4616
bu güzel adamı önce bir dinleyelim, hitabeti de zekası da bu işlerle ilgilenen diğer insanların çok üzerinde. durumu anlatacaktır. geçen dursun özbek seçiminin iletişimini tek başına yönetti ve sözcüsü oldu.
iki isme bakmanızı istiyorum iletişim konusunda, dursun özbek ve ali koç. bunların iyisine 10 üzerinden 3 verirsiniz. turkçeleri problemli, tutarsız, plansız, öfke kontrolü olmayan, hamasi ve bağlamı net olmayan konuşma üstatları ikisi de. erden bey ise konuştuğunda kısa ve öz gündemi belirliyor, her ne kadar kendisi fazla özür dilese de, “ ligi bitirtmeyiz”, “teraziden kaçan hırsızdır”, lale orta meselesi gibi spesifik vuruşların hepsi yerini buldu. en son fb-ts maçı cezaları dokunuşu bile tam yerindeydi, o meşhur iptal edilip, sonra metin öztürk ve başkan’ın katıldığı toplantı da öyle olacaktı. ama tek çıkmasını istemediler ve yumuşattılar açıklamayı. muhtemelen orada koptu bir şeyler.
satranç oynamak istediğinde rakibi olmaz ama gönül devreye girdiğinde geri duruyor bazen ve meşrebi gereği içine atıyor anladığım kadarıyla. bunu bir oyun olarak görmesi lazım, çok ciddiye almadan ama kuralına göre. namus, şeref sabit dursun, gerisi mübah.
oynayacaksın mecbur bu oyunu, kaba tabiriyle saltanat kayığına bindin artık. milyonlarca insan boşa sevmiş olamaz, sevdiren boşuna sevdirmez diyelim onun daha iyi anlayacağı şekilde. ben ömründe kendisini görmemiş bir adam olarak onu neden sevdim bunu düşünmeli. milyonlarca taraftarımız abisi gibi sevdi, onu aileden gördü.
o yüzden o oyun oynanacak artık mecbur. kimine adada ucuz şarap vereceksin, kiminin oğlunun düğününe salon… bizim derneğin içinde olan başka derneklerle, kardeşliklerle de yakınlık kuracaksın( faydaları vardır, zararları yoktur, negatif bir durum değil).
divan kurulunun huysuz ihtiyarları galatasaray demokrasisi ve tahammülüdür aslında, onları ya ciddiye almayacaksın, ya gönüllerini alacaksın. çok zor değil aman abi siz şöyle kıymetlisiniz, böyle üstatsınız, lütfen bana yol gösterin diye bir ziyaret etsen tonları değişir. ha ciddiye almamak daha doğru ama insan yapısı işte. taner aşkın, hayri kozak, sami çölgeçen vs gibi abiler bir folklorik değer bizim için, allah sağlık sıhhat versin. yoksa söylediklerinin manevi kısımları hariç, içinde doğru bulmakta zorlanırsın. hele maddi konularda hiç ama hiç.
erden timur yapı olarak projelerinde ve iddialarında zerre açık nokta bırakmıyor, bağımsız raporlarla veri koyuyor ve sorunları teşhisi kusursuza yakın. sonra bu sorunlara net çözümlerini koyuyor ve uzun vade plan çiziyor. bunu yapamayacaksa gerçekten çalışamaz, bu atatürk’e “devrim yapma, yavaş yavaş hallederiz” demek gibi bir şey, çalışamaz ki öyle. sorunu da bulmuş, çözümü de bulmuş kendine göre. anca ikna edersen fikri değişir. bu demek değildir ki diğer yol yanlış, ama o yürüyemez, faydası az olur.
örneğin bir hesapta tutulup sadece geliri kullanilacak fonlar fikri kusursuz bir çözüm, ve bu erden timur’un perspektifi. ondan başka kimse bunu yapmaz.
emin olun yarın başkan adayı olacaksa müthiş bir iletişimle her üyeye ulaşacak ve net olarak bir dosya koyacak herkesin önüne.
“taraftar kızmasın diye varmış gibi ol ama arka plana geç, floryayı biz yaparız, futbolu ekip yönetir, bizden de kardeşlik bekleme ama sen yine de arada gerekeni ateşlersin” gibi bir istek varsa, doğru olan geri çekilip yeni yönetime hazırlanmasıdır.
inşaat yok, proje yok, futbol yok, e erden niye olsun o zaman?
sağlık veya aile meseleleri varsa zaten konu bambaşka, ona yorum bize düşmez. veya daha doğru ve istediği gibi çalışabilmek için bir mola olarak planlandıysa evet satrancın parçasıdır ve doğrudur.
ama yoruldum, sıkıldım, bir teşekkür etmeyip iftira attılar, ali’ye karşı savunmadınız, üç beş dangalak maddi konularda iftira attı diye bu hikaye bitmez. öyleyse boşuna gönlümüz kaynamış demek, umarım gelecek planları kendine yakışır kalitede ve galatasaray ile doludur.
iki isme bakmanızı istiyorum iletişim konusunda, dursun özbek ve ali koç. bunların iyisine 10 üzerinden 3 verirsiniz. turkçeleri problemli, tutarsız, plansız, öfke kontrolü olmayan, hamasi ve bağlamı net olmayan konuşma üstatları ikisi de. erden bey ise konuştuğunda kısa ve öz gündemi belirliyor, her ne kadar kendisi fazla özür dilese de, “ ligi bitirtmeyiz”, “teraziden kaçan hırsızdır”, lale orta meselesi gibi spesifik vuruşların hepsi yerini buldu. en son fb-ts maçı cezaları dokunuşu bile tam yerindeydi, o meşhur iptal edilip, sonra metin öztürk ve başkan’ın katıldığı toplantı da öyle olacaktı. ama tek çıkmasını istemediler ve yumuşattılar açıklamayı. muhtemelen orada koptu bir şeyler.
satranç oynamak istediğinde rakibi olmaz ama gönül devreye girdiğinde geri duruyor bazen ve meşrebi gereği içine atıyor anladığım kadarıyla. bunu bir oyun olarak görmesi lazım, çok ciddiye almadan ama kuralına göre. namus, şeref sabit dursun, gerisi mübah.
oynayacaksın mecbur bu oyunu, kaba tabiriyle saltanat kayığına bindin artık. milyonlarca insan boşa sevmiş olamaz, sevdiren boşuna sevdirmez diyelim onun daha iyi anlayacağı şekilde. ben ömründe kendisini görmemiş bir adam olarak onu neden sevdim bunu düşünmeli. milyonlarca taraftarımız abisi gibi sevdi, onu aileden gördü.
o yüzden o oyun oynanacak artık mecbur. kimine adada ucuz şarap vereceksin, kiminin oğlunun düğününe salon… bizim derneğin içinde olan başka derneklerle, kardeşliklerle de yakınlık kuracaksın( faydaları vardır, zararları yoktur, negatif bir durum değil).
divan kurulunun huysuz ihtiyarları galatasaray demokrasisi ve tahammülüdür aslında, onları ya ciddiye almayacaksın, ya gönüllerini alacaksın. çok zor değil aman abi siz şöyle kıymetlisiniz, böyle üstatsınız, lütfen bana yol gösterin diye bir ziyaret etsen tonları değişir. ha ciddiye almamak daha doğru ama insan yapısı işte. taner aşkın, hayri kozak, sami çölgeçen vs gibi abiler bir folklorik değer bizim için, allah sağlık sıhhat versin. yoksa söylediklerinin manevi kısımları hariç, içinde doğru bulmakta zorlanırsın. hele maddi konularda hiç ama hiç.
erden timur yapı olarak projelerinde ve iddialarında zerre açık nokta bırakmıyor, bağımsız raporlarla veri koyuyor ve sorunları teşhisi kusursuza yakın. sonra bu sorunlara net çözümlerini koyuyor ve uzun vade plan çiziyor. bunu yapamayacaksa gerçekten çalışamaz, bu atatürk’e “devrim yapma, yavaş yavaş hallederiz” demek gibi bir şey, çalışamaz ki öyle. sorunu da bulmuş, çözümü de bulmuş kendine göre. anca ikna edersen fikri değişir. bu demek değildir ki diğer yol yanlış, ama o yürüyemez, faydası az olur.
örneğin bir hesapta tutulup sadece geliri kullanilacak fonlar fikri kusursuz bir çözüm, ve bu erden timur’un perspektifi. ondan başka kimse bunu yapmaz.
emin olun yarın başkan adayı olacaksa müthiş bir iletişimle her üyeye ulaşacak ve net olarak bir dosya koyacak herkesin önüne.
“taraftar kızmasın diye varmış gibi ol ama arka plana geç, floryayı biz yaparız, futbolu ekip yönetir, bizden de kardeşlik bekleme ama sen yine de arada gerekeni ateşlersin” gibi bir istek varsa, doğru olan geri çekilip yeni yönetime hazırlanmasıdır.
inşaat yok, proje yok, futbol yok, e erden niye olsun o zaman?
sağlık veya aile meseleleri varsa zaten konu bambaşka, ona yorum bize düşmez. veya daha doğru ve istediği gibi çalışabilmek için bir mola olarak planlandıysa evet satrancın parçasıdır ve doğrudur.
ama yoruldum, sıkıldım, bir teşekkür etmeyip iftira attılar, ali’ye karşı savunmadınız, üç beş dangalak maddi konularda iftira attı diye bu hikaye bitmez. öyleyse boşuna gönlümüz kaynamış demek, umarım gelecek planları kendine yakışır kalitede ve galatasaray ile doludur.