18
ali sami yen stadı'nın 1971-1972 sezonundan sonra ilk defa bütün bir sezon açık kaldığı ve galatasaray'ın 14 senelik şampiyonluk hasretinin nihayet sona erdiği sezon. bu iki olay arasında ister ilahi ister manevi ama illa ki bir bağ vardır.
bir önceki sezon şerefli mağlubiyet kavramına yeni bir derinlik katan namağlup ikincilik sonrası bu sezonun da son 3 maçına galatasaray beşiktaş'tan 2 puan geride giriyordu. hem de rizespor deplasmanında alınan sürpriz bir mağlubiyet sonrasında. florya'nın basılması, jupp derwall'ın kimilerine göre sopalarla kovalanması, kimilerine göre bıçak atılması şeklinde menfur hadiseler yaşanmıştı bu şok mağlubiyet sonrası. hatta yaşanan olaylar sonrası görevi bırakmak isteyen derwall büyük çabalar sonucu kalan 3 maça takımın başında çıkmaya ikna edilmişti.
13 sene şampiyon olamamış bir galatasaray. hele ki bir önceki sezonu namağlup bitirdiği halde averajla şampiyonluğu kaptırmış. bitime 3 maç kala rakibin en az 2 maçta puan kaybetmesi gerekiyor, üstelik hoca da görevi bırakmış. süper lig 2022-2023 sezonunda yaşadıklarımızla şöyle bir kıyas yapmaya, empati kurmaya çalışıyorum da; hakikaten düşününce bile insanın yüreği sıkışıyor.
sondan 3. hafta galatasaray kocaelispor'u ağırlarken, beşiktaş malatya deplasmanındaydı. hala daha malatya'ya giden 18 tane doğan marka araba efsanesiyle hatırlanan maçta beşiktaş yenilince rize deplasmanında alınan mağlubiyetin yarattığı kriz aşılmıştı. ancak aradaki averaj farkından dolayı bir mucizeye daha ihtiyaç vardı.
ertesi hafta galatasaray antalya deplasmanındayken beşiktaş da kaderin bir cilvesi olarak ali sami yen stadyumu'nda denizlispor'u ağırlıyordu. iki maçın da seksenli dakikaları geçilirken iki takım da galip durumdaydı. iş son haftaya kalıyor mu derken ali sami yen'deki maçın 87. dakikasında denizlispor kaleye ne yakın ne uzak bir bölgeden bir serbest atış kazandı. denizlispor'lu erol'un yeni açık tarafına doğru vurduğu şut ağlara gidince başta maçı el televizyonundan izleyen antalya stadı'ndaki galatasaray yedek kulübesi başta olmak üzere tüm galatasaraylılar sevinçten çılgına dönmüştü...
artık 14 yıllık hasret ile arada sadece 90 dakika kalmıştı. ali sami yen stadı'nın seyirci rekoru olarak tarihe geçen 35.845'i biletli olmak üzere 50.000 civarı taraftar önünde oynanan maçta o dönemki "belalılarımızdan" eskişehirspor'u mağlup etmeyi başarınca şampiyon olmuştuk.
sarı ve kırmızı renkli kumaş hatta ipliğin karaborsaya düştüğü son hafta boyunca yapılan hazırlıklar ve maç sonunda doya doya yaşanan sevinç o günlerde aklı henüz ermeye başlayan pek çok çocuğu galatasaraylı yapmıştır. üzerine ertesi sezon gelen şampiyonluk ve yetmez bize bir kupa hedef artık avrupa parolasıyla başlanan şampiyon kulüpler kupası'nda yarı finale kadar uzanılması hem galatasaray'ın altın çağlarına hızlı bir başlangıç olmuş, hem de doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak deyimini literatüre sokan galatasaraylı bir jenerasyon yaratmıştır.
insan yazarken bile düşünüyor. ali şaşal vural kim, lale orta kim...
bir önceki sezon şerefli mağlubiyet kavramına yeni bir derinlik katan namağlup ikincilik sonrası bu sezonun da son 3 maçına galatasaray beşiktaş'tan 2 puan geride giriyordu. hem de rizespor deplasmanında alınan sürpriz bir mağlubiyet sonrasında. florya'nın basılması, jupp derwall'ın kimilerine göre sopalarla kovalanması, kimilerine göre bıçak atılması şeklinde menfur hadiseler yaşanmıştı bu şok mağlubiyet sonrası. hatta yaşanan olaylar sonrası görevi bırakmak isteyen derwall büyük çabalar sonucu kalan 3 maça takımın başında çıkmaya ikna edilmişti.
13 sene şampiyon olamamış bir galatasaray. hele ki bir önceki sezonu namağlup bitirdiği halde averajla şampiyonluğu kaptırmış. bitime 3 maç kala rakibin en az 2 maçta puan kaybetmesi gerekiyor, üstelik hoca da görevi bırakmış. süper lig 2022-2023 sezonunda yaşadıklarımızla şöyle bir kıyas yapmaya, empati kurmaya çalışıyorum da; hakikaten düşününce bile insanın yüreği sıkışıyor.
sondan 3. hafta galatasaray kocaelispor'u ağırlarken, beşiktaş malatya deplasmanındaydı. hala daha malatya'ya giden 18 tane doğan marka araba efsanesiyle hatırlanan maçta beşiktaş yenilince rize deplasmanında alınan mağlubiyetin yarattığı kriz aşılmıştı. ancak aradaki averaj farkından dolayı bir mucizeye daha ihtiyaç vardı.
ertesi hafta galatasaray antalya deplasmanındayken beşiktaş da kaderin bir cilvesi olarak ali sami yen stadyumu'nda denizlispor'u ağırlıyordu. iki maçın da seksenli dakikaları geçilirken iki takım da galip durumdaydı. iş son haftaya kalıyor mu derken ali sami yen'deki maçın 87. dakikasında denizlispor kaleye ne yakın ne uzak bir bölgeden bir serbest atış kazandı. denizlispor'lu erol'un yeni açık tarafına doğru vurduğu şut ağlara gidince başta maçı el televizyonundan izleyen antalya stadı'ndaki galatasaray yedek kulübesi başta olmak üzere tüm galatasaraylılar sevinçten çılgına dönmüştü...
artık 14 yıllık hasret ile arada sadece 90 dakika kalmıştı. ali sami yen stadı'nın seyirci rekoru olarak tarihe geçen 35.845'i biletli olmak üzere 50.000 civarı taraftar önünde oynanan maçta o dönemki "belalılarımızdan" eskişehirspor'u mağlup etmeyi başarınca şampiyon olmuştuk.
sarı ve kırmızı renkli kumaş hatta ipliğin karaborsaya düştüğü son hafta boyunca yapılan hazırlıklar ve maç sonunda doya doya yaşanan sevinç o günlerde aklı henüz ermeye başlayan pek çok çocuğu galatasaraylı yapmıştır. üzerine ertesi sezon gelen şampiyonluk ve yetmez bize bir kupa hedef artık avrupa parolasıyla başlanan şampiyon kulüpler kupası'nda yarı finale kadar uzanılması hem galatasaray'ın altın çağlarına hızlı bir başlangıç olmuş, hem de doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak deyimini literatüre sokan galatasaraylı bir jenerasyon yaratmıştır.
insan yazarken bile düşünüyor. ali şaşal vural kim, lale orta kim...