9143
geçenlerde yabancı bir kaynakta videolu bir analize denk geldim. özetle avrupa liglerinde hızlı oynamanın önemi ve zorluğundan bahsediyordu. analizde; bir oyuncu pas isterken en yakın rakibi 20 metre mesafede, pas kendisine ulaştığında rakibi 6 metrede, tek dokunuşla topu kontrol edip pası verdiğinde ise rakibi 1-2 metre mesafede oluyor. bu sebeple pas almadan önce çevre kontrolünü yapıp, topu ilk dokunuşta kontrol edip pasınızı vermezseniz bu liglerde tutunmanızın zor olduğunu söylüyordu.
videoyu izleyince aklıma direkt kerem'in bu istatistiğe rağmen neden 25 yaşına dek halen avrupa'dan iyi bir takıma transfer yapamadığı geldi. misal arda turan kerem'den daha az istatistikle, dönemine göre yüksek bir bedelle atletico madrid'e geçmişti. kerem'in top ve çevre kontrolü bu seviyede oldukça iyi bir takıma, iyi bir bedele gitmesini imkansıza yakın görüyorum. gitse dahi tutunması çok güç.
kerem özelinde bakınca düzenli 11 oynaması, kaptan yapılması, sevilmesi ve hatta her halükarda savunan bir kesimin oluşması kerem'i rehavete sürükledi. ''ben takımın yıldızıyım, kaptanıyım, icardi ile birlikte takımın en önemli ismiyim'' düşüncesine kapılmış olabilir. rehavete girince de eksik yönlerini kapatmaya uğraşmadı. neticesinde de formu düştükçe yedek kulübesinde yerini aldı.
bir de kariyer ve yaş olarak muadili barış alper yılmaz'a bakıyorum. barış ilk geldiğinde kafasını toptan kaldırmayan, pas vermeyen, topu ayağından açıp kaptıran, top kontrolünde sıkıntılar yaşayan bir oyuncuydu. düzenli 11 oynamadığı halde kendini geliştirerek şuan geldiği seviye ortada. formayı kaptı. belki kerem'den daha önce daha büyük bir avrupa kulübü yapacak.
kerem'in galatasaray misyonunu tamamladığını düşünüyorum. uygun sözleşmelere çok büyük katkılar verdi. önümüzdeki yıl barış alper ve ziyech'in arkasında yedek kalmak onu geriye götürecek, belki psikolojik olarak daha da çok etkileyecek. kariyeri için ayrılması, ayrılırken de kulübe güzel bir bonservis kazandırması herkesin çıkarına olacaktır.
videoyu izleyince aklıma direkt kerem'in bu istatistiğe rağmen neden 25 yaşına dek halen avrupa'dan iyi bir takıma transfer yapamadığı geldi. misal arda turan kerem'den daha az istatistikle, dönemine göre yüksek bir bedelle atletico madrid'e geçmişti. kerem'in top ve çevre kontrolü bu seviyede oldukça iyi bir takıma, iyi bir bedele gitmesini imkansıza yakın görüyorum. gitse dahi tutunması çok güç.
kerem özelinde bakınca düzenli 11 oynaması, kaptan yapılması, sevilmesi ve hatta her halükarda savunan bir kesimin oluşması kerem'i rehavete sürükledi. ''ben takımın yıldızıyım, kaptanıyım, icardi ile birlikte takımın en önemli ismiyim'' düşüncesine kapılmış olabilir. rehavete girince de eksik yönlerini kapatmaya uğraşmadı. neticesinde de formu düştükçe yedek kulübesinde yerini aldı.
bir de kariyer ve yaş olarak muadili barış alper yılmaz'a bakıyorum. barış ilk geldiğinde kafasını toptan kaldırmayan, pas vermeyen, topu ayağından açıp kaptıran, top kontrolünde sıkıntılar yaşayan bir oyuncuydu. düzenli 11 oynamadığı halde kendini geliştirerek şuan geldiği seviye ortada. formayı kaptı. belki kerem'den daha önce daha büyük bir avrupa kulübü yapacak.
kerem'in galatasaray misyonunu tamamladığını düşünüyorum. uygun sözleşmelere çok büyük katkılar verdi. önümüzdeki yıl barış alper ve ziyech'in arkasında yedek kalmak onu geriye götürecek, belki psikolojik olarak daha da çok etkileyecek. kariyeri için ayrılması, ayrılırken de kulübe güzel bir bonservis kazandırması herkesin çıkarına olacaktır.