1524
türkiye tarihi hep insanlar ve devletler üzerinden anlatılır. kimler kimler fethetmedi ki bu kadim toprakları ama insan faktörü dışında unutulan bir şey vardı: o da doğa. depremler bu coğrafyayı doğrudan etkiledi, nice şehirleri ve medeniyetleri tarih sahnesine gömdü. ben bir antik kenti gezerken hep garip hissederim. bir zamanlar benim gibi insanlar buralarda yaşıyordu, hayat şartları içerinde mücadele ediyordu ama onlardan bize kalan bu numunelik metruk yerler oldu. var oldular ama şu yıkıntılar dışında yok oldular. bu metruk yerleri yaratan faktörlerin başında da bir doğa olayı olarak depremler oldu. aslında bir felaket değildi, bir gezegen olarak dünyanın çalışma biçimiydi ama doğanın çalışma biçimi insan hatası, gafleti ve cahilliğiyle birleşince depremler bir felaket olarak anıldı. insanoğlu basit hafızasıyla bile geçmiş çağlarda bu yüzden hep bir dağın kıyısına köşesine şehir kurdu, bu yüzden bizim köylerimiz çoğunlukla yüksek yerlerdeydi, bir sağlam kayanın üzerindeydi. ama 20. yüzyılda nüfus arttı, göçler çoğaldı. çok büyük ekonomisi olan şehirler kuruldu. bizim gibi bir şey planlamayan, planlasa bile uygulamayan ülkelerde bu iş çığrından çıktı. şehirler inanılmaz yanlış yerlere yayıldı ve büyüdü. istanbul'un 1970'te 2 milyon olan nüfusu 2023'te en az 16 milyon oldu. bazıları sözde projelerle bu nüfusu daha da artırma peşinde. ama 1754'te yaşanan büyük istanbul depremi gibi bir şey olduğunda nüfusla orantılı ölümlerin artacağını umursamıyoruz galiba. o kadar geçmişe gitmeye gerek yok, yaşı olanlar çocuk olsa bile hatırlar. 1999 depremi olduğunda hepimiz güya akıllanmıştık, hepimiz söz vermiştik, böyle bir şey bir daha olmasın diye. yönetmelikler çıkardık, onları uygulamadık. müteahhitleri yargıladık ama onları affettik, sonra daha da zengin ettik. imar afları talep ettik, verilince bayram ettik. depremin ne zaman olacağını hep merak ettik ama yaşadığımız binaların ne kadar sağlam olduğunu merak etmedik. deprem vergileri topladık, birileri onu sırıta sırıta başka yere harcadığını söyledi, hesap soramadık. kısaca unuttuk, affettik, gaflete düştük, umursamadık ve anadolu'daki birçok medeniyetin çöktüğü gibi günün sonunda çöktük.
bütün bilim insanları diyor. beklenen büyük istanbul depremi artık kapıda. ne zaman olacağı değil ne kadar hazırlıklı olacağımız önemli. çünkü bir gün muhakkak olacak, bundan kaçış yok, bununla yüzleşmeliyiz. güney anadolu depremi lütfen artık bizde bir şeyler değiştirsin. arkadaşlar asıl beka sorunu budur. bütün türkiye'nin beka sorunu asıl budur, hatta galatasaray'ımızın bile. türk milleti tam anlamıyla bir millettir, dayanışmayı bilir, fedakardır ama bazı kusurları vardır. biz bu kusurları değiştirmediğimiz sürece anadolu'nun kaderi değişmeyecek. doğa değişmeyecek ama biz değişebiliriz. kötülükle, ahlaksızlıkla, cahillikle mücadele etmeliyiz. yeni türkiye'yle değil yepyeni bir türkiye'yle bu coğrafyanın insanının kaderini değişeceği günleri görmek ümidiyle...
bütün bilim insanları diyor. beklenen büyük istanbul depremi artık kapıda. ne zaman olacağı değil ne kadar hazırlıklı olacağımız önemli. çünkü bir gün muhakkak olacak, bundan kaçış yok, bununla yüzleşmeliyiz. güney anadolu depremi lütfen artık bizde bir şeyler değiştirsin. arkadaşlar asıl beka sorunu budur. bütün türkiye'nin beka sorunu asıl budur, hatta galatasaray'ımızın bile. türk milleti tam anlamıyla bir millettir, dayanışmayı bilir, fedakardır ama bazı kusurları vardır. biz bu kusurları değiştirmediğimiz sürece anadolu'nun kaderi değişmeyecek. doğa değişmeyecek ama biz değişebiliriz. kötülükle, ahlaksızlıkla, cahillikle mücadele etmeliyiz. yeni türkiye'yle değil yepyeni bir türkiye'yle bu coğrafyanın insanının kaderini değişeceği günleri görmek ümidiyle...