Kariyer Sonu314
kötü bir oyuncu olduğunu söyleyemem, ama aradığımız stoper olmadığı aşikardı. bundesliga kariyerinin parlak yıllarında bile biliniyordu ki; her an adam kaçırabilirdi, markaj ve yer tutma sorunu vardı. buna rağmen saygın bir futbolcuydu, çünkü kendi üstüne düşen görevi iyi yapardı. savunmayı organize edebilen, taktik defans yapabilen bir stoperin yanında oynadığı zaman; iyi kurulmuş bir savunma hattı oluşurdu ve meira da fiziğini kullanarak savunması için işleri iyice kolaylaştırırdı.
yani özetle, geçen sezonki galatasaray kadrosunda iş yapabilmesi için, yanında lucas neill'in olması gerekiyordu; ki bu durumda azami 10-15 gol falan yerdik herhalde bütün sezon boyu... gerçi bana sorarsan emre güngör ile yan yana oynasa da olurdu ama emre forma yüzü görememişti sakatlıklardan...
fakat şunu asla inkar edemem; ön libero olarak kadromuzda bulunsa, şu an "şampiyon olur muyuz?" diye değil, "rekor puanla şampiyon olur muyuz?" diye konuşuyor olurduk.
ön libero deyince aklıma geldi: sami yen'deki ilk steaua bucuresti maçında, skibbe meira'yı sürpriz bir kararla ön liberoda başlattı. bütün bir transfer sezonunu "ulan song gitti, yerine birini almazsak yandık ki ne yandık?!" diye düşünen taraftar meira transferi ile haftalar sonra ilk defa doğru dürüst uyku yüzü görmüş, fakat hayati önem taşıyan bir maçta, hayati önem taşıyan mevkimiz olan stopere "kurtarıcı" olarak gelen adamın başka mevkide değerlendirildiğini görünce geçici bilinç kaybı yaşamıştı. o bilinç kaybı da maçın ilk yarısında yenilen 2 gol ile devam etti... neyse işte, alınan kötü sonuç ve akabinde şampiyonlar ligi'nden daha katılamadan elenmenin sebebi meria'nın yanlış(?) değerlendirilmesine bağlandı ve skibbe'nin kredisi daha sezon başında tükenmeye yaklaştı...
hikayenin buraya kadar olan kısmını herkes biliyor da, işin tuhaf yanı şimdi başlıyor. sezon ortasına doğru, bir önceki sezon ligin tozunu attıran ön liberolarımızın sakatlıkları ve/veya formsuzlukları sebebiyle de hayal kırıklığına uğrayan taraftar; ön libero ihtiyacını gidermek için gözünü meira'ya dikti. komedi şimdi başılyor; meira'yı ön liberoda oynattığı için "ulan bu da hocaysa..." şablonundan imal edilen cümlelere maruz kalan skibbe, bu sefer de "meira'nın ne kadar yüce bir ön libero olduğunu" anlayamadığı için, kesinlikle ve kesinlikle "aynı" kişiler tarafından topa tutuldu.
skibbe'den pek hazzettiğimi söyleyemem, kanlı bıçaklı da sayılmam ama; geçen sezon kendisi hakkında yapılan (özellikle meira başlıklı) yorumlar hakikaten ömrümden ömür çalmıştı.
yani özetle, geçen sezonki galatasaray kadrosunda iş yapabilmesi için, yanında lucas neill'in olması gerekiyordu; ki bu durumda azami 10-15 gol falan yerdik herhalde bütün sezon boyu... gerçi bana sorarsan emre güngör ile yan yana oynasa da olurdu ama emre forma yüzü görememişti sakatlıklardan...
fakat şunu asla inkar edemem; ön libero olarak kadromuzda bulunsa, şu an "şampiyon olur muyuz?" diye değil, "rekor puanla şampiyon olur muyuz?" diye konuşuyor olurduk.
ön libero deyince aklıma geldi: sami yen'deki ilk steaua bucuresti maçında, skibbe meira'yı sürpriz bir kararla ön liberoda başlattı. bütün bir transfer sezonunu "ulan song gitti, yerine birini almazsak yandık ki ne yandık?!" diye düşünen taraftar meira transferi ile haftalar sonra ilk defa doğru dürüst uyku yüzü görmüş, fakat hayati önem taşıyan bir maçta, hayati önem taşıyan mevkimiz olan stopere "kurtarıcı" olarak gelen adamın başka mevkide değerlendirildiğini görünce geçici bilinç kaybı yaşamıştı. o bilinç kaybı da maçın ilk yarısında yenilen 2 gol ile devam etti... neyse işte, alınan kötü sonuç ve akabinde şampiyonlar ligi'nden daha katılamadan elenmenin sebebi meria'nın yanlış(?) değerlendirilmesine bağlandı ve skibbe'nin kredisi daha sezon başında tükenmeye yaklaştı...
hikayenin buraya kadar olan kısmını herkes biliyor da, işin tuhaf yanı şimdi başlıyor. sezon ortasına doğru, bir önceki sezon ligin tozunu attıran ön liberolarımızın sakatlıkları ve/veya formsuzlukları sebebiyle de hayal kırıklığına uğrayan taraftar; ön libero ihtiyacını gidermek için gözünü meira'ya dikti. komedi şimdi başılyor; meira'yı ön liberoda oynattığı için "ulan bu da hocaysa..." şablonundan imal edilen cümlelere maruz kalan skibbe, bu sefer de "meira'nın ne kadar yüce bir ön libero olduğunu" anlayamadığı için, kesinlikle ve kesinlikle "aynı" kişiler tarafından topa tutuldu.
skibbe'den pek hazzettiğimi söyleyemem, kanlı bıçaklı da sayılmam ama; geçen sezon kendisi hakkında yapılan (özellikle meira başlıklı) yorumlar hakikaten ömrümden ömür çalmıştı.
