• 46333
    orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında türklük şuuruna erdim. onda gördüm ve kuvvetle duydum. ondan sonra türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir.

    ulu önder gazi mustafa kemak atatürk

    türk yurdunda "ne mutlu türküm diyene" demenin ayıplandığı günlere inat, sonsuza kadar tanrı türkü korusun!

    --- alıntı ---
    ey türk gençliği !

    birinci vazifen, türk istiklâlini, türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

    mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegane temeli budur. bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbâlde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde
    bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

    ey türk istikbalinin evladı!

    işte, bu ahvâl ve şerâit içinde dahi vazifen, türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır ! muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur !

    ankara, 20 ekim 1927

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın