50
ben bu durumun futbolun içerisine yedirilmesi meselesini anlamıyorum. ama bir fikir ürettim. entry sonunda teorimi açıklayacağım.
ilk önce bu durumun bir hastalık olduğunu kabul ederek başlamak lazım. sen nasıl bir hormon bozukluğunda veya genetik veya kalıtsal rahatsızlıklarda doktora başvuruyorsan aynı şekilde davranılmalı. he bu hastalığın kurtuluşu var mı derseniz cevap hayır. ömür boyu bununla yaşamalılar. bu da onların sınavı. zor bir sınav. bir insan bin bir çeşit zorlukla doğup, bütün ömrünü o hastalıkla mücadele ederek geçirmek zorunda kalabiliyor. bu bireyler de bununla mücadele etmesi gerek. çok abes görecek bazıları ama pedofili sapıklar nasıl hastalıklı bireylerse, tedavisi de yoktur. bu durum da hastalıktır ve tedavisi yoktur. keşke bu durumun bir hastalık olduğu kabul edilse belki üzerine düşünülürse bir tedavi yöntemi bulunabilir. bu bireyleri toplumdan dışlayın demiyorum. bu onlar için zor bir sınav ve bu hayat mücadelesinde onlara yardımcı olmak lazım. bu yüzden bu meseleye tıp bilimi müdehale etmeli diyorum. peki problem ne?
problem bunun hastalık olarak kabul edilmemesi ve bu durumun normalleştirilmeye çalışılması. sanki bir tercihmiş gibi gösterilmeye çalışılması. tercih filan değil efendim. sen ve ben kadınlardan hoşlanıyorken, bir gün değişiklik yapmak istiyorum deyip erkeklerden hoşlanmaya başlayamıyorsak bu tercih filan değildir. eğer bir kişide bu durum sonradan ortaya çıkmışsa, onun hormonlarında bu zaten var olduğu için ortaya çıkıyor. çünkü gün boyu izlediği her yerde karşısına çıkıyor. maruz bırakılıyor. bazıları da çocukluktan maruz kaldığı için etkilenip ortaya çıkıyor. bu konu hakkında uzman psikiyatrist arkadaşlarla sıkça sohbet ettik. hepsi bu durumun hastalık olarak kabul edilmesinden taraf. çünkü bunun böyle kabul edilmesi tedavi çalışmalarının başlamasına yol açacaktır. ama bunu istemeyenler var. neyse gelelim asıl konuya. bu işin futbolda da olduğu gibi neden hemen hemen her yerde, sinema filminde veya bir çok platform dizisinde gözümüze gözüme sokulup normalleştirme çabalarına gelelim.
efendim hepinizin malumu dünya nüfusu hızla çoğalıyor. dünya kurulduktan beri 20.yy başlarına kadar gelen süre zarfında insan nüfusu ancak 1 milyar kişiye ulaştı. ondan sonraki 80 senede bu sayı 4 milyar oldu. 1980-2020 arasında geçen 40 sene sonunda ise 8 milyar insana ulaşıldı. bu hızla devam ederse 40 yıl sonra minimum 20 milyar insan ile birlikte bu dünya yaşanılamaz bir yere dönüşecek. bu yüzden bu hızlı çoğalmanın karşısına geçilmeye çalışılıyor. peki bu nüfus kontrolünü nasıl sağlanır? korona virüsü gibi virüslerle bir yere kadar. çok etki etmiyor. insan ırkının genetiğine kanseri enjekte ettiler. yediğimiz yemekten içtiğimiz kolaya kadar bir şekilde güçsüz metabolizmaları etkileyecek kadar zehri gün gün enjekte ediyorlar. sigarası, alkolü, kokaini ve eroininden bahsetmiyorum bile.
sağlık üzerinden yapılan bu nüfus kontrolü de bir yere kadar seni taşıdı. onlar da bu işlerin bu şekilde yetmeyeceğini anladılar. virüsler ve savaşlar da dönemsel etkiler bırakıyor ve devamında nüfus popülasyonu artmaya devam ediyor. bunu en iyi ve en hızlı şekilde kontrol altına alınması lgbt üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor. bazı insanların içlerinde belki çok az belki hiç meydana çıkmayacak kadar küçük hormon var ama adamın bundan haberi yok diyelim. bu normalleştirme ve maruz bırakılma ve propaganda sonrası o insanı tetikleyebilir. insanı tetiklemese bile küçük yaştaki çocukları etkileyebilir. zaten öncelikli hedef küçük yaştaki çocuklar. çünkü onların henüz bir yöne eğilimleri yokken bu zehri gün gün çocuğunuza işliyorlar. gerek youtube gerek tv kanalları olsun bilinçaltına her dakika çakıyor. futbol kulüplerinin lgbt propagandasının arkasında da aynı zihniyet var. çocukların gözüne gözüne sokuyorlar. o futbolcuyu idol olarak gören çocuk bundan etkileniyor. veya bir futbol takımı bunu paylaştığı zaman milyonlara ulaşıyor. bakın siz cinsiyet eğiliminizi çoktan tamamlamış bireyler olarak bu işlerden etkilenmeyebilirsiniz. sizi etkilemediğini ve benim saçmaladığımı düşünebilirsiniz ama 7 yaşındaki bir çocuğu etkilemediğini söyleyemezsiniz.
ilk önce bu durumun bir hastalık olduğunu kabul ederek başlamak lazım. sen nasıl bir hormon bozukluğunda veya genetik veya kalıtsal rahatsızlıklarda doktora başvuruyorsan aynı şekilde davranılmalı. he bu hastalığın kurtuluşu var mı derseniz cevap hayır. ömür boyu bununla yaşamalılar. bu da onların sınavı. zor bir sınav. bir insan bin bir çeşit zorlukla doğup, bütün ömrünü o hastalıkla mücadele ederek geçirmek zorunda kalabiliyor. bu bireyler de bununla mücadele etmesi gerek. çok abes görecek bazıları ama pedofili sapıklar nasıl hastalıklı bireylerse, tedavisi de yoktur. bu durum da hastalıktır ve tedavisi yoktur. keşke bu durumun bir hastalık olduğu kabul edilse belki üzerine düşünülürse bir tedavi yöntemi bulunabilir. bu bireyleri toplumdan dışlayın demiyorum. bu onlar için zor bir sınav ve bu hayat mücadelesinde onlara yardımcı olmak lazım. bu yüzden bu meseleye tıp bilimi müdehale etmeli diyorum. peki problem ne?
problem bunun hastalık olarak kabul edilmemesi ve bu durumun normalleştirilmeye çalışılması. sanki bir tercihmiş gibi gösterilmeye çalışılması. tercih filan değil efendim. sen ve ben kadınlardan hoşlanıyorken, bir gün değişiklik yapmak istiyorum deyip erkeklerden hoşlanmaya başlayamıyorsak bu tercih filan değildir. eğer bir kişide bu durum sonradan ortaya çıkmışsa, onun hormonlarında bu zaten var olduğu için ortaya çıkıyor. çünkü gün boyu izlediği her yerde karşısına çıkıyor. maruz bırakılıyor. bazıları da çocukluktan maruz kaldığı için etkilenip ortaya çıkıyor. bu konu hakkında uzman psikiyatrist arkadaşlarla sıkça sohbet ettik. hepsi bu durumun hastalık olarak kabul edilmesinden taraf. çünkü bunun böyle kabul edilmesi tedavi çalışmalarının başlamasına yol açacaktır. ama bunu istemeyenler var. neyse gelelim asıl konuya. bu işin futbolda da olduğu gibi neden hemen hemen her yerde, sinema filminde veya bir çok platform dizisinde gözümüze gözüme sokulup normalleştirme çabalarına gelelim.
efendim hepinizin malumu dünya nüfusu hızla çoğalıyor. dünya kurulduktan beri 20.yy başlarına kadar gelen süre zarfında insan nüfusu ancak 1 milyar kişiye ulaştı. ondan sonraki 80 senede bu sayı 4 milyar oldu. 1980-2020 arasında geçen 40 sene sonunda ise 8 milyar insana ulaşıldı. bu hızla devam ederse 40 yıl sonra minimum 20 milyar insan ile birlikte bu dünya yaşanılamaz bir yere dönüşecek. bu yüzden bu hızlı çoğalmanın karşısına geçilmeye çalışılıyor. peki bu nüfus kontrolünü nasıl sağlanır? korona virüsü gibi virüslerle bir yere kadar. çok etki etmiyor. insan ırkının genetiğine kanseri enjekte ettiler. yediğimiz yemekten içtiğimiz kolaya kadar bir şekilde güçsüz metabolizmaları etkileyecek kadar zehri gün gün enjekte ediyorlar. sigarası, alkolü, kokaini ve eroininden bahsetmiyorum bile.
sağlık üzerinden yapılan bu nüfus kontrolü de bir yere kadar seni taşıdı. onlar da bu işlerin bu şekilde yetmeyeceğini anladılar. virüsler ve savaşlar da dönemsel etkiler bırakıyor ve devamında nüfus popülasyonu artmaya devam ediyor. bunu en iyi ve en hızlı şekilde kontrol altına alınması lgbt üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor. bazı insanların içlerinde belki çok az belki hiç meydana çıkmayacak kadar küçük hormon var ama adamın bundan haberi yok diyelim. bu normalleştirme ve maruz bırakılma ve propaganda sonrası o insanı tetikleyebilir. insanı tetiklemese bile küçük yaştaki çocukları etkileyebilir. zaten öncelikli hedef küçük yaştaki çocuklar. çünkü onların henüz bir yöne eğilimleri yokken bu zehri gün gün çocuğunuza işliyorlar. gerek youtube gerek tv kanalları olsun bilinçaltına her dakika çakıyor. futbol kulüplerinin lgbt propagandasının arkasında da aynı zihniyet var. çocukların gözüne gözüne sokuyorlar. o futbolcuyu idol olarak gören çocuk bundan etkileniyor. veya bir futbol takımı bunu paylaştığı zaman milyonlara ulaşıyor. bakın siz cinsiyet eğiliminizi çoktan tamamlamış bireyler olarak bu işlerden etkilenmeyebilirsiniz. sizi etkilemediğini ve benim saçmaladığımı düşünebilirsiniz ama 7 yaşındaki bir çocuğu etkilemediğini söyleyemezsiniz.