10062
geçen hafta fener'e yenildikten sonra bir goygoydur çıktı. şöyle ki "eğer konya'ya yenilirseniz sizde travma yaratır." deniliyor. şahsen benim için travma geçtiğimiz maçta bir kısım seyircinin bir itin gazına gelerek sahaya bir şeyler atması oldu.
sözlüğü bir akıl defteri olarak kullanarak gençlere geçmişteki bazı olayları anlatmak biz daha az gençlerin (bir anda yaşlı diyemedim) görevi.
gençler: bir zamanlar biz fener'e karşı hem deplasman hem de evimizde bir türlü bir hakimiyet kuramıyor, adamlar bizi yenip gidiyordu. biz de hırsımızı sahaya bir şeyler atarak alıyor, bununla rahatlıyorduk. adamlar deplasmanda yapmadıkları pislik ve itliği bırakmıyorlardı. seyircimize torpada sidik bile attı bu adamlar. işin ilginci biz de bu olayları doğaüstü şeylere, şanssızlığımıza ya da kendi eksikliğimize bağlıyorduk. bilmiyorduk ki adamlar şike için bildiğin bir network oluşturmuş maç sonuçlarını belirliyorlar, atılacak golleri ve golcüleri ayarlıyorlar, bizim kadroları maçtan saatler önce öğreniyorlarmış. 2011 şike süreci buna bildiğin fener tuttu. siz bakmayın onların kuyruğu dik tutma çabalarına. biliyorlar ki kanları bir kere akarsa paramparça olacaklar, bu nedenler inkar ediyorlar.
baştaki travma meselesine gelince maçlarda her türlü skorlar olur: zamanında göteborg'a 20'ye yakın korner atıp bir tane bile gol atamamıştık. rotariu sıfırdan topu kaleye (çarmurdan dolayı) atamamıştı. sene 2000'de samuel johnson bize dakika 82'de serbest vuruştan gol attığında o gün fb kalesine girmemeye yemin eden top bizim adamlara çarpıp taffarel'i yanıltıp girdi. hulesa anlatmayla bitmez, sonuçta futol bu.
dediğim gibi benim için asıl travma seyircinin saçmalaması oldu. bundan bir süre önceye kadar ekonomik olarak gerçekten batmıştık. yok uefa cezası, fifa cezası, stadsızlık vb derken fb'ye yenilince saçmalıyorduk tamam ama bugün geldiğimiz noktada adamlardan 6 puan öndeyken ce kendi sahamızda, onlardan kat kat iyi yönetilirken neden bir anda saçmalıyoruz bunu anlamadım, anlamıyorum. demek ki seyirci cimbom'un geçirdiği evrime ayak uyduramamış.
sözlüğü bir akıl defteri olarak kullanarak gençlere geçmişteki bazı olayları anlatmak biz daha az gençlerin (bir anda yaşlı diyemedim) görevi.
gençler: bir zamanlar biz fener'e karşı hem deplasman hem de evimizde bir türlü bir hakimiyet kuramıyor, adamlar bizi yenip gidiyordu. biz de hırsımızı sahaya bir şeyler atarak alıyor, bununla rahatlıyorduk. adamlar deplasmanda yapmadıkları pislik ve itliği bırakmıyorlardı. seyircimize torpada sidik bile attı bu adamlar. işin ilginci biz de bu olayları doğaüstü şeylere, şanssızlığımıza ya da kendi eksikliğimize bağlıyorduk. bilmiyorduk ki adamlar şike için bildiğin bir network oluşturmuş maç sonuçlarını belirliyorlar, atılacak golleri ve golcüleri ayarlıyorlar, bizim kadroları maçtan saatler önce öğreniyorlarmış. 2011 şike süreci buna bildiğin fener tuttu. siz bakmayın onların kuyruğu dik tutma çabalarına. biliyorlar ki kanları bir kere akarsa paramparça olacaklar, bu nedenler inkar ediyorlar.
baştaki travma meselesine gelince maçlarda her türlü skorlar olur: zamanında göteborg'a 20'ye yakın korner atıp bir tane bile gol atamamıştık. rotariu sıfırdan topu kaleye (çarmurdan dolayı) atamamıştı. sene 2000'de samuel johnson bize dakika 82'de serbest vuruştan gol attığında o gün fb kalesine girmemeye yemin eden top bizim adamlara çarpıp taffarel'i yanıltıp girdi. hulesa anlatmayla bitmez, sonuçta futol bu.
dediğim gibi benim için asıl travma seyircinin saçmalaması oldu. bundan bir süre önceye kadar ekonomik olarak gerçekten batmıştık. yok uefa cezası, fifa cezası, stadsızlık vb derken fb'ye yenilince saçmalıyorduk tamam ama bugün geldiğimiz noktada adamlardan 6 puan öndeyken ce kendi sahamızda, onlardan kat kat iyi yönetilirken neden bir anda saçmalıyoruz bunu anlamadım, anlamıyorum. demek ki seyirci cimbom'un geçirdiği evrime ayak uyduramamış.