4361
galatasaray taraftarı olarak biz, duygusalız, yumuşak kalpliyiz. beş kere dayak yediğimiz adamın haksızlığa uğradığını gördüğümüzde yediğimiz dayağı unutur, adama yardıma koşarız. çünkü tıynetimiz budur, kişiliğimiz budur, insanlığımız budur. galatasaraylılık sevgi ile, saygı ile, vicdan ile karakterizedir. en azından ben öyleyim, benim tanıdığım galatasaraylılar öyle. bu cepte. peki bunun ali koç ile ne alakası var? şöyle cevaplamak gerek. ali koç defaatle söylediğimiz üzere, zengin rambosu, fb fanatizminin koç holding şubesi, fenerbahçe dendiğinde akli melekelerini verimli bir şekilde kullanmayı unutan bedbaht bir isimdir. deplasman yasağı konusunda bugün yaptığı açıklamada ise haklılık payı vardır. demiş ki ''futbola siyaseti siz sokuyorsunuz. bir takımın şampiyonluğu sonrası 4 bakan selfie verince siyaset olmuyor mu? hükümet lehine bir tezahürat olsa bu karar alınacak mıydı? devlet ile hükümet nedir bunu bilmek gerekir. hükümetler gider hükümetler gelir kalıcı olan devlettir. tüm kulüplere sesleniyorum. siz de konuşun. yarın sizin de başınıza gelir.'' bunun neresine itiraz edeceğiz?
söylemlerinin doğruluğuna rağmen asıl gerçeklere dönmek gerekirse ali koç'un örtük amacı bellidir. ucu kendisine dokunmuş, çok sevdiği fenerbahçesi zarara uğrayacak, buna bağlı olarak da desteğe ihtiyacı vardır. bundan dolayı iyilik haresini kafasına geçirmiş, bütün tuşlara basarak dibe vurmayı engellemeye çalışmaktadır. yaşadıklarını yeniden kurgulayacak olsak, 20 takımın zarara uğradığı bir durumda fenerbahçe yirmi birinci takım olarak 'zarara uğramayan' konumda olsaydı ne olurdu? eminim ki ali koç robdöşambrını giymiş, içkisini yudumlayarak boğaza nazır evinde keyif çatıyorken etrafa gülücükler dağıtır ve kılını kıpırdatmazdı. galatasaraylılığın getirdiği nahiflik ve nezaketle destek çıktığımız adam nehirden karşıya sırtımızda geçirdiğimiz akrep olma olasılığını her zaman taşıyor. bu sebeple doğru söylemine destek çıkarken salak yerine konulma ihtimalimizi göz ardı etmeyelim. ali koç'tan bahsediyoruz neticede, benzer durumda ne kadar destek, ne kadar iyilik görebiliriz sizce?
söylemlerinin doğruluğuna rağmen asıl gerçeklere dönmek gerekirse ali koç'un örtük amacı bellidir. ucu kendisine dokunmuş, çok sevdiği fenerbahçesi zarara uğrayacak, buna bağlı olarak da desteğe ihtiyacı vardır. bundan dolayı iyilik haresini kafasına geçirmiş, bütün tuşlara basarak dibe vurmayı engellemeye çalışmaktadır. yaşadıklarını yeniden kurgulayacak olsak, 20 takımın zarara uğradığı bir durumda fenerbahçe yirmi birinci takım olarak 'zarara uğramayan' konumda olsaydı ne olurdu? eminim ki ali koç robdöşambrını giymiş, içkisini yudumlayarak boğaza nazır evinde keyif çatıyorken etrafa gülücükler dağıtır ve kılını kıpırdatmazdı. galatasaraylılığın getirdiği nahiflik ve nezaketle destek çıktığımız adam nehirden karşıya sırtımızda geçirdiğimiz akrep olma olasılığını her zaman taşıyor. bu sebeple doğru söylemine destek çıkarken salak yerine konulma ihtimalimizi göz ardı etmeyelim. ali koç'tan bahsediyoruz neticede, benzer durumda ne kadar destek, ne kadar iyilik görebiliriz sizce?