55
ben özellikle yabancı futbolcular üstünde duracağım galatasaray ruhu ile alakalı. 10 küsür yıl öncesine gidersek mesela hagi. bence hagi galatasaray takımına üstün futbol yeteneğini göstermek için geldi. sonuçta galatasaray a gelene kadar galatasaray ruhu nedir bilmezdi mantıklı olarak. hatta ilk yılda profesyonel futbolcu sıfatıyla oynadı. ancak sonraki yıllarda gelen başarılar ve onun git gide yükselen futbolu ile armanın hakkını verdi. galatasarayda kazandığı kupalar ona galatasaray ruhunu aşıladı. tıpkı taffarel, popescu ve capone ye olduğu gibi. onlar arkasında milyonlarca seven bırakarak gittiği yıllarda yeni yabancılar geliyordu. bunlardan en çok bu ruha sahip olan mondragondu.
mondragon da yine ilk senesinde profesyonel olmaya çalıştı, işini en iyi şekilde yapmak için uğraştı. onun geldiği ilk sene şampiyon olan galatasaray, ona da galatasaray ruhunu aşılamıştı. arkasından gelen 2005 yılı türkiye kupası zaferi ve 2006 yılı şampiyonluğu galatasaray ı onun kalbinin içine kazıdı. ilerleyen yaşı nedeniyle de son senesinde kötü oynasa da galatasaray ruhunun hakkını verdi ve gitti.
mondragon gittikten sonra ruhlu futbolcu diye tanımlayabileceğim nonda geldi. nonda da aynı şekilde ilk sene işini yapmak için geldi. ilk geldiği sene oynadığı kaliteli oyunun yanına şampiyonluğu getiren malum golü de atıp, ardından da süper kupa maçında golünü atarak galatasaray ruhuna sahip oldu. ikinci senesinde* ve üçüncü senesinde elinden geleni yapmaya çalıştı ama bekleneni veremedi ve gitti. ama o ruha sahip olup oynadı.
içinde bulunduğumuz 2009-2010 sezonunda bu ruha sahip yabancı oyuncumuz kim diye sorarsanız hiçkimse diyebilirim. leo franco, elano ve jo da bu ruhtan zerre yok diyebiliriz. lucas neill şu an profesyonel futbolunu oynuyor ve işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. ama seneye o bu ruha sahip olabilir diye düşünüyorum. hatta birkaç sene daha kalırsa 40 yıllık galatasaraylı diye buna denir durumuna gelecektir. aynı şey giovanni için de geçerli. keita ise ilk sezonunda elinden geleni yapmakta ancak onda da pek galatasaray ruhu ışığı yok gibi. kewell ve baros a gelince... onlarda diğerleri gibi ilk sene işlerini yapmaya çalıştı. ancak gerek golden sonraki tepkileri olsun, gerek yaptıkları mücadele olsun ilk sene kalplerinin bir kısmına galatasaray işlediğini düşünüyorum.
sonuç olarak, türk futbolculara göre daha zor bu ruha sahip olan yabancı futbolcular için bir başarı yeterlidir. kazanılacak bir türkiye kupası bile yabancılara bu ruhu kazıyabilir. ya da istikrar önemlidir. 5 yıl dursun yabancı futbolcularımızdan birisi. taraftar da ona olan sevgisini göstersin. o zaman nasıl 40 yıllık galatasaraylı olunuyor görün. bu paragrafa da bir örnek verecek olursak karşıyakadan verelim. lugano ve alex mesela. acaba fenerbahçe ye gelene kadar fenerbahçe yi biliyorlar mıydı? ama adamların yılları burada geçti, başarılar kazandılar ve taraftar sevgi gösterdi. bence ikisinde tam bir fenerbahçe ruhu da olsa ruh var. bu yüzden kişisel başarı, istikrar, taraftar sevgisi ve takım başarısı olmadan ruh oluşmaz.
mondragon da yine ilk senesinde profesyonel olmaya çalıştı, işini en iyi şekilde yapmak için uğraştı. onun geldiği ilk sene şampiyon olan galatasaray, ona da galatasaray ruhunu aşılamıştı. arkasından gelen 2005 yılı türkiye kupası zaferi ve 2006 yılı şampiyonluğu galatasaray ı onun kalbinin içine kazıdı. ilerleyen yaşı nedeniyle de son senesinde kötü oynasa da galatasaray ruhunun hakkını verdi ve gitti.
mondragon gittikten sonra ruhlu futbolcu diye tanımlayabileceğim nonda geldi. nonda da aynı şekilde ilk sene işini yapmak için geldi. ilk geldiği sene oynadığı kaliteli oyunun yanına şampiyonluğu getiren malum golü de atıp, ardından da süper kupa maçında golünü atarak galatasaray ruhuna sahip oldu. ikinci senesinde* ve üçüncü senesinde elinden geleni yapmaya çalıştı ama bekleneni veremedi ve gitti. ama o ruha sahip olup oynadı.
içinde bulunduğumuz 2009-2010 sezonunda bu ruha sahip yabancı oyuncumuz kim diye sorarsanız hiçkimse diyebilirim. leo franco, elano ve jo da bu ruhtan zerre yok diyebiliriz. lucas neill şu an profesyonel futbolunu oynuyor ve işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. ama seneye o bu ruha sahip olabilir diye düşünüyorum. hatta birkaç sene daha kalırsa 40 yıllık galatasaraylı diye buna denir durumuna gelecektir. aynı şey giovanni için de geçerli. keita ise ilk sezonunda elinden geleni yapmakta ancak onda da pek galatasaray ruhu ışığı yok gibi. kewell ve baros a gelince... onlarda diğerleri gibi ilk sene işlerini yapmaya çalıştı. ancak gerek golden sonraki tepkileri olsun, gerek yaptıkları mücadele olsun ilk sene kalplerinin bir kısmına galatasaray işlediğini düşünüyorum.
sonuç olarak, türk futbolculara göre daha zor bu ruha sahip olan yabancı futbolcular için bir başarı yeterlidir. kazanılacak bir türkiye kupası bile yabancılara bu ruhu kazıyabilir. ya da istikrar önemlidir. 5 yıl dursun yabancı futbolcularımızdan birisi. taraftar da ona olan sevgisini göstersin. o zaman nasıl 40 yıllık galatasaraylı olunuyor görün. bu paragrafa da bir örnek verecek olursak karşıyakadan verelim. lugano ve alex mesela. acaba fenerbahçe ye gelene kadar fenerbahçe yi biliyorlar mıydı? ama adamların yılları burada geçti, başarılar kazandılar ve taraftar sevgi gösterdi. bence ikisinde tam bir fenerbahçe ruhu da olsa ruh var. bu yüzden kişisel başarı, istikrar, taraftar sevgisi ve takım başarısı olmadan ruh oluşmaz.