3
totemdir.
fakat totem de olsa benim elim hiç gitmez rakibe oynamaya, kazandığım para filan da dindiremez acımı. o yüzden ben yapmam bu totemi, yapamam.
lakin farklı bir totem tekniğim var benim de.. ve yaptığım zamanlar genelde işe yarıyor, dünyanın parası gidiyo falan ama hiç umrumda değil. o totemin tutmasının verdiği haz bambaşka.
şöyle ki; malum ezeli rakibimizin* kritik maçlarında ezeli rakibimize oynuyorum hep. ve hatta onu son maç yapıyorum ki diğer maçlar tutarsa para alıp alamıcağım o maça kalsın, o maçla belli olsun.
denklemi de şunun gibi bi şey; ezeli rakibe oynamak=50 lira, ezeli rakibin kazanması= 500 lira, ezeli rakibin kaybetmesi=paha biçilemez.*
örneğin 2006'da o unutulmaz şampiyonluğu yaşadığımız denizli maçında tüm paramı o malum takıma* bastım. o zamanlar netten bahis oynamak falan da yasaldı, netten canlı bahis de oynuyodum, yani maç devam ederken dakikalar geçtikçe daha fazla para basıyodum. öyle yapa yapa baya yüklü miktarlarda para basmış ve hesabımdaki tüm parayı o maç için harcamıştım. ben canlı bahis oynarken bi yandan da maçı seyrediyoruz tabi.. sonra denizli gol atıp 1-0 öne geçti, allaah evde 10-15 kişi yumak halinde havalardayız, para mara umrumda değil! ardından bizim şu ezeli rakip attı golü, biraz yusuf yusuf evresi.. ve sonraa.. hayatımın en mutlu günlerinden biri.. evde birbiriyle sarmaş dolaş olan mı ararsın, mutluluktan dans eden mi ararsın, zaten tezahüratın bini bin para.. bense herkesten ayrı geçip bi köşeye sevinçten ağlamıştım sessiz sessiz.*
dünya para kaybetmiştim o maçta, eğer maçı o malum takım alsaydı milyarlar kazanıcaktım ama o para beni pek mutlu etmicekti, yine ağlayacaktım da bu sefer üzüntüden..
sonuç olarak en başta dediğim gibi olsa olsa totemdir bu ama yine de içim elvermiyo benim böyle bi totem yapmaya. onun yerine başka bi takım için yapıyorum işte.. totemim tutarsa ne ala, tutmazsa da cebimize 3-5 kuruş para giriyo ki onu da galatasaray atkısı, forması, maç bileti vs. için harcıyoruz zaten.
sonuçta her şey galatasaray için değil mi?
fakat totem de olsa benim elim hiç gitmez rakibe oynamaya, kazandığım para filan da dindiremez acımı. o yüzden ben yapmam bu totemi, yapamam.
lakin farklı bir totem tekniğim var benim de.. ve yaptığım zamanlar genelde işe yarıyor, dünyanın parası gidiyo falan ama hiç umrumda değil. o totemin tutmasının verdiği haz bambaşka.
şöyle ki; malum ezeli rakibimizin* kritik maçlarında ezeli rakibimize oynuyorum hep. ve hatta onu son maç yapıyorum ki diğer maçlar tutarsa para alıp alamıcağım o maça kalsın, o maçla belli olsun.
denklemi de şunun gibi bi şey; ezeli rakibe oynamak=50 lira, ezeli rakibin kazanması= 500 lira, ezeli rakibin kaybetmesi=paha biçilemez.*
örneğin 2006'da o unutulmaz şampiyonluğu yaşadığımız denizli maçında tüm paramı o malum takıma* bastım. o zamanlar netten bahis oynamak falan da yasaldı, netten canlı bahis de oynuyodum, yani maç devam ederken dakikalar geçtikçe daha fazla para basıyodum. öyle yapa yapa baya yüklü miktarlarda para basmış ve hesabımdaki tüm parayı o maç için harcamıştım. ben canlı bahis oynarken bi yandan da maçı seyrediyoruz tabi.. sonra denizli gol atıp 1-0 öne geçti, allaah evde 10-15 kişi yumak halinde havalardayız, para mara umrumda değil! ardından bizim şu ezeli rakip attı golü, biraz yusuf yusuf evresi.. ve sonraa.. hayatımın en mutlu günlerinden biri.. evde birbiriyle sarmaş dolaş olan mı ararsın, mutluluktan dans eden mi ararsın, zaten tezahüratın bini bin para.. bense herkesten ayrı geçip bi köşeye sevinçten ağlamıştım sessiz sessiz.*
dünya para kaybetmiştim o maçta, eğer maçı o malum takım alsaydı milyarlar kazanıcaktım ama o para beni pek mutlu etmicekti, yine ağlayacaktım da bu sefer üzüntüden..
sonuç olarak en başta dediğim gibi olsa olsa totemdir bu ama yine de içim elvermiyo benim böyle bi totem yapmaya. onun yerine başka bi takım için yapıyorum işte.. totemim tutarsa ne ala, tutmazsa da cebimize 3-5 kuruş para giriyo ki onu da galatasaray atkısı, forması, maç bileti vs. için harcıyoruz zaten.
sonuçta her şey galatasaray için değil mi?