75
gıcık. şımarık. cahil.
ve dünyanın her spor dalına yayılan bu virüs , her yeri olduğu gibi, canım sözlüğü de ele geçirmiş durumda.
bakın, iddia ediyorum. eğer bu ülkede 1995'de 96'da falan twitter olsa, asla ve katiyen uefa kupasını kazanamazdık. mesela 96 da fenere içeride 4-0 yenildiğimiz bir maç var, muhtemelen terim o akşam istifa ederdi twitterı okuyup. mesela hakan'ın gol orucu dönemleri olurdu, illa ki birinde eleştirilerden bıkıp giderdi. bülent'in hakan ünsal'ın formsuz dönemleri olurdu arada, devre arası yollanmış olurlardı. 96-00 arası gegenpress'i icad ederken hoca, madara olduğumuz çok maç vardı. illa ki birinde istifa ettirilirdi. er ya da geç o takım dağılır ve kupa falan hikaye olurdu yani.
peki niye bu sosyal medya taraftarı böyle, neden bu toxic kitle bu kadar gerçeklerden kopuk yaşıyor. ufaktan bir dokunalım;
her şeyden önce, ilk sırada gelen sebep şu; bu arkadaşlar maça gitmiyor, gidemiyor. futbolu yaşamıyorlar, futbolu anlamıyorlar. çünkü futbolla ilgili bildikleri tek şey, kameranın çektikleri. oysa futbolda en başarılı takımlar kameranın çekmediği yerlerde doğru işi yapanlardır. mesela elmander press yaparken kamera elmanderi çeker, ama emre çolak ve engin baytar kameranın çekmediği yerde beklere basıp rakibi uzun atmaya zorlarken, melo uzun atılacağını bilip topun atılcağı yeri anlayıp, pozisyon alırken siz daha o top uzun çıkılmadan o topu kazanmış olursunuz. ama sosyal medya taraftarı sadece elmander'in muhteşem baskısını görür ve melonun, torrerianın bir anda nasıl topun düştüğü yerde bitiverdiğini anlamaz. anlayamaz zaten. mesela rakip daha orta sahayı geçerken ujfa'nın semih'i bazen kolundan falan tutup pozisyona soktuğunu göremez çünkü kamera orayı çekmez. sonra düşünür ulan bu semih geçen sene süperdi bu sene ne oldu buna diye. çünkü o sıra kamera rakip takımın olgunlaştırmaya çalıştığı atağı çekmektedir. sosyal medya taraftarı bunu bilemez. he, derseniz ki ulan madem bu adamların doğru bir yorum yapma şansı yokken, niye sürekli bir linç, sürekli bir her şeyi ben bilirim havası var diye, onun da sebebi çılgınaslan1905
peki kim bu çılgınaslan1905 ? kendisi bir sosyal medya fenomeni. diğer sosyal medya taraftarları gibi maçı izler televizyondan. ama onlardan farkı 256.785 takipçisi olmasıdır. hayatında bir antrenmana bile gitmemiş bu arkadaşımız maç kadroları açıklandığında bir bakar ki, geçen hafta kötü oynamış olan oyuncu ilk 11 de. bunu asla kabullenemez çılgınaslan1905. hemen klavyesine saldırır ve hoca hoca! bu maça hiç mi hazırlanmadın? siqiulaci nasıl ilk11 başlar! nerde bu kadro adaleti!!!birbirbirünlemünlem yazar twitter'a. hiç düşünmez siqiulaci hafta içi antrenmanda ne performans verdi, ya da rakip sol bekin hücüm bindirmeleri sonrası arkaya sarkma konusunda takımdaki diğer adamlardan daha etkili olma şansı var diye. onun tek bildiği, siqiulaci'nin geçen maç kötü oynadığıdır. basar yorumu geçer. soonrası tam bir cümbüş zaten. çünkü aslanyürek_terimaşkı bu twiti görür timeline'ında. yazılanı okur bi' öncesinde. kendisi de çok beğenmemiştir zaten siquilaci'yi geçen maç. e koskaca 256.785 takipçili çılgınaslan1905 benim gibi düşünüyor der basar retweeti ve hasan tahsin gibi ilk kurşunu atar. sonrası zaten çığ gibi büyüyerek gelir zaten.
tabi bu çılgınlığın sonu yok. hayali örneklerden çıkıp mesela güncel durumumuzdan örnek verelim. mesela berkana 2 aydır aralıksız söven kitle, berkan gidince diyor ki , "ya bu adamı genoa istiyor, biz bunu gönderdik yerine bize karşı iyi oynadı diye adam istiyoruz. iyi olsa genoa onu isterdi berkan yerine." yahu bu mantık doğru olsa cristiano ronaldo'yu sir alex ferguson manchester'a almazdı. bazı oyuncular böyle keşfedilir arkadaşlar. bize karşı şov yapan son iki norveçli genç forvetin şu anki toplam değerleri 500 milyon euro falan.
farklı bir örnekte mesela sosyal medyada yazılanlar üzerine yapılan saçma sapan yorumlar. mesela okan hoca orta sahaya bakıyoruz diyor, twitter patlıyor. neymiş hoca bile emin değil demek ki bir plan yok diye. ne diyecek arkadaşım hoca? isim mi verecek bir de sana? adamların bir yalvarmadığı kaldı , çok isim dillendirmeyin bize çok zararı var dye. isim mi verecek şimdi adamlar aylardır her türlü baskıya dayanıp ısrarla bekledikten sonra? adam diyor ki, biz yunus kalsın istedik ama gitmeyi istedi diye. ama bizim sosyal medya ulemaları diyor ki yunus nasıl gider , bu nasıl planlama. ne yapacaksın arkadaşım gitmek isteyen oyuncuyu?
daha sayfalarca yazılır bu konuda ama kafa şişirmeye gerek yok. sonuç olarak bu virüs matrix'e girdi bir kere. ve ne yazık ki, bir çözümü, bir sonu da yok. sadece daha da kötüye gidecek.
hakkımızda hayırlısı.
ve dünyanın her spor dalına yayılan bu virüs , her yeri olduğu gibi, canım sözlüğü de ele geçirmiş durumda.
bakın, iddia ediyorum. eğer bu ülkede 1995'de 96'da falan twitter olsa, asla ve katiyen uefa kupasını kazanamazdık. mesela 96 da fenere içeride 4-0 yenildiğimiz bir maç var, muhtemelen terim o akşam istifa ederdi twitterı okuyup. mesela hakan'ın gol orucu dönemleri olurdu, illa ki birinde eleştirilerden bıkıp giderdi. bülent'in hakan ünsal'ın formsuz dönemleri olurdu arada, devre arası yollanmış olurlardı. 96-00 arası gegenpress'i icad ederken hoca, madara olduğumuz çok maç vardı. illa ki birinde istifa ettirilirdi. er ya da geç o takım dağılır ve kupa falan hikaye olurdu yani.
peki niye bu sosyal medya taraftarı böyle, neden bu toxic kitle bu kadar gerçeklerden kopuk yaşıyor. ufaktan bir dokunalım;
her şeyden önce, ilk sırada gelen sebep şu; bu arkadaşlar maça gitmiyor, gidemiyor. futbolu yaşamıyorlar, futbolu anlamıyorlar. çünkü futbolla ilgili bildikleri tek şey, kameranın çektikleri. oysa futbolda en başarılı takımlar kameranın çekmediği yerlerde doğru işi yapanlardır. mesela elmander press yaparken kamera elmanderi çeker, ama emre çolak ve engin baytar kameranın çekmediği yerde beklere basıp rakibi uzun atmaya zorlarken, melo uzun atılacağını bilip topun atılcağı yeri anlayıp, pozisyon alırken siz daha o top uzun çıkılmadan o topu kazanmış olursunuz. ama sosyal medya taraftarı sadece elmander'in muhteşem baskısını görür ve melonun, torrerianın bir anda nasıl topun düştüğü yerde bitiverdiğini anlamaz. anlayamaz zaten. mesela rakip daha orta sahayı geçerken ujfa'nın semih'i bazen kolundan falan tutup pozisyona soktuğunu göremez çünkü kamera orayı çekmez. sonra düşünür ulan bu semih geçen sene süperdi bu sene ne oldu buna diye. çünkü o sıra kamera rakip takımın olgunlaştırmaya çalıştığı atağı çekmektedir. sosyal medya taraftarı bunu bilemez. he, derseniz ki ulan madem bu adamların doğru bir yorum yapma şansı yokken, niye sürekli bir linç, sürekli bir her şeyi ben bilirim havası var diye, onun da sebebi çılgınaslan1905
peki kim bu çılgınaslan1905 ? kendisi bir sosyal medya fenomeni. diğer sosyal medya taraftarları gibi maçı izler televizyondan. ama onlardan farkı 256.785 takipçisi olmasıdır. hayatında bir antrenmana bile gitmemiş bu arkadaşımız maç kadroları açıklandığında bir bakar ki, geçen hafta kötü oynamış olan oyuncu ilk 11 de. bunu asla kabullenemez çılgınaslan1905. hemen klavyesine saldırır ve hoca hoca! bu maça hiç mi hazırlanmadın? siqiulaci nasıl ilk11 başlar! nerde bu kadro adaleti!!!birbirbirünlemünlem yazar twitter'a. hiç düşünmez siqiulaci hafta içi antrenmanda ne performans verdi, ya da rakip sol bekin hücüm bindirmeleri sonrası arkaya sarkma konusunda takımdaki diğer adamlardan daha etkili olma şansı var diye. onun tek bildiği, siqiulaci'nin geçen maç kötü oynadığıdır. basar yorumu geçer. soonrası tam bir cümbüş zaten. çünkü aslanyürek_terimaşkı bu twiti görür timeline'ında. yazılanı okur bi' öncesinde. kendisi de çok beğenmemiştir zaten siquilaci'yi geçen maç. e koskaca 256.785 takipçili çılgınaslan1905 benim gibi düşünüyor der basar retweeti ve hasan tahsin gibi ilk kurşunu atar. sonrası zaten çığ gibi büyüyerek gelir zaten.
tabi bu çılgınlığın sonu yok. hayali örneklerden çıkıp mesela güncel durumumuzdan örnek verelim. mesela berkana 2 aydır aralıksız söven kitle, berkan gidince diyor ki , "ya bu adamı genoa istiyor, biz bunu gönderdik yerine bize karşı iyi oynadı diye adam istiyoruz. iyi olsa genoa onu isterdi berkan yerine." yahu bu mantık doğru olsa cristiano ronaldo'yu sir alex ferguson manchester'a almazdı. bazı oyuncular böyle keşfedilir arkadaşlar. bize karşı şov yapan son iki norveçli genç forvetin şu anki toplam değerleri 500 milyon euro falan.
farklı bir örnekte mesela sosyal medyada yazılanlar üzerine yapılan saçma sapan yorumlar. mesela okan hoca orta sahaya bakıyoruz diyor, twitter patlıyor. neymiş hoca bile emin değil demek ki bir plan yok diye. ne diyecek arkadaşım hoca? isim mi verecek bir de sana? adamların bir yalvarmadığı kaldı , çok isim dillendirmeyin bize çok zararı var dye. isim mi verecek şimdi adamlar aylardır her türlü baskıya dayanıp ısrarla bekledikten sonra? adam diyor ki, biz yunus kalsın istedik ama gitmeyi istedi diye. ama bizim sosyal medya ulemaları diyor ki yunus nasıl gider , bu nasıl planlama. ne yapacaksın arkadaşım gitmek isteyen oyuncuyu?
daha sayfalarca yazılır bu konuda ama kafa şişirmeye gerek yok. sonuç olarak bu virüs matrix'e girdi bir kere. ve ne yazık ki, bir çözümü, bir sonu da yok. sadece daha da kötüye gidecek.
hakkımızda hayırlısı.