• 9680
    yaşı ali sami yen'de (kapalıda, eski açıkta vs.) bulunmaya ve o havayı solumaya yetenlerle, galatasaraylılığı ve taraftarlığı ocak 2011 sonrası arena'da yaşayanlar, öğrenenler arasında bazı farklar olan taraftar topluluğu. bu da gayet doğal.

    benim galatasaray'ın stadında en keyif alarak yaşadığım şampiyonluk 2007-2008 sezonu şampiyonluğudur ama o şampiyonluğa dair bugün sosyal medyada da, galatasaray sözlükte de yaşları nedeniyle zerre fikri olmayan galatasaraylılar mevcut. 2006'dan, 2007'den, 2008'den bir şeyler duyduklarında, öğrendiklerinde dehşete düşüyorlar, hatta çoğu zaman anlamlandıramıyorlar. bugün ile kıyaslamaya çalışıyorlar. ama galatasaray'ın 2001-2011 arası dönemini referans alarak bugününe dair veya geleceğine dair doğru varsayımlarda bulunamayız. o 10 yıllık dönemin şartları, gereklilikleri, güç dengesi, futbol dünyası başkaydı. o dönem herkes kendince doğru bildiğini yaptı. bugün bambaşka bir futbol ortamı var. şartlar başka, gereklilikler başka. kulüplerin, taraftarların göstermiş oldukları reaksiyonlar da başka. 2001-2011 arası dönemin galatasaray taraftarı portresi ile, 2020-2030 arası dönemin taraftar portresi de aynı değil. bu fenerbahçe'de de aynı değil, beşiktaş'ta da değil (iki takımın da çok daha onurlu, kazanmayı da kaybetmeyi de bilen bir kitlesi en azından mevcuttu).

    aynı kalan şeyler yok mu her takım için? elbette var. fenerbahçe ve fenerbahçeliler örneğin her zaman çok gürültü çıkartırlar. gürültü çıkartmayı güçlü olmak zannederler. fenebahçeliler 1999'da, 2000'de, 2001'de, 2002'de her sene federasyon'u istifaya davet eden büyük yürüyüşler yaparlardı örneğin. yaptıkları yürüyüşleri 25 kasım 2000'deki derbide "dünya h... yürüyüşü bu sene bağdat caddesinde yapıldı" pankartıyla alaya almışlığı vardır galatasaray tribünlerinin. aradan neredeyse 25 yıl geçti; yürüyüş yapmanın yerini sosyal medyada başlık etiketleri oluşturmak aldı. fenerbahçeliler on bin kişi bağdat caddesinde yürüdükleri yıllarda da istediklerini alamıyorlardı; sosyal medyada senelerdir on binlerce tweet atarak da istedikleri başarıları yakalayamadılar. bu anlayışla başarı yakalayamamaya da devam edecekler. çünkü bu yaptıkları aptalca, bu yaptıklarının takımlarına veya camialarına yönelik hiçbir faydası yok.

    galatasaray taraftarına, yani bize gelelim. bugünkü taraftarı "arena'da kitle çok değişti, eskiden bunlar olmazdı" diye eleştirmek yersiz. sosyal medyada futbolculara sataşmaları üzerinden eleştirmek de yersiz. bir kere ali sami yen'de, en az arena'da olduğu kadar çok protesto oldu. bazı bireylere yönelik de oldu, takımın tamamına yönelik de oldu. aralık 2007'de ali sami yen'de 20 yaşındaki arda turan, 27 yaşındaki servet çetin ile saha içerisinde münakaşaya girdiğinde kapalı tribünden çok sağlam bir ayar yemiştir. şubat 2009'da yine ali sami yen'de oynanan ve 5-2 kaybettiğimiz kocaelispor maçında sabri sarıoğlu'na galatasaray kapalısı küfürlü beste yapmıştır, maç oynanırken açık açık söylemiştir. bülent korkmaz protesto edilmiştir, hasan şaş'ın kafasına havalimanında dizüstü bilgisayar atılmıştır. ali sami yen'de takımın tamamına yönelik bir protesto aranıyorsa da, nisan 2010'daki diyarbakırspor maçının kayıtları bulunup izlenebilir. takım sahaya çıktığı andan itibaren ıslıklandı, çok sert pankartlar açıldı, grup pankartları bütün statta ters asıldı, arda turan'a özel beste yapıldı, bütün maç boyunca söylendi. 2010-2011 sezonunun ali sami yen bölümünde ankaragücü, manisaspor, gençlerbirliği maçlarında futbolculara yapılanları, söylenen besteleri yazmayacağım bile. ağızlarına edilmişti resmen hepsinin (kusura bakılmasın).

    bugüne gelelim. türk telekom veya nef. arena'da futbolcuya ve takımın tamamına yönelik yapılan en sert tepki, ali sami yen yıllarının yanında hava-civa kalır. 15-20 sene önce sosyal medya diye bir şey yoktu, taraftarın futbolcuya tepkisi klavye üzerinden olmuyordu, bu kadar aşırı ve ahlaksızca da olmuyordu. bunların hepsi doğru. ama 15-20 yıl önce taraftar tepki göstermek istediğinde havalimanına gidiyordu, tesislere gidiyordu. bunu da pek çok kez galatasaraylılar yapmıştır (bir tanesinde ben de bulundum). futbolcularla fiziki sataşmaya kadar giden işler bile oluyordu eskiden (2006, sucu cahit-necati ateş). bugün belhanda'nın taraftarın ıslıklamasına verdiği "anasını ... o. çocukları" cevabı makul karşılanıyor ve insanlar "taraftar hak etti" diyebiliyor mesela. 2009'da "bu takımdan artık s.ktir ol git sabri" diye bağrıldığında sabri sarıoğlu ağzını açmamıştı. belhanda sadece ıslıklandı, sabri'ye dümdüz küfür edilmişti. sabri çok sert bir tepkiye cevap vermeyecek kadar ahlaklı, galatasaraylı; belhanda ise çok daha basit bir tepkiye çok ağır küfürler edecek kadar ahlak ve terbiye yoksunu bir insan çünkü. bugün belhanda'ya "haklı çocuk" diyenler var ama 2009'da sabri es kaza tribüne dönüp el-kol yapsa bile, o'na "haklısın" diyecek bir tane galatasaraylı çıkmazdı. kerem aktürkoğlu'na gelince. statta pas hatası yaptığında homurdanma yükseliyormuş, sosyal medya hesabına bir şeyler yazılıyormuş. eskiden bunlar olmazmış. geçelim bunları. bunlar ne ki? eski ali sami yen'de hasan şaş çalım işini abartınca duymadığı homurdanma kalmıyordu, eski ali sami yen'de arda 21-22 yaşında surat yapınca tribünden cevabı alıyordu; kerem aktürkoğlu kim? kerem kadar saha içinde afrası tafrası olan, bu demeçlerine de yansıyan oyuncuyu ali sami yen kapalısı çiğ çiğ yerdi. bugün ne kerem'in iki gürültüye veya atılan iki mesaja surat yapmaya hakkı var, ne de burada bazılarının "çocuğu ezdiniz, psikolojik olarak mahvettiniz" demeye hakkı var. ne görmüş, ne yaşamış ki kerem aktürkoğlu? veya belhanda, veya taylan antalyalı, veya ömer bayram, veya berkan kutlu, veya yunus akgün? ne yaşamış bunlar? ıslık veya homurtu duyduğunda "küstüm oynamıyorum" diyen kendisine başka meslek bulsun.

    konu bütünlüğünden koptu belki de, bunun için özür dilemek isterim. kısaca demek istediğim şu; "eskiden böyle şeyler yapmazdı galatasaray taraftarı kendi futbolcusuna" cümlesi doğru ama farklı bir çerçevede doğru. eskiden çok daha sert, çok daha net, çok daha keskin tepkiler koyardı galatasaray taraftarı. bugün olan sadece tatlı su taraftarlığı. bugünkü tatlı su taraftarlığı karşısında morali bozulan, surat asan, kapris yapan futbolcuları allah 15-20 yıl önceki kitleden korumuş. bir diğer konu "fenerbahçeliler sürekli bir şeyler yapıyor, biz aciz miyiz" sorunsalı. fenerbahçeliler ben kendimi bildim bileli çok gürültü çıkartıyorlar; dün yürüyorlardı, bugün tweet atıyorlar. çekinilecek, örnek alınacak bir şey değil. galatasaraylıların fenerbahçelilerin yaptığı şeyleri yapmasını istemek, beklemek doğru bir bakış açısı değil. onlar öyle, biz öyle değiliz. onlar öyle mutlu, biz böyle mutluyuz. kimin doğru kimin yanlış yaptığının cevabını merak edenler iki takımın da müzelerini ziyaret edip, gerekli cevaba da kolaylıkla ulaşabilirler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın