21264
türk futbolunun olduğu kadar galatasaray'ın da bir değeri olan arkadaşımız.
belki biraz biz sahip çıkamadık, belki içine düştüğü çevre onu buralara getirdi, belki o da karakter itibarı ile dünden hazırdı. belki hepsi, belki de hiçbiri...
aslında geriye dönüp bakınca, hep kendi yaptığı şeylerden bahsedip vuruyoruz. kimilerine göre anlamsız bir inat, kimilerine göre akıl almaz bir kinle saldırıp duruyoruz. ama aslında arda'ya da az şey yapılmadı, özellikle gençlik çağlarında.
ülkenin en önemli yıldız oyuncusu iken güvenlik görevlileri tarafından "tanınmadığı" için tribüne alınmayan bir futbolcu düşünün. ya da ev ortamında kız aradaşıyla çekilmiş gayet sıradan fotoğrafları gazetelere "fuhuş baskını" tandanslı haberlerle kocaman basılan, fubis gibi kariyerine mal olabilecek derecede ağır bir sakatlığı "sex yapmasına" bağlanan, sonunda stresten bayılacak hale getirilen 21-22 yaşlarında bir insan düşünün...
2009-2011 arası karanlık dönemde hep boy hedefiydi mesela. evet kendisine erken yaşta verilen kaptanlık payesinin bir getirisiydi hatta belki de mecburiyetiydi bunlar. bir yandan şöhretin parıltılı dünyasının yalan sevgisiyle kuşanırken bir yandan da evim dediği galatasaraylıların sahici öfkesiyle karşı karşıya geldi hep.
icardi'yi "ırz düşmanı"ndan "aşk adamı"na çevirten kamuoyu, takım kötü giderken kız arkadaşına sinema kapattı diye arda'ya neredeyse sinkaflı tezahüratlar yazıyordu...
21 yaşında bir yıldız oyuncuya "metin oktay'ın forması"nı vermek elbette çok hoş bir hareketti ama en "yıldız" futbolcuların dahi sabahları hasnun galip'te kulübün önüne tabure atıp oturduğu, bir torbanın içindeki düz siyah kramponları hep birlikte fırçaladığı, dörder beşer gruplarla taksilere binilip antrenman sahası arandığı dünyada değildik.
camia olsun, yanındakiler olsun, kulübün içinden sözümona akıl hocalığı yapanlar olsun hepimizin ortak hatası sanırım bu tezatlıkların içinde bırakmak oldu arda'yı. tüm bu hengamenin içinde kendini bozmamak imkansıza yakın bir konuydu, nitekim arda da doğal olarak götü başı ziyadesiyle dağıtmayı bildi.
36 yaşında olduğu bugünlerde, etrafında en fazla iki uzun meyhane masasını dolduracak kadar insan kaldı sadece. olgunlaşmış, bazı hatalarını anlamış, tövbe etmese de geride bırakmaya çalışan, yine de muhallebi olamasa bile en azından cacık olabilmiş bir arda var.
teknik direktörlük kariyerine biraz zor bir denemeyle giriş yaptı. çoğu kendi arkadaşı olan, sadece süper lige çıkabilsin diye "götü göbeği salmamış süper lig görmüşler"den oluşturulan sallama bir kadronun başına playoff'ların eşiğinde geçti.
bu konuda alacağı çok yol var elbette ama bir yandan da çok önemli avantaj sağlayacak bir özelliği var, futbolun nasıl oynandığını bilmesi. mesela sergen yalçın da günümüzün tüm bilimsel(!) ve detaycı antrenman bilmemneleriyle dalga geçmesine rağmen, sadece bu bilgiyle türkiye ligi'nde iş yapabiliyor. arda'nın da kısa-orta vadede en azından kendi kuracağı bir takımla fena olmayan bir grafik çizmesi büyük sürpriz olmayacaktır.
gerisi biraz zamana, biraz da kendisinin başarma isteğine bağlı...
bizim tepkimize, laf sokmalarımıza falan da çok aldırmadan yoluna bakması gerekiyor aslında. gençliğinde gazino basıp adam döven fatih terim bugün hem çok iyi bir baba, hem çok iyi bir dede, hem de çok büyük bir figür. hatalar da elbette insanlar için, önemli olan dersleri çıkarıp ileriye doğru devam edebilmek...
belki biraz biz sahip çıkamadık, belki içine düştüğü çevre onu buralara getirdi, belki o da karakter itibarı ile dünden hazırdı. belki hepsi, belki de hiçbiri...
aslında geriye dönüp bakınca, hep kendi yaptığı şeylerden bahsedip vuruyoruz. kimilerine göre anlamsız bir inat, kimilerine göre akıl almaz bir kinle saldırıp duruyoruz. ama aslında arda'ya da az şey yapılmadı, özellikle gençlik çağlarında.
ülkenin en önemli yıldız oyuncusu iken güvenlik görevlileri tarafından "tanınmadığı" için tribüne alınmayan bir futbolcu düşünün. ya da ev ortamında kız aradaşıyla çekilmiş gayet sıradan fotoğrafları gazetelere "fuhuş baskını" tandanslı haberlerle kocaman basılan, fubis gibi kariyerine mal olabilecek derecede ağır bir sakatlığı "sex yapmasına" bağlanan, sonunda stresten bayılacak hale getirilen 21-22 yaşlarında bir insan düşünün...
2009-2011 arası karanlık dönemde hep boy hedefiydi mesela. evet kendisine erken yaşta verilen kaptanlık payesinin bir getirisiydi hatta belki de mecburiyetiydi bunlar. bir yandan şöhretin parıltılı dünyasının yalan sevgisiyle kuşanırken bir yandan da evim dediği galatasaraylıların sahici öfkesiyle karşı karşıya geldi hep.
icardi'yi "ırz düşmanı"ndan "aşk adamı"na çevirten kamuoyu, takım kötü giderken kız arkadaşına sinema kapattı diye arda'ya neredeyse sinkaflı tezahüratlar yazıyordu...
21 yaşında bir yıldız oyuncuya "metin oktay'ın forması"nı vermek elbette çok hoş bir hareketti ama en "yıldız" futbolcuların dahi sabahları hasnun galip'te kulübün önüne tabure atıp oturduğu, bir torbanın içindeki düz siyah kramponları hep birlikte fırçaladığı, dörder beşer gruplarla taksilere binilip antrenman sahası arandığı dünyada değildik.
camia olsun, yanındakiler olsun, kulübün içinden sözümona akıl hocalığı yapanlar olsun hepimizin ortak hatası sanırım bu tezatlıkların içinde bırakmak oldu arda'yı. tüm bu hengamenin içinde kendini bozmamak imkansıza yakın bir konuydu, nitekim arda da doğal olarak götü başı ziyadesiyle dağıtmayı bildi.
36 yaşında olduğu bugünlerde, etrafında en fazla iki uzun meyhane masasını dolduracak kadar insan kaldı sadece. olgunlaşmış, bazı hatalarını anlamış, tövbe etmese de geride bırakmaya çalışan, yine de muhallebi olamasa bile en azından cacık olabilmiş bir arda var.
teknik direktörlük kariyerine biraz zor bir denemeyle giriş yaptı. çoğu kendi arkadaşı olan, sadece süper lige çıkabilsin diye "götü göbeği salmamış süper lig görmüşler"den oluşturulan sallama bir kadronun başına playoff'ların eşiğinde geçti.
bu konuda alacağı çok yol var elbette ama bir yandan da çok önemli avantaj sağlayacak bir özelliği var, futbolun nasıl oynandığını bilmesi. mesela sergen yalçın da günümüzün tüm bilimsel(!) ve detaycı antrenman bilmemneleriyle dalga geçmesine rağmen, sadece bu bilgiyle türkiye ligi'nde iş yapabiliyor. arda'nın da kısa-orta vadede en azından kendi kuracağı bir takımla fena olmayan bir grafik çizmesi büyük sürpriz olmayacaktır.
gerisi biraz zamana, biraz da kendisinin başarma isteğine bağlı...
bizim tepkimize, laf sokmalarımıza falan da çok aldırmadan yoluna bakması gerekiyor aslında. gençliğinde gazino basıp adam döven fatih terim bugün hem çok iyi bir baba, hem çok iyi bir dede, hem de çok büyük bir figür. hatalar da elbette insanlar için, önemli olan dersleri çıkarıp ileriye doğru devam edebilmek...
