• 18
    benim çocukluğumda dolmabahçe stadı'nın deniz tarafındaki kale arkası tribününden (sonradan misafir takım tribünü oldu) bu adla bahsedilirdi. nedeni (hımmm.. nasıl söylenir lan bu.. öhm) çok az para kazanabilen insanların oraya girebilmesi olmalı. (oh be)

    (acaip fakirlik vardı. hemen hemen herkes yamalı giyinirdi o zamanlar. özellikle ceketlerin dirsekleri ile pantolonların dizlerinde kocaman kocaman yamalar olurdu. ya ayaktaki lastik ayakkabılara ne demeli. lastik ayakkabı diyip geçme hacım. yanından beykoz kundura giymiş bir adam geçerken yutkunarak bakıyordun. beykoz kundura 25 lira, lastik ayakkabı 2,5 lira. hiç kullanılamaz hale gelmiş eski lastik ayakkabılar çöpe atılmaz, en son alınan lastik ayakkabı yırtıldımı, eski ayakkabıdan kesilen parça kömür ateşinde ısıtılan bir şiş vasıtası ile yapıştırılarak ayakkabı giyilmeye devam edilirdi. lastik ayakkabılar en az on tane yama görmeden eskimiş sayılmazdı. bu ayakkabılar önceleri siyah lastikten yapılırken 1968 te renklileri çıkmaya başladı. her renkten lastik ayakkabı üretiliyordu. herkes bir hevesle saldırdı ama işin rengi ayakkabılar yırtılınca ortaya çıkmaya başladı. tamirciler senin ayakkabının renginin ne olduğuna bakmadan çuvalın içine ellerini atıp ilk gelen ayakkabıdan bir parça keserek çubuğu közde kızdırıp yapıştırıyorlardı. dolayısı ile örneğin ayakkabın kahverengi ise üzerindeki yamalardan birisi yeşil, diğeri mavi, bir diğeri kırmızı, sonraki mor gibi rengarenk bir renk cümbüşü ile geziyordu insanlar.şimdi ne gzel di mi, kalörüferli ev, okula serviz, elinin altında internet, ferrari arabalı yatak. öf ülen öffff...)
App Store'dan indirin Google Play'den alın