58
yersiz barış alper yılmaz. barış'ın anlık potansiyeline bakılınca, muhtemel prime dönemi tabii.
b.a.y benzetmemin sebebi sadece fizik kaliteleri, süratleri, ve bence elit seviyede olan patlayıcı kuvvetleri değil. antonio'nun geçmişine bakarsanız stoper, ön libero ve merkez orta saha hariç her pozisyonda hiç de azımsanmayacak sayılarda maça çıktığını görürsünüz. tam bu noktada, daha 4-5 ay öncesine kadar barış için yazılan "bu çocuktan ancak 25'inden sonraki burak yılmaz gibi santrafor olur, onun için de çok çalışması lazım" veya "bu çocukta fizik ve hız hariç hiçbir şey yok, iyisi mi biz bunu beke evirelim" gibi sayısız entry gözünüzün önüne gelsin.
bu adam 27-28 yaşına kadar net bir santrafor değildi. hatta amiyane tabirle "mevkisiz" bir oyuncuydu. ikna olmayan varsa, özellikle 2016-2017 ve 2018-2019 sezonlarını incelesin. ya da tıpkı barış'ın alt ligden gelip şu an süper lig'de ciddi fark yaratması gibi, antonio'nun premier lig öncesi 2014-2015 championship'inde nottingham forest formasıyla geçirdiği sezona baksın. zaman zaman 3-5-2'den de esintiler sunan, nispeten defansif bir 4-4-2'nin sol kanadı idi antonio.
barış ile bağdaştırdığım bir nokta daha var. barış, keçiörengücü'nden bize geleli çok uzun bir süre olmadı. arada bir rotasyona girsin, ziraat'te de ilk 11 çıkar dediğimiz futbolcu kısa sürede öyle bir seviyeye geldi ki bugün 10 milyon euro'ya satılsa yangınlar çıkar. alt ligden en tepeye. alt ligin orta sıra takımlarından birinde oynarken, süper lig şampiyonu olan takımın özellikle derbilerde en iyi oyuncularından biri olmak, zaniololu mertensli icardili kadroda kendisine ciddi bir fan kitlesi edinmek. inanılmaz bir sıçrayış.
antonio'ya geliyorum; 3. lig seviyesinde başlayan bir kariyerin devamında, dünyanın en iyi ligi premier lig'deki big six'i en çok zorlayan takımlardan birinde bayrak adam olmak. kulübüyle belki son sezonunu, uefa konferans ligi şampiyonluğu gibi zirve bir noktada sonlandırmak. finalde 90 dakika sahada kalıp, turnuva boyunca da 10 gol katkısı yapmak. ne hikaye ama!
b.a.y ile michail antonio arasındaki benzetmelerim, serbest çağrışımlarım belki devam edebilir ama fazlasına gerek yok. bu kadar cümlenin özeti aslında çok kısa ve çok net. kulübeden gelip önemli maçların adamı olan barış'ı ne kadar seviyorsak, olası transferi sonrasında antonio'yu da en az o kadar severiz. güvenin bana. birinci forvetin mauro icardi olması kadar ciddi bir isteğim şu an kendi hayatım için bile yok fakat herkesten bağımsız olarak bu abimizin kulübe kazandırılması da çok değerli. sakatlık, kaza, bela olmadığı sürece pişman olma ihtimalimiz bence sıfırın da altında.
b.a.y benzetmemin sebebi sadece fizik kaliteleri, süratleri, ve bence elit seviyede olan patlayıcı kuvvetleri değil. antonio'nun geçmişine bakarsanız stoper, ön libero ve merkez orta saha hariç her pozisyonda hiç de azımsanmayacak sayılarda maça çıktığını görürsünüz. tam bu noktada, daha 4-5 ay öncesine kadar barış için yazılan "bu çocuktan ancak 25'inden sonraki burak yılmaz gibi santrafor olur, onun için de çok çalışması lazım" veya "bu çocukta fizik ve hız hariç hiçbir şey yok, iyisi mi biz bunu beke evirelim" gibi sayısız entry gözünüzün önüne gelsin.
bu adam 27-28 yaşına kadar net bir santrafor değildi. hatta amiyane tabirle "mevkisiz" bir oyuncuydu. ikna olmayan varsa, özellikle 2016-2017 ve 2018-2019 sezonlarını incelesin. ya da tıpkı barış'ın alt ligden gelip şu an süper lig'de ciddi fark yaratması gibi, antonio'nun premier lig öncesi 2014-2015 championship'inde nottingham forest formasıyla geçirdiği sezona baksın. zaman zaman 3-5-2'den de esintiler sunan, nispeten defansif bir 4-4-2'nin sol kanadı idi antonio.
barış ile bağdaştırdığım bir nokta daha var. barış, keçiörengücü'nden bize geleli çok uzun bir süre olmadı. arada bir rotasyona girsin, ziraat'te de ilk 11 çıkar dediğimiz futbolcu kısa sürede öyle bir seviyeye geldi ki bugün 10 milyon euro'ya satılsa yangınlar çıkar. alt ligden en tepeye. alt ligin orta sıra takımlarından birinde oynarken, süper lig şampiyonu olan takımın özellikle derbilerde en iyi oyuncularından biri olmak, zaniololu mertensli icardili kadroda kendisine ciddi bir fan kitlesi edinmek. inanılmaz bir sıçrayış.
antonio'ya geliyorum; 3. lig seviyesinde başlayan bir kariyerin devamında, dünyanın en iyi ligi premier lig'deki big six'i en çok zorlayan takımlardan birinde bayrak adam olmak. kulübüyle belki son sezonunu, uefa konferans ligi şampiyonluğu gibi zirve bir noktada sonlandırmak. finalde 90 dakika sahada kalıp, turnuva boyunca da 10 gol katkısı yapmak. ne hikaye ama!
b.a.y ile michail antonio arasındaki benzetmelerim, serbest çağrışımlarım belki devam edebilir ama fazlasına gerek yok. bu kadar cümlenin özeti aslında çok kısa ve çok net. kulübeden gelip önemli maçların adamı olan barış'ı ne kadar seviyorsak, olası transferi sonrasında antonio'yu da en az o kadar severiz. güvenin bana. birinci forvetin mauro icardi olması kadar ciddi bir isteğim şu an kendi hayatım için bile yok fakat herkesten bağımsız olarak bu abimizin kulübe kazandırılması da çok değerli. sakatlık, kaza, bela olmadığı sürece pişman olma ihtimalimiz bence sıfırın da altında.