500
gelmiş 60 küsür yaşına, hayatında bu tip ağır bir sorumluluk daha önce almamış. o refleksler gelişmemiş. en fazla yardımcı antrenör olabilecek bir futbol adamı. şahsına saygı duyarım ancak türkiye milli takımı teknik direktörlüğü gömleği deli gömleği gibi durdu üstünde. oysa fatih hoca giyince ekstra slim fit idi.
ülke olarak çok sorunlarımız var. sistematik olamadık, kuralları oturtamadık, kara düzen işleri götürmeye çalışıyoruz doğru. ancak bazı eşikleri geçmiş bulunduk artık. derwall, piontek, terim, denizli, güneş derken futbol arenasında öyle veya böyle bir yerimiz var. az çok büyük turnuvalarda başarılarımız, kulüp bazında avrupa kupalarımız mevcut. bir şeyler yanlış gidiyor diye san marino’ya bağlayamazsın, sıfırdan başlayamazsın artık. altyapı hocalarıyla bu işlerin yürümeyeceğini anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. sana potansiyelini hatırlatacak, zaten çok kaliteli olan futbolcularını bir sisteme oturtacak gerçek bir teknik adama ihtiyacımız var. ayrıca bu elemanı getiren hamit altıntop kim oluyor da en yetkili karar merci olarak atanabiliyor biri bana anlatsın. kimsin abi sen? ne vermişsin türk ya da alman futboluna? stajını yap da gel önce. bu da yine aynı ezber anlayıştan geliyor. “futbolun içinden adam getirelim abi. kim var böyle kariyerli? ooo real schalke (oohhyşşş alman, bayılırım), münşen. sar ordan hamit!” eeeh be.
bu arkadaş da, riekering de, torrent de aynı aptal kafaların ürünüdür. işler biraz kötü gider gibi olunca liyakatsiz, aşağılık kompleksli yöneticilerin alman hayranlığı depreşir. “getirelim bir alman, şöyle bir disiplin görelim. bizi bi adam etsin” kafası bu. sana belki birkaç maç kazandırır, ama yıllarını kaybettirir.
doğru düzgün bir planlama yapıp, başa getirilecek olan iş bilir kişiyle bu planlamalar üzerinde mutabık kalıp, adamın yaptığı işi de yine bu işleri daha önce yapmış bir direktöre denetlettirmen gerek. dördüncü sınıf bir antrenörü sırf alman diye getirip “hadi düzelt” demek ülke futboluna imza atmış kişilere hakaret olduğu gibi, çocuk akıllı olmaktır.
ülke olarak çok sorunlarımız var. sistematik olamadık, kuralları oturtamadık, kara düzen işleri götürmeye çalışıyoruz doğru. ancak bazı eşikleri geçmiş bulunduk artık. derwall, piontek, terim, denizli, güneş derken futbol arenasında öyle veya böyle bir yerimiz var. az çok büyük turnuvalarda başarılarımız, kulüp bazında avrupa kupalarımız mevcut. bir şeyler yanlış gidiyor diye san marino’ya bağlayamazsın, sıfırdan başlayamazsın artık. altyapı hocalarıyla bu işlerin yürümeyeceğini anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. sana potansiyelini hatırlatacak, zaten çok kaliteli olan futbolcularını bir sisteme oturtacak gerçek bir teknik adama ihtiyacımız var. ayrıca bu elemanı getiren hamit altıntop kim oluyor da en yetkili karar merci olarak atanabiliyor biri bana anlatsın. kimsin abi sen? ne vermişsin türk ya da alman futboluna? stajını yap da gel önce. bu da yine aynı ezber anlayıştan geliyor. “futbolun içinden adam getirelim abi. kim var böyle kariyerli? ooo real schalke (oohhyşşş alman, bayılırım), münşen. sar ordan hamit!” eeeh be.
bu arkadaş da, riekering de, torrent de aynı aptal kafaların ürünüdür. işler biraz kötü gider gibi olunca liyakatsiz, aşağılık kompleksli yöneticilerin alman hayranlığı depreşir. “getirelim bir alman, şöyle bir disiplin görelim. bizi bi adam etsin” kafası bu. sana belki birkaç maç kazandırır, ama yıllarını kaybettirir.
doğru düzgün bir planlama yapıp, başa getirilecek olan iş bilir kişiyle bu planlamalar üzerinde mutabık kalıp, adamın yaptığı işi de yine bu işleri daha önce yapmış bir direktöre denetlettirmen gerek. dördüncü sınıf bir antrenörü sırf alman diye getirip “hadi düzelt” demek ülke futboluna imza atmış kişilere hakaret olduğu gibi, çocuk akıllı olmaktır.
