2454
galatasaray futbol takımı'nın en değerli bölgesinin ilacı olan futbolcu. daha bir anlaşılsın diye girizgâh'ı bu şekilde ayarladım. orta sahaların altın değerine evrildiği günümüz futbolunda toreira gibi bir futbolcunun, elinde kendisi gibi bir muadili olmayan rekabeti yerel bazda tutan küçük takımların muhibbileri tarafından bel altı vurulmasına şaşırmıyorum. çünkü maçları domine eden, süpüren, ribaund alan ve bölgeyi belki de tek başına toplayan bir adam, sevilmeyen bir takımın futbolcusuysa, bel altı vurulur tabii ki, tutupta adamı övmelerini beklemekte ne bileyim, oldukça saf bir hareket olur.
bize düşense; geçmişte yaptığımız hataları yapmamaktır. eğer ebeveyn evladını başkalarının yanında azarlıyor, paylıyor veya onur kırıcı, şahsiyet zedeleyici bir hareket yapıyorsa, inanın ki bunu aileye en uzak kişi bile yapar.
geçmişte beğenirsin veya beğenmezsin özellikle mustafa sarp barış özbek ve ayhan'lı dönemde stattan adamların anasına bacısına söven taraftarımız vesilesiyle, rakip tribünlerin en vasıfsız adamları tarafından en galiz hakaretlere maruz kalıyorlardı, en doğal sonucu olarak.
fakat tabii ki toreira bize öyle bir zamanda gelip, öyle bir büyük dominasyon sağladı ki; hem kendi galatasaray'da hem de rakipler üstünde, yokluğunu doldurduğu boşluk öyle büyüktü ki; bu ayarda bir oyuncuyu avrupa'da izlemek yerine kendi evinde izlemeye başlayan taraftar doğal olarak bağrına bağrına bastı.
nihayete erdirirsek;
meyve veren ağaçtan fazlasıdır toreira. bu sebeple; biz haricimizde basını güya elinde tutan her kimse artık, yazıp çizdikleriyle ancak kendi tatminsiz duygularını bastırırlar. yel kayadan ne alır ki?
bize düşense; geçmişte yaptığımız hataları yapmamaktır. eğer ebeveyn evladını başkalarının yanında azarlıyor, paylıyor veya onur kırıcı, şahsiyet zedeleyici bir hareket yapıyorsa, inanın ki bunu aileye en uzak kişi bile yapar.
geçmişte beğenirsin veya beğenmezsin özellikle mustafa sarp barış özbek ve ayhan'lı dönemde stattan adamların anasına bacısına söven taraftarımız vesilesiyle, rakip tribünlerin en vasıfsız adamları tarafından en galiz hakaretlere maruz kalıyorlardı, en doğal sonucu olarak.
fakat tabii ki toreira bize öyle bir zamanda gelip, öyle bir büyük dominasyon sağladı ki; hem kendi galatasaray'da hem de rakipler üstünde, yokluğunu doldurduğu boşluk öyle büyüktü ki; bu ayarda bir oyuncuyu avrupa'da izlemek yerine kendi evinde izlemeye başlayan taraftar doğal olarak bağrına bağrına bastı.
nihayete erdirirsek;
meyve veren ağaçtan fazlasıdır toreira. bu sebeple; biz haricimizde basını güya elinde tutan her kimse artık, yazıp çizdikleriyle ancak kendi tatminsiz duygularını bastırırlar. yel kayadan ne alır ki?