2
maç günü sabah ankaradan çıkıp attık kendimizi yollara. sezonu geçen yılın şampiyonu olarak biz açacaktık ve galip gelirsekte tadından yenmeyecekti. yeni açıkta sıcağın altında yerlerimizi almaya başladık.
takım çıktı sahaya ve ısınmaya başladı. bizde trübünlerde güneş sayesinde ısınıyorduk. ve sırasıyla tüm futbolcular yumruk şova çağırıldı. her zaman ilk çağırılan lincoln en son ufak bi topluluk tarafından çağırılsa da taraftarın kendisine kırgın olduğu çok belliydi. kredisi azalıyordu normal olarak. büyük umutlar, büyük paralar bağlanmıştı kendisine.
dikkatimi çeken bir başka olayda engelli bir vatandaşın kendisini tekerlekli sandalyeden yere fırlatıp saha içerisine doğru ilerlemeye çalışıp ardaya ulaşmak ıstamesiydi. güvenlik güçleri vatandaşa müdahale etmek istemişler ve bunu gören arda koşarak engelli vatandaşı yatıştırıp, sarılmıştır kendisine ve taraftardan alkış almıştır bu davranışı sayesinde...
ve kadrolar okunmaya başlandı, sürpriz diyebileceğim bir değişiklik yoktu. sadece arda'nın sakatlığı geçmiş olmasına rağmen hafta içi oynanacak stau maçı için yedek oturtuluyordu. 2. yarı işler iyi gitmediğinden ve h.şaş sakatlandığından oyuna dahil oldu.
defansta f.meira tek pozisyon dışında inanılmaz güven veren bir duruş sergiledi ve son yılların en isabetli transferi olduğunu ispatlamış oldu.
orta sahada m.topal yine eski formunu yakalamış göründü.
h.kewell ve lincoln hakkında uzun uzun birşeyler yazmak isterim. kewell saha içerisindeki yer tutuşu ve pozisyonlarda arka direğe gitmesiyle bu sezon forvet kadar gol atabileceğini gösterdi. uzun ve ara paslardaki isabet oranıda oldukça fazlaydı. buna hızınıda eklediğinde neden liverpoolda oynadığını anlamış oluyorsunuz...
lincolne ise taraftarların yumruk şova çağırmaması yaramış olmalı ki hırslı ve istekli oyunuyla adeta geri dönüş sinyalleri veriyordu. bir serbest atışı direkten döndü, duran topları eskiye oranla daha güzel kullandı. barışın golünde ortayı çok güzel yaptı, hakanın golünde ise ortasını kaleci yumruklamış ve hakan gelişine vurmuştu. ayrıca pres yapıp bir kaç kez top çaldı, orta sahaya yardımcı oldu, defansa gelip top aldı. son saniye golüylede kendini yere bırakıp ellerini havaya açarak tanrıya şükretti ve bu gol onun emeklerinin bir nevi karşılığıydı. güzel oldu...
sonuç olarak ligin ilk maçı çok iyi oynamamamıza karşın tartışılabilir bir kartla rakibin 10 kişi kalmasıyla sonradan oyunu çözüp 4-1 net bir skorla ilk haftayı lider kapattık. umarım böyle devam eder...
takım çıktı sahaya ve ısınmaya başladı. bizde trübünlerde güneş sayesinde ısınıyorduk. ve sırasıyla tüm futbolcular yumruk şova çağırıldı. her zaman ilk çağırılan lincoln en son ufak bi topluluk tarafından çağırılsa da taraftarın kendisine kırgın olduğu çok belliydi. kredisi azalıyordu normal olarak. büyük umutlar, büyük paralar bağlanmıştı kendisine.
dikkatimi çeken bir başka olayda engelli bir vatandaşın kendisini tekerlekli sandalyeden yere fırlatıp saha içerisine doğru ilerlemeye çalışıp ardaya ulaşmak ıstamesiydi. güvenlik güçleri vatandaşa müdahale etmek istemişler ve bunu gören arda koşarak engelli vatandaşı yatıştırıp, sarılmıştır kendisine ve taraftardan alkış almıştır bu davranışı sayesinde...
ve kadrolar okunmaya başlandı, sürpriz diyebileceğim bir değişiklik yoktu. sadece arda'nın sakatlığı geçmiş olmasına rağmen hafta içi oynanacak stau maçı için yedek oturtuluyordu. 2. yarı işler iyi gitmediğinden ve h.şaş sakatlandığından oyuna dahil oldu.
defansta f.meira tek pozisyon dışında inanılmaz güven veren bir duruş sergiledi ve son yılların en isabetli transferi olduğunu ispatlamış oldu.
orta sahada m.topal yine eski formunu yakalamış göründü.
h.kewell ve lincoln hakkında uzun uzun birşeyler yazmak isterim. kewell saha içerisindeki yer tutuşu ve pozisyonlarda arka direğe gitmesiyle bu sezon forvet kadar gol atabileceğini gösterdi. uzun ve ara paslardaki isabet oranıda oldukça fazlaydı. buna hızınıda eklediğinde neden liverpoolda oynadığını anlamış oluyorsunuz...
lincolne ise taraftarların yumruk şova çağırmaması yaramış olmalı ki hırslı ve istekli oyunuyla adeta geri dönüş sinyalleri veriyordu. bir serbest atışı direkten döndü, duran topları eskiye oranla daha güzel kullandı. barışın golünde ortayı çok güzel yaptı, hakanın golünde ise ortasını kaleci yumruklamış ve hakan gelişine vurmuştu. ayrıca pres yapıp bir kaç kez top çaldı, orta sahaya yardımcı oldu, defansa gelip top aldı. son saniye golüylede kendini yere bırakıp ellerini havaya açarak tanrıya şükretti ve bu gol onun emeklerinin bir nevi karşılığıydı. güzel oldu...
sonuç olarak ligin ilk maçı çok iyi oynamamamıza karşın tartışılabilir bir kartla rakibin 10 kişi kalmasıyla sonradan oyunu çözüp 4-1 net bir skorla ilk haftayı lider kapattık. umarım böyle devam eder...