146
tuşların başında olmak yetiyor. nerde olursan ol, o anda nası hissedersen hisset, arzu ettiğin şekilde arzu ettiğin insanı kafana göre yerebildiğin bir yer. çoğu zaman, kendine ait fikri olmayan insanların sürü psikoljisinden de etkilendiğini düşünürsek, ortaya adeta kaos çıkıyor. birisi bir gün en iyiken, yarın çöp oluyor. içinde bulunduğumuz platform da dahil, insanlar düşünmeden o an o saniye ne hissediyorsa onu yazıyor. galatasaray iyi oynadıysa her şey güzel, galatasaray bir maç kötü oynarsa, o an sahada bulunan neredeyse herkes dünyanın en kötü futbolcusu oluyor. bazen de; "bu oyuncular hemen hızlıca takımdan gönderilmeli" tarzı cümleler görüyoruz. gerçi artık futbolu bıraktık, yüz ifadelerinden de futbolcuları eleştirebiliyoruz. galatasarayın o zaman ki cocugu marcao'dan yumruk yiyen kerem'i; "su keremi de nası eleştirsek" diyen insanlar tarafından, "gol atınca fazla sevinmiyor" tarzı eleştiriler, daha sahaya cıkmamıs zaha'nın, yusuf'un yüz ifadelerine kadar yorumlayıp, bunlara kafa patlatanları gördük. evet futbolcular okudukları herseyden etkilenmemeliler; çünkü o şekilde,özellikle türkiyede yaşam çok zor olur; ama bu demek degil ki, insanlar arzu ettiği şeyleri, doğru düzgün kafa yormadan yazabilmeliler. hepimizin insanlığıa karşı bir sorumluluğu var, birey olmak, insan olmak bunu gerektirir.