7869
şimdi dilim döndüğünce galatasaray'ı neden çok sevdiğimi ve neden bir mucize olarak gördüğümü anlatmak istiyorum size. biraz derinden gireceğim, uzun olacak, kusura bakmayın.
kendisine doktor olma hakkı vereni değil doktor dövme hakkı vereni sevenlerin coğrafyası burası.
binlerce yıldır hükmedilen kul ve teba olma kültürünün okuyup çabalayıp gelişme azmine değil, hiç değişmeden hükmetme şehvetine yol açtığı bir harikalar kumpanyası.
bu yüzden ülkede nepotizm, ahlaksızlık, hırsızlık, haksızlık, adaletsizlik ve erdemsizlik bu seviyede.
asırlarca sömürülenler, intikamlarını kendilerini ezen koşulları alt edebilecekleri eğitimle değil, sayıları giderek azalan eğitimli kesimi sömüren tarafta saf tutarak almayı tercih ediyor.
asırlarca süren ezilmişlik duygusunun öfke patlaması hiç durmadan, ne pahasına olursa olsun ezme üzerine hareket ediyor. soğan yeriz, sorun değil. aç kalırız, sorun değil. tezek yakarız, sorun değil. yeter ki aristokrasi gururumuzu bir daha incitmesin diyorlar. halbuki düşmanı oldukları cumhuriyet, dağdaki çobana dahi ülkenin en büyüğü olma fırsatı vermişti bir zamanlar, içlerinden bunu başaran da çıkmıştı. ama uğraşmak zor, güçlünün yanında saf tutup hiç değişmeden kendini güçlü hissetmek herhangi bir çaba istemiyor.
bu ülkeyi değiştiremezsin artık. şu an ortaya çıkan sosyolojik canavar ömrünü doldurmadan, aksırıp tıksırmadan, tüm kaynakları tüketmeden ve nihayetinde kendi kendini tüketmeden tek çivi çakamazsın. çaktırmazlar. öfkeli kalabalık gücün tadını aldı. idiokrasi, emek harcamaya galip geldi. dışarıdan hiçbir kuvvetle yenilmeyecek kadar hırslılar. zaten onları yenecek herhangi bir dış kuvvet de yok. adında cumhuriyet ve halk geçen partilerin dahi neye dönüştüğünü biliyoruz hepimiz.
kendi içlerinde tükenmeden, kendi kaynaklarını bitirip birbirlerini yemeden, hissetmek değil düşünmek zorunda kalmadan durmayacaklar. benim tahminim bir asrı bulur. belki daha çok. on yıllar sonra tarihler bir tür türk baharını yazacak. türk milletinin iki asır önce ölmüş atasını nihayet anladığını söyleyecek. bugün şaka gibi görünen kesimlerden atatürkçüler, hatta belki yeni mustafa kemaller çıkacak. biz o günleri görmenin kıyısından bile geçemeyeceğiz. o tarihe kadar bizim türümüzün esamesi de kalmayacak zaten.
böyle bir coğrafyada ve böyle bir kültürde, galatasaray gibi bir camianın var olması bile bir anomali. inanılmaz bir fenomen. hem de en başından beri.
osmanlı gibi bir devlette batı felsefesini özümseyen, özgürlükçü ve cumhuriyetçi görüşlerin yayılmasını sağlayıp atatürk'e bile ilham veren bir eğitim kurumu. inanılmaz.
liseyi bırakıp futbol takımına gelelim. yukarıda saydığım koşullara göre bu ülkenin en güçlü futbol takımının da ülke geneli gibi şikeci, şaibeci, hırsız, adaletsiz, algıcı, manipülasyoncu, başkalarının emeğine çöküp kendine sahte zaferler çıkaran bir camia olması gerekiyordu. aklınıza geldiği üzere o camia mevcut zaten ama başarının yanından geçemiyorlar. en kötü ihtimalle körler sağırlar birbirini ağırlar tadındaki birkaç benzer kulübün pastayı kendi aralarında pay etmesi gerekiyordu. evet o yancılar da var ama yancılar sancılarda. hepsinin başarısız olmasının tek sebebi de galatasaray.
hani anlayamıyorsunuz ya bütün takımlar, bütün kulüp başkanları bize karşı neden bu kadar nefret dolu diye. çarklarına çomak sokan tek camiayız da ondan. kirli, despotik, mafyavari, nepotik dünyalarını başlarına yıkan ve yiyebilecekleri dünya kadar parayı önlerinden çekip alan tek kulübüz de ondan.
cidden galatasaray'ın varlığına anlam veremiyorum bazen. bu ülkede hem haksıza karşı mücadele eden, hem türlü zorluklara göğüs geren, hem vizyonu hem misyonu olan, her türlü saldırıya uğramasına rağmen yenilmeyen ve işini tertemiz bir şekilde yapıp bir de üstüne rakiplerine fark atacak başarılar elde eden herhangi bir kurumun olması normal şartlarda imkansız.
ama galatasaray var. iyi ki var. ve bence bu açıdan da ülkede tek.
galatasaray'ın varlığı ve başarıları sayesinde bir şeyler normal kalabiliyor ülkede. milyonlarca insan şikeye, şaibeye tepki gösterebiliyor. hakkı hukuku savunuyor. ciddi bir kısmının içi boş, biliyorum. takımların yaptığı yer değiştirse bu kez kötülüğü savunacakların sayısı çok fazla, biliyorum. ama galatasaray sayesinde kötülüğün önü biraz da olsa kesiliyor işte. ve bunu çok ama çok değerli buluyorum.
hani meşhur bir şikecinin meşhur bir lafı vardı, bazı çiçekler bazı topraklarda falan filan. galatasaray bunun tam tersi işte. böyle çorak bir toprakta bile yetişebilen, allah'ın lütfu bir mucize.
kendisine doktor olma hakkı vereni değil doktor dövme hakkı vereni sevenlerin coğrafyası burası.
binlerce yıldır hükmedilen kul ve teba olma kültürünün okuyup çabalayıp gelişme azmine değil, hiç değişmeden hükmetme şehvetine yol açtığı bir harikalar kumpanyası.
bu yüzden ülkede nepotizm, ahlaksızlık, hırsızlık, haksızlık, adaletsizlik ve erdemsizlik bu seviyede.
asırlarca sömürülenler, intikamlarını kendilerini ezen koşulları alt edebilecekleri eğitimle değil, sayıları giderek azalan eğitimli kesimi sömüren tarafta saf tutarak almayı tercih ediyor.
asırlarca süren ezilmişlik duygusunun öfke patlaması hiç durmadan, ne pahasına olursa olsun ezme üzerine hareket ediyor. soğan yeriz, sorun değil. aç kalırız, sorun değil. tezek yakarız, sorun değil. yeter ki aristokrasi gururumuzu bir daha incitmesin diyorlar. halbuki düşmanı oldukları cumhuriyet, dağdaki çobana dahi ülkenin en büyüğü olma fırsatı vermişti bir zamanlar, içlerinden bunu başaran da çıkmıştı. ama uğraşmak zor, güçlünün yanında saf tutup hiç değişmeden kendini güçlü hissetmek herhangi bir çaba istemiyor.
bu ülkeyi değiştiremezsin artık. şu an ortaya çıkan sosyolojik canavar ömrünü doldurmadan, aksırıp tıksırmadan, tüm kaynakları tüketmeden ve nihayetinde kendi kendini tüketmeden tek çivi çakamazsın. çaktırmazlar. öfkeli kalabalık gücün tadını aldı. idiokrasi, emek harcamaya galip geldi. dışarıdan hiçbir kuvvetle yenilmeyecek kadar hırslılar. zaten onları yenecek herhangi bir dış kuvvet de yok. adında cumhuriyet ve halk geçen partilerin dahi neye dönüştüğünü biliyoruz hepimiz.
kendi içlerinde tükenmeden, kendi kaynaklarını bitirip birbirlerini yemeden, hissetmek değil düşünmek zorunda kalmadan durmayacaklar. benim tahminim bir asrı bulur. belki daha çok. on yıllar sonra tarihler bir tür türk baharını yazacak. türk milletinin iki asır önce ölmüş atasını nihayet anladığını söyleyecek. bugün şaka gibi görünen kesimlerden atatürkçüler, hatta belki yeni mustafa kemaller çıkacak. biz o günleri görmenin kıyısından bile geçemeyeceğiz. o tarihe kadar bizim türümüzün esamesi de kalmayacak zaten.
böyle bir coğrafyada ve böyle bir kültürde, galatasaray gibi bir camianın var olması bile bir anomali. inanılmaz bir fenomen. hem de en başından beri.
osmanlı gibi bir devlette batı felsefesini özümseyen, özgürlükçü ve cumhuriyetçi görüşlerin yayılmasını sağlayıp atatürk'e bile ilham veren bir eğitim kurumu. inanılmaz.
liseyi bırakıp futbol takımına gelelim. yukarıda saydığım koşullara göre bu ülkenin en güçlü futbol takımının da ülke geneli gibi şikeci, şaibeci, hırsız, adaletsiz, algıcı, manipülasyoncu, başkalarının emeğine çöküp kendine sahte zaferler çıkaran bir camia olması gerekiyordu. aklınıza geldiği üzere o camia mevcut zaten ama başarının yanından geçemiyorlar. en kötü ihtimalle körler sağırlar birbirini ağırlar tadındaki birkaç benzer kulübün pastayı kendi aralarında pay etmesi gerekiyordu. evet o yancılar da var ama yancılar sancılarda. hepsinin başarısız olmasının tek sebebi de galatasaray.
hani anlayamıyorsunuz ya bütün takımlar, bütün kulüp başkanları bize karşı neden bu kadar nefret dolu diye. çarklarına çomak sokan tek camiayız da ondan. kirli, despotik, mafyavari, nepotik dünyalarını başlarına yıkan ve yiyebilecekleri dünya kadar parayı önlerinden çekip alan tek kulübüz de ondan.
cidden galatasaray'ın varlığına anlam veremiyorum bazen. bu ülkede hem haksıza karşı mücadele eden, hem türlü zorluklara göğüs geren, hem vizyonu hem misyonu olan, her türlü saldırıya uğramasına rağmen yenilmeyen ve işini tertemiz bir şekilde yapıp bir de üstüne rakiplerine fark atacak başarılar elde eden herhangi bir kurumun olması normal şartlarda imkansız.
ama galatasaray var. iyi ki var. ve bence bu açıdan da ülkede tek.
galatasaray'ın varlığı ve başarıları sayesinde bir şeyler normal kalabiliyor ülkede. milyonlarca insan şikeye, şaibeye tepki gösterebiliyor. hakkı hukuku savunuyor. ciddi bir kısmının içi boş, biliyorum. takımların yaptığı yer değiştirse bu kez kötülüğü savunacakların sayısı çok fazla, biliyorum. ama galatasaray sayesinde kötülüğün önü biraz da olsa kesiliyor işte. ve bunu çok ama çok değerli buluyorum.
hani meşhur bir şikecinin meşhur bir lafı vardı, bazı çiçekler bazı topraklarda falan filan. galatasaray bunun tam tersi işte. böyle çorak bir toprakta bile yetişebilen, allah'ın lütfu bir mucize.