• 7644
    küçük bir şehrin, kıyıda kalmış küçük bir mahallesinde yaşıyorduk. hayatın zorlukları belimizi büküyordu ama ben küçücük bir çocuktum ve anlamıyordum pek olanı biteni. "galatasaray şampiyon oldu yine." diyordu mahalledeki benden büyük çocuklar. "en büyük galatasaray" diyorlardı devamında da. babama anlatıyordum çocukların söylediklerini. babam da onaylıyordu. o da galatasaray'ı tutuyormuş. ben de galatasaraylıydım o zaman.

    büyükler sokakta top oynarken izliyordum benden büyükleri. küçüğüm diye oynatmazlardı beni. kendi isimlerini değil de farklı isimler söylüyorlardı durmadan. onları izlemek beni çok heyecanlandırsa da anlam da veremiyordum pek. küçücük çocuktum ve anlamıyordum olanı biteni. misafirlerimizin olduğu bir akşam ilk kez televizyonda futbol maçı izledim. sarı-kırmızı parçalı formayı gördüğümde içimde bir heyecan oluştu sanki. sokakta maç yapan abilerimin bağırdığı isimler söyleniyordu. "bizim takım bunlar mı?" diye sordum babama. gözleriyle onayladı beni. içimde bayram sevinci ile hayran hayran bakakaldım ekrana.

    fenerbahçeli dedem, tütün parasını aldıktan sonra pazardan hagi forması almış bana. "fenerli olacaktı çocuk." diye babamla sitemliydi. onların atışmalarının içinde de dünyanın en mutlu çocuğu sokakta artık "hagi! hagi! hagi!" diye bağırmaya başlayacaktı.

    koskoca bir adamım artık. hala sokakta top oynayan çocukları gördüğümde aralarına dalıyorum. onları çalıma dizerken yine "hagi!" diye bağırıyorum. yıllar geçtikçe içimde büyüyen sevgiyi ise anlatacak ne söz ne de zaman bulamam. sevincim, kederim, derdim, sıkıntım, dostum, arkadaşım oldu galatasaray. her gün dilimde bir melodi gibi: çocukluk aşkımsın, sen ilk göz ağrımsın...
App Store'dan indirin Google Play'den alın