4769
yaşadığı duyguları (basın toplantıdından anladığım) çocukluk aşkı ile o kadar tehdite/hakarete rağmen yalnız bırakılmışlık arasında bir yerde olduğunu anladığım galatasaraylı. fatih terim’in 1 gol ile kaybedilen şampiyonluk sonrası “ben yalnızım dediğimde çok anlaşılmadı sanırım” açıklamasının devamındaki “biz bunların hepsiyle savaştık; işin garibi içeri ile de savaştık” cümlesi ile aynı tat, aynı çaresizlik hissi. hataları olur, yanlışları olur ama galatasaraylıları galatasaray’a hizmetten alıkoyan bir organize yapı var. ben kitabın sonundan konuşayım. lisesicilerin kıskançlığı ve ihtirası 1. nedendir. ama daha çok sinirlendiğim inanç kıraç’ın damadı olduğu ailenin şımarık veledi ne istediyse yine onun olması. yenemedikleri/sindiremedikleri fatih terim hegemonyasına ürettikleri çözüm ile (hala da devam eden itibar suikasti de malumunuz) erden timur için ürettikleri çözümün çok benzer olması. çünkü bu iki isim ile galatasaray bir araya geldiğinde yenemediler, engel olamadılar ve daha acısı tam aradaki farkın hiç kapanmayacak noktaya geldiğinde sonuç aldılar. çünkü biri türk futbolunun bilgisi, başarısı ve vizyonuyla en büyüğü (yine de sonuç alamamışlardı ama göz göre göre yaptırılan hakem hataları ve koç’un truva atı burak elmas son noktayı koydu). diğer olmayacak bir vizyon ile takımı 13.’lükten başka bir noktaya gelmesinde en büyük pay sahibi olmuş, gelmez denilen oyuncuları almış; üzerine kalmalarını/mutlu olmalarını sağlamış. gelinen nokta “derin bir yalnızlık” hissederek bırakmaları. yolu açık olsun demekten başka çare var mı bilemiyorum.