4120
volkan demirel fenerbahçelidir. 21-28 yaşları arası avrupa'da kariyerine devam ederken galatasaray taraftarının türkiye sınırları içerisinde davet ettiği organizasyonlara memnuniyetle katılım gösteren, bu organizasyonlarda galatasaray atkısını rahatlıkla takan, 2006'da galatasaray dergisine röportaj veren ve hatta 2006'da kazanılan şampiyonluk sonrası galatasaray takımının şampiyonluğu kutlamak için gittiği mekana gidip kutlamalara katılan ancak bütün bunlardan sonra birdenbire biraz da dönemin şartlarından sebep fenerbahçeli olduğunu 28 yaşında hatırlayan ve türk futbol kamuoyuna hatırlatmak isteyen emre belözoğlu gibi değildir kendisi. kartalspor'da oynarken dahi fenerbahçe tribünlerinde yer alan biridir.
peki volkan'ın fanatik fenerbahçeliliği kendisini fenerbahçe'ye maç satmakla itham etmemizi sağlamak için yeterli bir gerekçe midir? hayır, kesinlikle değildir. fenerbahçelilerin içinde bulunduğu ve bizi de içine çekmek için çabaladıkları iğrenç dünyaya katılım göstermeye bu kadar hevesli olmamalıyız. emre kılınç, taylan antalyalı, okan kocuk, kazımcan karataş ve hatta emre belözoğlu bize nasıl maç satmadılar ise; volkan demirel de fenerbahçe'ye maç satmadı. aksini söylemek, bir insanı sırf fenerbahçeli olduğu için para kazandığı ve teknik direktörlüğünü yaptığı takıma ihanet etmekle bu kadar rahat suçlayabilmek, bize yakışmaz. hem de hiç yakışmaz. volkan 2021-2022 sezonunda teknik direktörlüğünü yaptığı karagümrük ile olimpiyat stadında 9 kişi ile fenerbahçe'den puan aldı. 2 oyuncusu oyun dışı kalmış halde iken maçı bırakmadı. sezonun ilk yarısında hatayspor ile kadıköy'de 4-2 kaybetti diye bir insanın onuruna, şerefine yönelik saldırılarda bulunmak doğru bir şey değil. volkan hatayspor ile galatasaray'ı yendi, fenerbahçe'ye ise kadıköy'de yenildi. o zaman hain, satılmış biri yani; öyle mi? bu kafa yapısının aynısına sahip fenerbahçeliler başka başka isimleri galatasaray'a maç satmakla itham ederken niye tepki gösteriyoruz ki o zaman? aynı hastalıklı düşünce yapısına biz de sahibiz. işimize geldiği zaman "o adi, bu hain. şu maç sattı" şeklinde rahatlıkla suçlamalarda bulunabiliyoruz ama işimize gelmediği zaman, yani bu adi suçlamalar/iftiralar eski galatasaraylılar üzerinden bize yöneltildiğinde, bu suçlamaları yapanları insanlıktan çıkmakla itham ediyoruz. yerin dibine batırıyoruz. bu eleştirdiğimiz tutum bu kadar çirkin, bu kadar iğrenç ise (ki öyle); biz niye yapıyoruz o zaman bunu işimize gelen durumlarda? neden bu bel altı vurma yöntemine başvuruyoruz? nasıl insanların onuruna, şerefine, mesleğine bu kadar rahat saldırma hakkını kendimizde bulabiliyoruz? fenerbahçeli diye mi muhatabımız, bu kadar mı yani? bu kadar kolay mı oluyor yani o zaman? yapmayalım bunu. bu bize hiç yakışmıyor.
peki volkan'ın fanatik fenerbahçeliliği kendisini fenerbahçe'ye maç satmakla itham etmemizi sağlamak için yeterli bir gerekçe midir? hayır, kesinlikle değildir. fenerbahçelilerin içinde bulunduğu ve bizi de içine çekmek için çabaladıkları iğrenç dünyaya katılım göstermeye bu kadar hevesli olmamalıyız. emre kılınç, taylan antalyalı, okan kocuk, kazımcan karataş ve hatta emre belözoğlu bize nasıl maç satmadılar ise; volkan demirel de fenerbahçe'ye maç satmadı. aksini söylemek, bir insanı sırf fenerbahçeli olduğu için para kazandığı ve teknik direktörlüğünü yaptığı takıma ihanet etmekle bu kadar rahat suçlayabilmek, bize yakışmaz. hem de hiç yakışmaz. volkan 2021-2022 sezonunda teknik direktörlüğünü yaptığı karagümrük ile olimpiyat stadında 9 kişi ile fenerbahçe'den puan aldı. 2 oyuncusu oyun dışı kalmış halde iken maçı bırakmadı. sezonun ilk yarısında hatayspor ile kadıköy'de 4-2 kaybetti diye bir insanın onuruna, şerefine yönelik saldırılarda bulunmak doğru bir şey değil. volkan hatayspor ile galatasaray'ı yendi, fenerbahçe'ye ise kadıköy'de yenildi. o zaman hain, satılmış biri yani; öyle mi? bu kafa yapısının aynısına sahip fenerbahçeliler başka başka isimleri galatasaray'a maç satmakla itham ederken niye tepki gösteriyoruz ki o zaman? aynı hastalıklı düşünce yapısına biz de sahibiz. işimize geldiği zaman "o adi, bu hain. şu maç sattı" şeklinde rahatlıkla suçlamalarda bulunabiliyoruz ama işimize gelmediği zaman, yani bu adi suçlamalar/iftiralar eski galatasaraylılar üzerinden bize yöneltildiğinde, bu suçlamaları yapanları insanlıktan çıkmakla itham ediyoruz. yerin dibine batırıyoruz. bu eleştirdiğimiz tutum bu kadar çirkin, bu kadar iğrenç ise (ki öyle); biz niye yapıyoruz o zaman bunu işimize gelen durumlarda? neden bu bel altı vurma yöntemine başvuruyoruz? nasıl insanların onuruna, şerefine, mesleğine bu kadar rahat saldırma hakkını kendimizde bulabiliyoruz? fenerbahçeli diye mi muhatabımız, bu kadar mı yani? bu kadar kolay mı oluyor yani o zaman? yapmayalım bunu. bu bize hiç yakışmıyor.
