9360
kerem’i severim ama söylendiği gibi çok üzerine gidildiğini de düşünmüyorum. bu seviyedeki oyuncular mental olarak güçlü olmalı yoksa kerem’de de gördüğümüz gibi form düşüklüğü yaşıyorlar.
bi futbolcu özellikle galatasaray’da oynayan bir futbolcu bazı şeylerin farkında olmalı. taraftar kötü oynadığında kendisini eleştirebilir bu çok normal. bu taraftar muslera’yı da eleştirdi, barış alper yılmaz’ı da, icardi’yi de. taraftat bu kendisi nasıl insan en çok sevdiğine kırılırmış diyorsa, taraftar da en çok beklentisi olduğu futbolcuyu eleştirir. bazı futbolcular bunu negatif algılar altında ezilir, bazı futbolcular bundan güç alır kendimi geliştirir taraftarın gönlünü alır.
kerem oturup uzaktan kendi maçlarını izleyince ne düşünüyor merak ediyorum, yaptığı top kayıplarını, kötü top kontrollerini, hatalı paslarını ve bunun sonuncunda yenilen kontra atakları. evet bende kerem’i seviyorum ama kaç senedir takımda bunları bi türlü geliştiremedi, düzeltemedi. basit oynamayı, güçlü yönlerinin üzerine gitmeyi öğrenemedi.
kimse kerem’den messi gibi topu alıp 4-5 kişiyi çalımlamasını beklemiyor, topu aldığında kafasını kaldırıp uygun pozisyondaki arkadaşını iyi bir pas verip, hızıyla doğru yerlere doğru koşu yapmasını ve gelen pası iyi kontrol edip doğru kullanmasını bekliyor sadece. 6 pasın içinde, ceza sahası içinde topu dağa taşa vurmasın istiyor sadece. eminim kendisi ve çevresindekiler de görüyordur bunu, buna göre antreman yapmasını, yaptığı hatalardan ders çıkarıp tekrarlamamasını istiyor taraftar sadece.
ben kerem’in kalmasını isterim ama kendisini de geliştirmesini isterim. galatasaray gibi takımdaşlık, aile ve his üzerine kurulu bi takımda taraftara küsmenin hiç bir futbolcunun haddi olmadığını düşünüyorum. tabii kırılabilirsin, üzülebilirsin. futbolcular robot değil ama bu taraftarın gönlünü almak da zor değil. kimse durduk yere eleştirmedi kerem’i. kaşına gözüne eleştirmiyoruz sonuçta. daha iyi olması için eleştiriyoruz, çalışıp daha iyisi olmak da onun görevi ve işi.
ben isterdim taraftara kırılmak, çekip gitmek yerine taraftarın gönlünü alsın, çalışıp kendimi geliştireceğim desin. daha gençsin, hala gelişime açıksın. abdülkerim’i de bu taraftar geldiği de hataları için eleştirdi bugün en güvendiğimiz stoperlerden. barış alper için de öyle. bu seviyede oynayan bir futbolcu mental olarak güçlü olmak zorunda. muslera da geldiğinde nasıl eleştiriliyordu, bugün heykeli dikilecek seviyeye geldi, ki kalecilik kanat oynamaktan çook daha zor bir mevki.
taraftar yeri gelince eleştirir, yeri gelince bağrına basar. sen yaptığın hataları düzeltsen, üç maç bu hataları yapmayıp iyi performans göstersen taraftar ile aranı düzeltirsin fakat kerem sezonun ikinci yarısı neredeyse yoktu bile.
umarım takımda kalır, kendini geliştirir, taraftarın gönlünü alır. futbolcu taraftar ilişkisi iki yönlüdür. sen bize bi adım geleceksin ki biz sana on adım gelelim. bu işler böyledir kerem. ekstrem durumlar harici, hiç bir futbolcunun taraftara kızma, küsme hakkı olduğunu düşünmüyorum ben.
bi futbolcu özellikle galatasaray’da oynayan bir futbolcu bazı şeylerin farkında olmalı. taraftar kötü oynadığında kendisini eleştirebilir bu çok normal. bu taraftar muslera’yı da eleştirdi, barış alper yılmaz’ı da, icardi’yi de. taraftat bu kendisi nasıl insan en çok sevdiğine kırılırmış diyorsa, taraftar da en çok beklentisi olduğu futbolcuyu eleştirir. bazı futbolcular bunu negatif algılar altında ezilir, bazı futbolcular bundan güç alır kendimi geliştirir taraftarın gönlünü alır.
kerem oturup uzaktan kendi maçlarını izleyince ne düşünüyor merak ediyorum, yaptığı top kayıplarını, kötü top kontrollerini, hatalı paslarını ve bunun sonuncunda yenilen kontra atakları. evet bende kerem’i seviyorum ama kaç senedir takımda bunları bi türlü geliştiremedi, düzeltemedi. basit oynamayı, güçlü yönlerinin üzerine gitmeyi öğrenemedi.
kimse kerem’den messi gibi topu alıp 4-5 kişiyi çalımlamasını beklemiyor, topu aldığında kafasını kaldırıp uygun pozisyondaki arkadaşını iyi bir pas verip, hızıyla doğru yerlere doğru koşu yapmasını ve gelen pası iyi kontrol edip doğru kullanmasını bekliyor sadece. 6 pasın içinde, ceza sahası içinde topu dağa taşa vurmasın istiyor sadece. eminim kendisi ve çevresindekiler de görüyordur bunu, buna göre antreman yapmasını, yaptığı hatalardan ders çıkarıp tekrarlamamasını istiyor taraftar sadece.
ben kerem’in kalmasını isterim ama kendisini de geliştirmesini isterim. galatasaray gibi takımdaşlık, aile ve his üzerine kurulu bi takımda taraftara küsmenin hiç bir futbolcunun haddi olmadığını düşünüyorum. tabii kırılabilirsin, üzülebilirsin. futbolcular robot değil ama bu taraftarın gönlünü almak da zor değil. kimse durduk yere eleştirmedi kerem’i. kaşına gözüne eleştirmiyoruz sonuçta. daha iyi olması için eleştiriyoruz, çalışıp daha iyisi olmak da onun görevi ve işi.
ben isterdim taraftara kırılmak, çekip gitmek yerine taraftarın gönlünü alsın, çalışıp kendimi geliştireceğim desin. daha gençsin, hala gelişime açıksın. abdülkerim’i de bu taraftar geldiği de hataları için eleştirdi bugün en güvendiğimiz stoperlerden. barış alper için de öyle. bu seviyede oynayan bir futbolcu mental olarak güçlü olmak zorunda. muslera da geldiğinde nasıl eleştiriliyordu, bugün heykeli dikilecek seviyeye geldi, ki kalecilik kanat oynamaktan çook daha zor bir mevki.
taraftar yeri gelince eleştirir, yeri gelince bağrına basar. sen yaptığın hataları düzeltsen, üç maç bu hataları yapmayıp iyi performans göstersen taraftar ile aranı düzeltirsin fakat kerem sezonun ikinci yarısı neredeyse yoktu bile.
umarım takımda kalır, kendini geliştirir, taraftarın gönlünü alır. futbolcu taraftar ilişkisi iki yönlüdür. sen bize bi adım geleceksin ki biz sana on adım gelelim. bu işler böyledir kerem. ekstrem durumlar harici, hiç bir futbolcunun taraftara kızma, küsme hakkı olduğunu düşünmüyorum ben.
