8646
sene başında ayağına gelen her topla son pas atmaya çalışıp, atakları başlamadan bitiyor diye eleştiri alıyordu.
ardından son top denemelerini ciddi anlamda azalttı. 10 numaraya da geçmesiyle birlikte daha çok final koşuları atmaya başladı ki, bu noktada ciddi derecede etkili olmasına rağmen bu sefer de 6 pastan kaçırdıklarıyla eleştiri oklarını üstüne çekti ve taraftarla arasındaki ilk pürüz ortaya çıktı. sanıyorum iç sahadaki copenhag maçına tekabul ediyor.
sonra bir şanssızlıktır devam etti, tavana dikmelerinin sonu gelmedikçe eleştirilerin dozu da beraberinde arttı. devamında da ceza sahasından da uzaklaşmaya başladı. en azından pozisyona giriyor derken, bunun da gerçekten hakkını vermesine rağmen son vuruşlardaki başarısızlığı stabil bir hal alınca oyuna daha geriden girmeye çalışan, topu ayağına geçişlerde alan birisi oldu ki ipler tam burada koptu. direkt rekor seviyelere çıkan pas kayıpları, ısılıklanmasına yol açtı.
bu ıslıklardan sonraki performansı ise tamamen kaotik. sorun olabilecek en temel düzeye indi. artık ne tavana dikiyor diye, ne son paslarına, ne de pas hatalarına kızıyoruz. çünkü artık hatalarının neredeyse yarısı ilk kontrollerinden ibaret. ya topu kontrol edemediği için kaptırıyor ve pozisyon yiyoruz, ya kontrol edemediği için yakaladığımız pozisyonu değerlendiremiyoruz, ya da kontrol edemediği için pas veremiyor.
nereden nereye değil mi?
artık sadece mücadelesine okey veriyor, mücadelesini beğeniyoruz, hareketli diye övüyoruz çünkü hataları stabil ve bilinen bir hal aldı. beklentiler ise olabildiğince düştü.
sonuç olarak oyunumuzdaki gerilemenin de, okan buruk'un elini kolunu bağlayan bir numaralı etmenin de kendisi olduğunu düşünüyorum. zira oynadığımız oyun kerem'e aşırı derecede bağımlı durumda ve elimizdeki kerem bildiğimiz kerem değil. umarım haftada 1 maça düştüğümüz şu dönem önce kendisine iyi gelir..
onur - necip ikilisine karşı bu kadar birebirde kalıp hiç ama hiçbir şey çıkaramaması, üstelik köhn mevkisinden hiç açılmamasına rağmen sol kanadın otobana dönmesi hiç hayrı alamet değildi.
(bkz: 3 mart 2024 beşiktaş galatasaray maçı)
ardından son top denemelerini ciddi anlamda azalttı. 10 numaraya da geçmesiyle birlikte daha çok final koşuları atmaya başladı ki, bu noktada ciddi derecede etkili olmasına rağmen bu sefer de 6 pastan kaçırdıklarıyla eleştiri oklarını üstüne çekti ve taraftarla arasındaki ilk pürüz ortaya çıktı. sanıyorum iç sahadaki copenhag maçına tekabul ediyor.
sonra bir şanssızlıktır devam etti, tavana dikmelerinin sonu gelmedikçe eleştirilerin dozu da beraberinde arttı. devamında da ceza sahasından da uzaklaşmaya başladı. en azından pozisyona giriyor derken, bunun da gerçekten hakkını vermesine rağmen son vuruşlardaki başarısızlığı stabil bir hal alınca oyuna daha geriden girmeye çalışan, topu ayağına geçişlerde alan birisi oldu ki ipler tam burada koptu. direkt rekor seviyelere çıkan pas kayıpları, ısılıklanmasına yol açtı.
bu ıslıklardan sonraki performansı ise tamamen kaotik. sorun olabilecek en temel düzeye indi. artık ne tavana dikiyor diye, ne son paslarına, ne de pas hatalarına kızıyoruz. çünkü artık hatalarının neredeyse yarısı ilk kontrollerinden ibaret. ya topu kontrol edemediği için kaptırıyor ve pozisyon yiyoruz, ya kontrol edemediği için yakaladığımız pozisyonu değerlendiremiyoruz, ya da kontrol edemediği için pas veremiyor.
nereden nereye değil mi?
artık sadece mücadelesine okey veriyor, mücadelesini beğeniyoruz, hareketli diye övüyoruz çünkü hataları stabil ve bilinen bir hal aldı. beklentiler ise olabildiğince düştü.
sonuç olarak oyunumuzdaki gerilemenin de, okan buruk'un elini kolunu bağlayan bir numaralı etmenin de kendisi olduğunu düşünüyorum. zira oynadığımız oyun kerem'e aşırı derecede bağımlı durumda ve elimizdeki kerem bildiğimiz kerem değil. umarım haftada 1 maça düştüğümüz şu dönem önce kendisine iyi gelir..
onur - necip ikilisine karşı bu kadar birebirde kalıp hiç ama hiçbir şey çıkaramaması, üstelik köhn mevkisinden hiç açılmamasına rağmen sol kanadın otobana dönmesi hiç hayrı alamet değildi.
(bkz: 3 mart 2024 beşiktaş galatasaray maçı)
