2314
biz kulüp olarak çok daha kötü transfer dönemleri gördük. bu yüzden icardi'yi en azından riske etmediğinden ve ona gözü kapalı güvendiğinden kendisine teşekkür ederim. icardi bizi en azından eylül ayına kazasız belasız attı. biz bile bile lades santrforsuz şampiyonlar ligine katıldık daha önce. o günleri düşününce bugünlere şükür de ediyorum açıkçası. en azından dünya çapında bir santrforumuz var. santrfor dediğimiz de az buz değil, bulduğunu atan cinsten yani. angelino da okeydir benim gözümde. zamanla kalitesini gösterecektir. yani santrfor ve sol bek eksiğini erden timur zamanında halletmiştir.
gelelim madolyonun öteki yüzüne. biz sezon başında nelsson ve boey'in gidişine razıydık. sadece bonservisler yangın konusu yapılabilirdi. ama anlaşıldı ki hem oyuncular gitmekten vazgeçti hem de taraftarın istediği gibi alıcılardan yüksek bonservisler isteyerek onların gidişini engelledik. yani takımda eksikler 10 numara, 8 numara, sol bek ve santrfordan ibaretti. yani şampiyon takımın 2 tane temposuz ve yaşlı oyuncusu olan mertens ve oliveira değiştirilerek yeni sezona tamam olacaktık. buradaki asıl mesele istikrardı. bu takım şampiyon takımdı ve sağlam bir oyunu vardı. fazla bozmadan güvenilmesi gerekiyordu. aklı başında taraftar için hakim fikir de buydu zaten ama popülizm maalesef bir kez daha galip geldi. ve buna uygun popülist taraftar da tüketim toplumunda oluşturulması en kolay iş. vizyon adı altında işimizin olmaması gereken maliyetli ve yıldız isimler gündeme geldi. fenerbahçe'nin büyük transfer hareketleri bizim de ayarımızı bozdu. şampiyon olmamız yetmiyormuş gibi transfer şampiyonu da biz olmalıydık gibi davrandık. sadece fenerbahçe değil beşiktaş'la bile transfer çalımı olaylarına girildi. rashica diyoruz da olayın başlangıcı halil dervişoğlu zaten. rashica bir misillemeydi. talisca transferi de misillemeye bir karşılık olacaktı. neyse ki taraftar dur dedi. zaha olayı da öyle, fenerbahçe'nin szymanski transferine bir misillemeydi. zaha yararlı olur olmaz ayrı konu, bence de çok iyi oyuncu ama bunlar kesinlikle planın bir parçası değildi. ve şimdi düşünelim bakalım, kerem ile zaha nasıl aynı anda oynayacak diye. cevabı olan söylesin, ben de bir cevabı yok. kerem yedek olacak işte diye bir cevabı maalesef kabul etmiyorum. çünkü mesele yine şampiyon takıma güvenmemeye ve var olan değeri tüketmeye geliyor. maalesef biz işin ucunu çoktan kaçırdık.
22-23 sezonundaki erden timur'un transfer başarısı da bu sezona örnek teşkil edemez. çünkü o sezon avrupa yoktu. icardi'yi 7.hafta getirip 10.hafta sahaya attık. aynı örnekten gidelim diyorsanız geçmiş olsun arkadaşlar şampiyonlar liginde 0 çekip gruptan elendik bile. çünkü geç zamanda transfer ettiğimiz oyuncular ancak kasım ayında form tutabiliyor.
şimdi de torreira'nın yanına olan ismi arıyoruz. beklentimiz de az buz değil yani. bu beklentiyi de taraftar yaratmadı. peki aldık diyelim, ne zaman hazır olacak? hazır olsa bile ne zaman takımı tanıyacak ve ne zaman takım uyumu sağlanacak? hepsi riske edildi maalesef. ve bu risk geçen sezon kıstas alınarak yapıldıysa daha büyük bir planlama hatası. çünkü bu takım eylül ayına hazır girmeliydi, bu takımın aralık ayını bekleyecek hali yok. hayır mevcudu korusak, takviyeyi sadece bekliyor olsak yine tamamız. ama böyle bir durum da yok. takımda birkaç oyuncu hariç herkesin yeri sallantıda. sallantıda olanlar da o güveni hissetmeyince gitmek istiyor kardeşim, mesele maalesef bu kadar karmaşık hale geldi.
önümüzdeki birkaç günde vereceği kararlar için kendisine kolaylıklar dilerim. ama şunu bilsin. başımızı güvenle soktuğumuz o binayı yıktık kardeşim, şimdi mecburen yenisini inşa edeceğiz. belki de inşa edemeyeceğiz. isimler değil takım olabilen takımlar başarılı olacak çünkü.
gelelim madolyonun öteki yüzüne. biz sezon başında nelsson ve boey'in gidişine razıydık. sadece bonservisler yangın konusu yapılabilirdi. ama anlaşıldı ki hem oyuncular gitmekten vazgeçti hem de taraftarın istediği gibi alıcılardan yüksek bonservisler isteyerek onların gidişini engelledik. yani takımda eksikler 10 numara, 8 numara, sol bek ve santrfordan ibaretti. yani şampiyon takımın 2 tane temposuz ve yaşlı oyuncusu olan mertens ve oliveira değiştirilerek yeni sezona tamam olacaktık. buradaki asıl mesele istikrardı. bu takım şampiyon takımdı ve sağlam bir oyunu vardı. fazla bozmadan güvenilmesi gerekiyordu. aklı başında taraftar için hakim fikir de buydu zaten ama popülizm maalesef bir kez daha galip geldi. ve buna uygun popülist taraftar da tüketim toplumunda oluşturulması en kolay iş. vizyon adı altında işimizin olmaması gereken maliyetli ve yıldız isimler gündeme geldi. fenerbahçe'nin büyük transfer hareketleri bizim de ayarımızı bozdu. şampiyon olmamız yetmiyormuş gibi transfer şampiyonu da biz olmalıydık gibi davrandık. sadece fenerbahçe değil beşiktaş'la bile transfer çalımı olaylarına girildi. rashica diyoruz da olayın başlangıcı halil dervişoğlu zaten. rashica bir misillemeydi. talisca transferi de misillemeye bir karşılık olacaktı. neyse ki taraftar dur dedi. zaha olayı da öyle, fenerbahçe'nin szymanski transferine bir misillemeydi. zaha yararlı olur olmaz ayrı konu, bence de çok iyi oyuncu ama bunlar kesinlikle planın bir parçası değildi. ve şimdi düşünelim bakalım, kerem ile zaha nasıl aynı anda oynayacak diye. cevabı olan söylesin, ben de bir cevabı yok. kerem yedek olacak işte diye bir cevabı maalesef kabul etmiyorum. çünkü mesele yine şampiyon takıma güvenmemeye ve var olan değeri tüketmeye geliyor. maalesef biz işin ucunu çoktan kaçırdık.
22-23 sezonundaki erden timur'un transfer başarısı da bu sezona örnek teşkil edemez. çünkü o sezon avrupa yoktu. icardi'yi 7.hafta getirip 10.hafta sahaya attık. aynı örnekten gidelim diyorsanız geçmiş olsun arkadaşlar şampiyonlar liginde 0 çekip gruptan elendik bile. çünkü geç zamanda transfer ettiğimiz oyuncular ancak kasım ayında form tutabiliyor.
şimdi de torreira'nın yanına olan ismi arıyoruz. beklentimiz de az buz değil yani. bu beklentiyi de taraftar yaratmadı. peki aldık diyelim, ne zaman hazır olacak? hazır olsa bile ne zaman takımı tanıyacak ve ne zaman takım uyumu sağlanacak? hepsi riske edildi maalesef. ve bu risk geçen sezon kıstas alınarak yapıldıysa daha büyük bir planlama hatası. çünkü bu takım eylül ayına hazır girmeliydi, bu takımın aralık ayını bekleyecek hali yok. hayır mevcudu korusak, takviyeyi sadece bekliyor olsak yine tamamız. ama böyle bir durum da yok. takımda birkaç oyuncu hariç herkesin yeri sallantıda. sallantıda olanlar da o güveni hissetmeyince gitmek istiyor kardeşim, mesele maalesef bu kadar karmaşık hale geldi.
önümüzdeki birkaç günde vereceği kararlar için kendisine kolaylıklar dilerim. ama şunu bilsin. başımızı güvenle soktuğumuz o binayı yıktık kardeşim, şimdi mecburen yenisini inşa edeceğiz. belki de inşa edemeyeceğiz. isimler değil takım olabilen takımlar başarılı olacak çünkü.