310
takımda inanılmaz mücadele eden 4-5 isim vardı. onlara ayrıca üzüldüm. malesef değişikliklerde geç kaldık. gakpo ikinci yarı sürekli sağ kanadımızdan geldi, mert müldür aksıyordu, oraya bir hamle şarttı. salih de çok yorulmuştu. bu şekilde fazladan minimum 10 dakika oynadılar. yani golü yemeden en az 10 dakika önce bu değişiklikleri yapmamız lazımdı. hocalardaki bu basiret bağlanmasını sık sık görüyoruz. yani oyun bağırıyor, çağırıyor değişiklik için ama bir türlü o hamle gelmiyor, kafayı yersin. bir de maç 0-0iken aslında hollanda'dan daha hazır olduğumuzu göstermiştik. ikimci yarı çok mahkum oynadık.
bizim savunma anlayışımızda büyük bir sıkıntı var. bunu tüm türk takımlarında da görüyorum. "topa baskı" bizde hiç yok. yani 10 kişi kapanmışken rakipten kim topu aldıysa o adama baskı şarttır, bütün iyi takımlar böyle savunma yapar, diğer türlüsü 3.sınıf takım saavınmasıdır. rakibe cezasahası çevresinde cirit atma izni verirsen, istersen 10 tane nesta ile oyna o pozisyonu verir o golü yersin.
bu vesileyle yeni sezonda galatasaray'da görmek istediğim yeğane şey budur. topa baskı bu oyunun en kilit noktasıdır ve bizim de takım olarak böyle bir oyun anlayışı ile oynamamız şarttır. tekrar ediyorum bu bahsettiğim hücum presi vs değil, savunmaya yerleşmişken rakibe rahat top çevirme şansı vermemekten bahsediyorum. avrupa'da başarının sırrı budur.
bizim savunma anlayışımızda büyük bir sıkıntı var. bunu tüm türk takımlarında da görüyorum. "topa baskı" bizde hiç yok. yani 10 kişi kapanmışken rakipten kim topu aldıysa o adama baskı şarttır, bütün iyi takımlar böyle savunma yapar, diğer türlüsü 3.sınıf takım saavınmasıdır. rakibe cezasahası çevresinde cirit atma izni verirsen, istersen 10 tane nesta ile oyna o pozisyonu verir o golü yersin.
bu vesileyle yeni sezonda galatasaray'da görmek istediğim yeğane şey budur. topa baskı bu oyunun en kilit noktasıdır ve bizim de takım olarak böyle bir oyun anlayışı ile oynamamız şarttır. tekrar ediyorum bu bahsettiğim hücum presi vs değil, savunmaya yerleşmişken rakibe rahat top çevirme şansı vermemekten bahsediyorum. avrupa'da başarının sırrı budur.
