2386
geldiği günden beri yazıyorum. karakterine eyvallah, oyun aklına eyvallah, takımı sahiplenişine eyvallah, presine eyvallah. ama bu adam dries mertens. ister forvet diyin, ister forvet arkası diyin, ister ofansif orta saha diyin; bu adam hücum oyuncusu. hücum oyuncusu ne yapar? hücum oyuncusu golünü atar, asistini yapar. mertens'in galatasaray forması ile sahaya çıktığı ilk maç olan ümraniye deplasmanından beri gol yüzdesi inanılmaz düşük. bunu bir maçta "çok koştu çok yoruldu" ile açıklayabilirsiniz, iki maçta açıklayabilirsiniz, üç maçta açıklayabilirsiniz ama her maçta kaçırdıklarını bununla açıklayamazsınız. rakip yarı sahaya yerleştiğimiz zaman verdiği tembel paslarla atak yememize sebep olmasını geçtim; oyun fiziksel mücadeleye döndüğü zaman ortadan tamamen kaybolmasını da geçtim. geldiği günden beri molde maçındaki benzeri en az 10 tane pozisyonu heba etmiştir mertens. yapığı presle veya yorgunlukla falan aklamaya çalışmayalım artık şu pozisyonları. son derece cılız ve lakayt vuruşlar yapıyor hep gol pozisyonlarında. biz mertens'in gol vuruşları özelinde arge çalışması yapabileceği bir takım değiliz. zalgiris maçında attığı muhteşem gol için teşekkürler ama o attığı 1 ise, ceza sahasında bomboş pozisyonda topu kalenin içine sokamadığının sayısı da 10. çok koşuyor ama gol atamıyor. çok koşuyor ama orta sahamız bomboş. çok koşuyor ama oyun fizik-güç gerektirdiğinde yok hükmünde. ama çok koşuyor işte, bir de takımı sahipleniyor. florya'da çok seviliyor. bana ne? bize ne? dries mertens'i ve maliyetini savunacağımız cümleler bunlar mı? kusura bakmayın, bence değil.