880
belki kimse farkında değil ama takımını şampiyonluktan ya da son ana kadar şampiyonluk kovalamaktan etmiş futbolcu.
fenerbahçe'nin ekimde ilan ettiği ilk şampiyonluğu bi de kasım gibi kutladığını hepimiz çok net hatırlıyoruz. bi ki ankaragücü maçında 4. golü atmadan oh çekememiştik, bu anadolu'da yiğidin harman olduğu yerde yiğit olacağına şike yapan kulübün oyuncuları çalgılı çengili eğlenceler yaptılar.
o eğlence, takımdaki başarma psikolojisinden, başarmışlık hissine geçişti. beyin nöronlarına yazdırdıkları 28 şampiyonluk yalanı gibi, bunu da kodlayarak beyinlerine "şampiyonuz" mesajı verip durdular. bu yüzden de hırsları, yerlerini rehavete bıraktılar.
işte bu arkadaş da beşiktaş maçında harika bir şekilde ceza alanına girdikten sonra kendisini yere atıp havadan bir penaltı kazandırdı takımına ve o penaltıyı valencia ile gole çevirdiler. maçın ikinci yarısında ise kazanılan penaltıyı kaçırdılar ve maçı da tuhaf şekilde 4-1 kaybettiler. kendi evlerinde. beşiktaş'a karşı. çok acı verici.
daha sonraki haftalarda takıma sürekli ya kaybedersek korkusu yerleşti. teker acaba ne zaman patlayacak korkusu. bu korkuya bi de bozulan karmaları eklendi ve evren dedi ki "bak şurdan s.ktir git".
işte ondan sonra iflah olmadı arda güler ve takımı.
o maçı kazansalar, kazanacakları efsane bi ivme vardı ancak kaybettiler ve bizi bir kaç hafta daha hakem desteğiyle takip etselerde, son 100 metrede "agalar benden bu kadar, bacağım çekiyor" diyen 35-40 yaşlarında döşü kıllı, defanstan çıkmayan, evli ve yeni baba olmuş göbekli, hafif kel abilerin bacağım çekti diyip kenara ayrılması gibi koşuda yalnız bıraktılar.
eyvallah arda.
unutma,
bir şekilde kazanalım diyenler bir gün,
iyiler çoğu zaman kazanır.
veee,
yarına kalır, yanına kalmaz dedik. arena'da endoplazmki retikulmlarına kadar duyacağını duydun.
fenerbahçe'nin ekimde ilan ettiği ilk şampiyonluğu bi de kasım gibi kutladığını hepimiz çok net hatırlıyoruz. bi ki ankaragücü maçında 4. golü atmadan oh çekememiştik, bu anadolu'da yiğidin harman olduğu yerde yiğit olacağına şike yapan kulübün oyuncuları çalgılı çengili eğlenceler yaptılar.
o eğlence, takımdaki başarma psikolojisinden, başarmışlık hissine geçişti. beyin nöronlarına yazdırdıkları 28 şampiyonluk yalanı gibi, bunu da kodlayarak beyinlerine "şampiyonuz" mesajı verip durdular. bu yüzden de hırsları, yerlerini rehavete bıraktılar.
işte bu arkadaş da beşiktaş maçında harika bir şekilde ceza alanına girdikten sonra kendisini yere atıp havadan bir penaltı kazandırdı takımına ve o penaltıyı valencia ile gole çevirdiler. maçın ikinci yarısında ise kazanılan penaltıyı kaçırdılar ve maçı da tuhaf şekilde 4-1 kaybettiler. kendi evlerinde. beşiktaş'a karşı. çok acı verici.
daha sonraki haftalarda takıma sürekli ya kaybedersek korkusu yerleşti. teker acaba ne zaman patlayacak korkusu. bu korkuya bi de bozulan karmaları eklendi ve evren dedi ki "bak şurdan s.ktir git".
işte ondan sonra iflah olmadı arda güler ve takımı.
o maçı kazansalar, kazanacakları efsane bi ivme vardı ancak kaybettiler ve bizi bir kaç hafta daha hakem desteğiyle takip etselerde, son 100 metrede "agalar benden bu kadar, bacağım çekiyor" diyen 35-40 yaşlarında döşü kıllı, defanstan çıkmayan, evli ve yeni baba olmuş göbekli, hafif kel abilerin bacağım çekti diyip kenara ayrılması gibi koşuda yalnız bıraktılar.
eyvallah arda.
unutma,
bir şekilde kazanalım diyenler bir gün,
iyiler çoğu zaman kazanır.
veee,
yarına kalır, yanına kalmaz dedik. arena'da endoplazmki retikulmlarına kadar duyacağını duydun.