu takip ettiğini falan biliyoruz. ancak son zamanlarda gösterdiği kibirli tavrı bırakması, ilk yalpalamada eski ezberine dönüp bize young boys maçında izlettiği gibi bir 4-4-2 falan oynatmaya kalkmaması gerekiyor. eğer yanlışlarında ısrar ederse muhtemelen birkaç aya gönderilir ve birkaç sene sonra oynattığı bayern, manu maçları, kadıköy'deki ezici galibiyetimizle falan anılıp o zamanın teknik direktörüyle karşılaştırılan bir figür olur.
yani hem mancini hem de kadro kalitesiyle sezon içinde çok güzel bazı galibiyetler almıştık, ancak genel olarak o sezon da kötü kadro mühendisliğinin acı sonuçlarını yaşamıştık. tabi bunda yabancı sınırının ve nasıl olsa elimizde selçuk, burak, hamit var diye buna zamanında önlem almayan yönetimin de büyük payı vardı. takımı gençleştirmek için yaptığımız tek hamle ciddi para döküp bruma'yı almaktı ki ne oynadığımız sistemde yeri vardı ne de yabancı sınırından dolayı yer açabilme ihtimalimiz. o dönem tempolu orta saha lazım diyenlere deli gözüyle bakılıyordu. muhtemelen fatih hoca kalsa da sonuç çok farklı olmazdı. ancak ünal aysal'ın gidip dursun özbek'in geldiği dönem fatih hoca kalmış olsaydı dursun özbek o dönemki gibi rahat rahat at koşturamazdı.
edit: bir ekleme yapayım, şu anki kadromuz da o zamanki kadromuza göre çok daha iyi bu arada. sara o dönemki selçuk'tan çok daha iyi, torreira skora katkı anlamında daha zayıf olsa da tempo anlamında o dönemin melo'sundan çok üstün, 38 yaşındaki drogba ve burak'ı şu anki osimhen ve icardi ile karşılaştırmam bile. kanat bekler desen jakobs riera'dan çok daha atlet, 3-5-2 formasyonu için konuşursak barış, dörtlü formasyonda da jelert o sezonun eboue'sinden çok daha üstün (eboue gerçekten çok kötü durumdaydı). en zayıf karnımız olan stoperde nelson'la sanchez o sezonun stoper rotasyonundaki oyuncuların hepsinin çok üstünde. sadece sneijder vardı şu anda mertens'ten daha iyi diyebileceğimiz, ancak orada mertens'in pres konusunda bariz üstünlüğü var mesela. toparlamak gerekirse mancini önderliğinde o kadroyla 3-4-1-2 oynayamadıysak şu anda da oynayamayız diye bir şey yok. hem bu kadro bu oyunu oynamaya çok uygun, hem de okan hoca son zamanlarda kendini gösterdiği gibi berbat bir hoca değil. okan hoca yeter ki istesin, kafaya koysun bu oyunun türkiye'de oynanmış en iyi versiyonunu da oynatır bize. üstelik futbolculuğu döneminde fatih hoca'nın zaman zaman oynattığı bir formasyondu. kendi futbolculuk dönemindeki oyun felsefesini örnek aldığını düşünürsek daha sıcak bakacaktır bu sisteme de, ki röportajlarında inzaghi'nin oynattığı oyunu takip ettiğini falan biliyoruz. ancak son zamanlarda gösterdiği kibirli tavrı bırakması, ilk yalpalamada eski ezberine dönüp bize young boys maçında izlettiği gibi bir 4-4-2 falan oynatmaya kalkmaması gerekiyor. eğer yanlışlarında ısrar ederse muhtemelen birkaç aya gönderilir ve birkaç sene sonra oynattığı bayern, manu maçları, kadıköy'deki ezici galibiyetimizle falan anılıp o zamanın teknik direktörüyle karşılaştırılan bir figür olur.