resim
Milan Baroš
Takım:FK Vigantice
Mevki:Santrfor
Yaş:42
Boy:1.83
Uyruk:Çek Cumhuriyeti
  • 5587
    galatasaray formasıyla en iyi sezonunu geçirdiği 2008-2009 sezonunda bile ali sami yen'de izlerken tam manasıyla ısınmadığım bir futbolcuydu milan baros. baros en iyi yılı olan 2009'da 19 gol attı, galatasaray ligte zorla 5.oldu. beşiktaş ise bobo ile, nobre ile şampiyon oldu. biz baros var iken, ümit karan ve nonda'dan hiç verim alamadık. 2009'dan sonra baros'un yaşadığı düşüş genelde emre belözoğlu ile kadıköy'de girdiği ikili mücadeleye bağlanır ama baros'un en iyi sezon performansı bile ne kadar iyiydi şüpheliyim. 2008-2009 sezonunda attığı 19 golün 15'i sezonun ilk yarısındaydı, ikinci yarıda sadece 4 golü vardı. ilk yarıda attığı 15 golün 7 tanesini de arka arkaya 3 takıma attı; gençlerbirliği, ankaragücü ve beşiktaş maçlarıydı. evet iyiydi o sezon ama sezonun tamamına yansıyan çok iyi performanstan bahsetmek ne kadar mümkün? 2009-2010 ve 2010-2011 sezonlarında takımın birinci santraforu idi ve biz o sezonlardan birinde 3., diğerinde 8. olduk. ben 3. ve 8. olduğumuz sezonlarda kadromuzda yer almış ve ana planda olan bir futbolcu hakkında çok da fazla olumlu yorumda bulunamam maalesef. puan tablosu ortada çünkü.

    baros'un bireysel olarak değil ama takımı için en iyisini yaptığı sezon bence 2011-2012 sezonuydu. sakatlanana kadar tabii. elmander-baros ikilisiyle fatih hoca ligin "sistem açığını" bulmuş ve galatasaray çok iyi performans sergilemişti. baros yanlış hatırlamıyorsam arena'da farklı kazandığımız karabükspor maçında sakatlandı ve o sakatlıktan sonra performans olarak bitti. dönüşünde antalyaspor maçında çok saçma bir kırmızı kart gördü, normal sezondaki 1-1 biten trabzonspor maçında elmander'in sakatlığı sebebiyle ilk 11 oynadı ve sahada yok gibiydi. güçsüzlükten ayakta duramıyordu. süper final'de sakat haliyle canını dişine takarak kadıköy'de yarım saat oynayan elmander'in yerine oyuna girdi ve orada da hiçbir şey yapamadı. bütün bunlar da fatih hocanın o'nu silmesine neden oldu. her şeye rağmen, fatih hoca sonuna kadar baros'tan verim alabilmek için çok uğraştı sezonun genelinde. baros'un buna ne kadar karşılık verdiği veya ne kadar karşılık vermek istediği soru işaretidir. baros'un galatasaray kariyerinde tek kupa olan 2011-2012 sezonu şampiyonluğu da fatih terim'in eseridir. baros'un bu kulüpte kariyerini kupasız geçirmesinin önüne fatih hoca geçti bir anlamda. ancak skibbe'nin, rijkaard'ın arkasından son derece olumlu ve övgü dolu konuşan baros'un terim'in arkasından söylediklerini de net olarak hatırlıyorum:

    "türkiye'de çok büyük bir efsane olarak anılır. ancak, ben onunla ilgili iyi şeyler hatırlamıyorum, hiçbir şey hatırlamıyorum. onun çok muhteşem bir hoca olduğunu söylerlerdi ama çalıştıktan sonra gerçeği gördüm. dünyada ondan daha iyi olan bir sürü hoca var. fatih terim'in galatasaray'da taktik konusunda konuştuğunu hiç hatırlamıyorum. terim takıma sadece 'rakibi yıkmak'tan bahsederdi".

    bir futbolcu galatasaray kariyerindeki tek şampiyonluğu olan 2011-2012 sezonunun teknik direktörüne dair hiçbir şey hatırlamıyorsa, sorunu hocada değil kendisinin karakterinde ve hafızasında aramalı. o şampiyonluğun geldiği sezonun ne kadar ikonik bir hikayesi olduğu da hatırlanılırsa, öyle bir sezona dair aklında bir şey kalmayan futbolcuda biraz akıl aramak da lazım. galatasaray'a hiçbir şey kazandıramamış teknik adamlar hakkında iyi konuşup, fatih terim'in arkasından "hiçbir şey hatırlamıyorum" demek saçmalıktır. baros'u gerek içime çok fazla sinmeyen 4 senelik performansı gerekse de hoca hakkındaki bu açıklamaları sebebiyle çok fazla sevdiğimi söyleyemem kısacası. karşılığını sahada göremediğimiz büyüklükte bir sevgiye ve gereksiz bir övgü yağmuruna tutuldu galatasaray'da bence.
App Store'dan indirin Google Play'den alın