262
temmuz ayı "icardi bugün geliyor, yarın gelecek" neşesi eşliğinde gelmişti. zaha transferi ile birlikte de insanların mutluluğu tavan yapmıştı. ndombele'yi de temmuz ayının ilk yarısı içerisinde transfer edip, kampa katılımını sağlayıp; dönemin olumlu havasının içerisinde mantıklı bir hamleye imza atabilirdik. herkesin icardi ile, zaha ile coştuğu bir dönemde kimsenin orta sahaya yönelik ndombele hamlesine çatlak ses çıkatacağını zannetmiyorum. kilosuymuş, napoli'de az oynadığıymış falan sorun olmazdı. ancak biz sebebini anlamadığım bir risk aldık, daha açık söylemek gerekirse kaşındık. tarih 31 ağustos oldu ve belki de ndombele bizim alabileceğimiz en üst düzey orta saha konumuna geldi. alıp alamayacağımız da meçhul. alamazsak, kalite olarak daha üst düzey birini transfer edebileceğimize yönelik inancım az. alırsak, taraftar haklı olarak "bu muydu yani yapacağınız iş" diyecek ve çatlak ses çıkartacak. üstelik yine, yeni, yeniden takımıyla güçlü bir kamp dönemi geçirmemiş bir futbolcu transfer edeceğiz. hakikaten yani, ne gerek vardı bunlara? neşemizin, mutluluğumuzun, havamızın tavan olduğu dönemde kimsenin bıdırdanmasına sebep olmadan rahatlıkla araya yerleştirilebilecek bir transferdi. alınabilecek bir riskti. şimdi alsan ayrı dert, almasan ayrı dert. "en iyisi için bekliyoruz" derken bizim için hiç de iyi olmayan bir haftanın içerisinde bulduk kendimizi.