970
temmuz 2015'te transfer edilen lionel carole'ün, ocak 2024 reenkarne hali.
ben galatasaray ilk 11'inde en az 3 tane türk futbolcudan yanayım. ama bu üç türk futbolcunun vasatlar veya evlatlar arasından olmasını da istemem. kaliteli türk futbolcu isterim ilk 11'de. o yüzden en başından beri alman ikinci liginden 25 yaşındaki bir sol bek transferine karşıydım. benim sol bek için tercihim rıdvan yılmaz'dı, hala da öyle. ama köhn'e önyargılı yaklaşmadım formamızı giydikten sonra. izledim, beğenmeye çalıştım. ama nereden tutarsam tutayım, elimde kaldı oyuncu. futbol burada bizim zannettiğimiz kadar kolay bir oyuncu değil; futbolcuların, teknik direktörlerin, sportif direktörlerin, yöneticilerin işleri gerçekten zor ama bazı konularda da futbol çok kısa zamanda gerçekleri gözler önüne sermekte.
derrick köhn 12 mayıs 2024'te karagümrük karşısında takımın en zayıf halkasıydı. can keleş gibi ortalama bir isim üstünden silindir gibi geçti. oyuncunun yetenek anlamında yetersizliğini orada gördük. bir hafta sonra, 19 mayıs'taki fenerbahçe maçında derrick köhn başı kesilmiş tavuktan farksızdı. ne yapacağını bilmez bir haldeydi. üstüne bir de korkuyordu. o maçta da mental olarak bu seviyelerden çok uzak bir futbolcu olduğunu göstermişti. iki maç; biri fizik ve kalite yetersizliğini, diğeri psikolojik ve mental yetersizliğini zaten bizlere göstermişti. 25 yaşına gelmiş böyle bir oyuncu için artık üçüncü, dördüncü, beşinci maçı beklemenin veya daha uzun vadede görmek istemenin bir anlamı yok. ne işi var köhn gibi bir oyuncunun galatasaray'ın sol tarafında? şubat 2024'te çaresizdik, zamanımız hiç yoktu ve bu transferi yaptık. anlarım. ocak 2024'te rıdvan yılmaz'ı alamamayı anlayamam ama şubat ayında köhn'e mecbur kalınmasını anlarım. ama karagümrük ve fenerbahçe maçlarını gördükten sonra haziran veya temmuz 2024'te aksiyon almamayı anlayamam. bir teknik direktör köhn'ün hangi özelliğinden memnun olur da kamp boyunca sol bekte köhn'ü ideal oyuncu olarak görür, bu bölgeye takviye istemez ve beşiktaş karşılaşmasına köhn ile başlar? biz şimdi can keleş'in, rashica'nın rezil ettiği köhn ile şampiyonlar ligi ön elemesi mi oynayacağız birkaç hafta sonra? görüntü bu yönde. işte bu gibi örnekler ve saçmalıklar yüzünden, ben özellikle ünal aysal döneminde çok karşı olduğum sportif/futbol direktör(ü) yönetim modeline eskisi kadar karşı değilim. cenk ergün'den olmaz, ayhan akman'dan olmaz ama bizim karar alma ve uygulama konusunda yetkilendirilmiş, futboldan anlayan, futbol piyasasında saygınlık elde etmiş, güçlü bir isme ihtiyacımız var. "aslanımız", evladımız", "kaplanımız", "kulübe çok emeği geçti, bir sene de kötü oynasın ne olacak?" gibi hamasetler ile hiç işi olmayan, gerektiğinde vücudu kurtarabilmek için kangren olmuş organı kesip atabilecek yürekte ve zekada biri ile çalışmalıyız artık bence. okan buruk böyle bir görevlendirmeden etkilenir mi? okan buruk böyle bir pozisyon oluşturulursa üzülür mü? okan buruk küser mi? böyle bir karara mauro icardi ne der? böyle bir durumda fatih demireli ne yapacak, cenk ergün ne yapacak? bilmiyorum. açıkçası bu veya bu gibi sorularla ilgilenmiyorum da. ben sadece galatasaray ile ilgileniyorum. kimin ne düşüneceği veya ne tepki vereceği çok da umurumda değil.
ben galatasaray ilk 11'inde en az 3 tane türk futbolcudan yanayım. ama bu üç türk futbolcunun vasatlar veya evlatlar arasından olmasını da istemem. kaliteli türk futbolcu isterim ilk 11'de. o yüzden en başından beri alman ikinci liginden 25 yaşındaki bir sol bek transferine karşıydım. benim sol bek için tercihim rıdvan yılmaz'dı, hala da öyle. ama köhn'e önyargılı yaklaşmadım formamızı giydikten sonra. izledim, beğenmeye çalıştım. ama nereden tutarsam tutayım, elimde kaldı oyuncu. futbol burada bizim zannettiğimiz kadar kolay bir oyuncu değil; futbolcuların, teknik direktörlerin, sportif direktörlerin, yöneticilerin işleri gerçekten zor ama bazı konularda da futbol çok kısa zamanda gerçekleri gözler önüne sermekte.
derrick köhn 12 mayıs 2024'te karagümrük karşısında takımın en zayıf halkasıydı. can keleş gibi ortalama bir isim üstünden silindir gibi geçti. oyuncunun yetenek anlamında yetersizliğini orada gördük. bir hafta sonra, 19 mayıs'taki fenerbahçe maçında derrick köhn başı kesilmiş tavuktan farksızdı. ne yapacağını bilmez bir haldeydi. üstüne bir de korkuyordu. o maçta da mental olarak bu seviyelerden çok uzak bir futbolcu olduğunu göstermişti. iki maç; biri fizik ve kalite yetersizliğini, diğeri psikolojik ve mental yetersizliğini zaten bizlere göstermişti. 25 yaşına gelmiş böyle bir oyuncu için artık üçüncü, dördüncü, beşinci maçı beklemenin veya daha uzun vadede görmek istemenin bir anlamı yok. ne işi var köhn gibi bir oyuncunun galatasaray'ın sol tarafında? şubat 2024'te çaresizdik, zamanımız hiç yoktu ve bu transferi yaptık. anlarım. ocak 2024'te rıdvan yılmaz'ı alamamayı anlayamam ama şubat ayında köhn'e mecbur kalınmasını anlarım. ama karagümrük ve fenerbahçe maçlarını gördükten sonra haziran veya temmuz 2024'te aksiyon almamayı anlayamam. bir teknik direktör köhn'ün hangi özelliğinden memnun olur da kamp boyunca sol bekte köhn'ü ideal oyuncu olarak görür, bu bölgeye takviye istemez ve beşiktaş karşılaşmasına köhn ile başlar? biz şimdi can keleş'in, rashica'nın rezil ettiği köhn ile şampiyonlar ligi ön elemesi mi oynayacağız birkaç hafta sonra? görüntü bu yönde. işte bu gibi örnekler ve saçmalıklar yüzünden, ben özellikle ünal aysal döneminde çok karşı olduğum sportif/futbol direktör(ü) yönetim modeline eskisi kadar karşı değilim. cenk ergün'den olmaz, ayhan akman'dan olmaz ama bizim karar alma ve uygulama konusunda yetkilendirilmiş, futboldan anlayan, futbol piyasasında saygınlık elde etmiş, güçlü bir isme ihtiyacımız var. "aslanımız", evladımız", "kaplanımız", "kulübe çok emeği geçti, bir sene de kötü oynasın ne olacak?" gibi hamasetler ile hiç işi olmayan, gerektiğinde vücudu kurtarabilmek için kangren olmuş organı kesip atabilecek yürekte ve zekada biri ile çalışmalıyız artık bence. okan buruk böyle bir görevlendirmeden etkilenir mi? okan buruk böyle bir pozisyon oluşturulursa üzülür mü? okan buruk küser mi? böyle bir karara mauro icardi ne der? böyle bir durumda fatih demireli ne yapacak, cenk ergün ne yapacak? bilmiyorum. açıkçası bu veya bu gibi sorularla ilgilenmiyorum da. ben sadece galatasaray ile ilgileniyorum. kimin ne düşüneceği veya ne tepki vereceği çok da umurumda değil.
