110
yanılmıyorsam 2006'lı 2007'li yıllarda tribünlere peydah olan allah kahretmeyesi saçmalık. taffarel sevdiği için o dönemler ali sami yen stadyumu'nda sık sık çalınan, sonraları fenerbahçe'nin bir de bunu deneyelim diyerek gol sonrası müziği yaptığı brazil melodisiyle söylenen "saldır galatasaray'ım" eşliğinde yapılıyordu o dönemler. iki tribün karşılıklı olarak bu tezahüratı söylerken bir taraftan da envai çeşit hareket yapıyordu. eğiliğ doğrularak dalgalanmak, telefonun ışığını yakarak sallamak, sahaya sırtını dönüp tezahüratı söylemek gibi.
hatta o dönem için 2 takvim yılı sonra ilk fener galibiyetimiz olan 27 şubat 2008 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası yaklaşık 1 saat daha içeride kalarak yapılan makaraların önemli bir kısmı bu saçma salak aktiviteyle geçmiş, bu köklü geleneğin temelleri orada atılmıştır. üç kişi bir araya gelse ikisi bir olup diğerinin kuyusunu kazan türk milleti için bir tribün dolusu insanın aynı şeyi aynı anda yapması elbette duygu sağanağı yaşatan bir olay olabilir ama bunun kimseye bir faydası olmadığı, hatta faydadan çok zarar getirdiği defalarca kanıtlanmıştır. yine de üretim kıtlığı yaşayan ama başkasının ses çıkarmasına da tahammülü olmayan tribünümüzün playlistinde bir yer kaplamaya devam etmektedir.
bu kabızlık devam ettiği sürece de ıskartaya ayrılması imkansıza yakın seyretmektedir. tıpkı anlattığı olayın üzerinden bir asır geçmiş, bugün orta yaşlılığa girmeye çalışanların bile artık hayal meyal hatırladığı "türkiye'dir galatasaray" tezahüratı gibi...
hatta o dönem için 2 takvim yılı sonra ilk fener galibiyetimiz olan 27 şubat 2008 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası yaklaşık 1 saat daha içeride kalarak yapılan makaraların önemli bir kısmı bu saçma salak aktiviteyle geçmiş, bu köklü geleneğin temelleri orada atılmıştır. üç kişi bir araya gelse ikisi bir olup diğerinin kuyusunu kazan türk milleti için bir tribün dolusu insanın aynı şeyi aynı anda yapması elbette duygu sağanağı yaşatan bir olay olabilir ama bunun kimseye bir faydası olmadığı, hatta faydadan çok zarar getirdiği defalarca kanıtlanmıştır. yine de üretim kıtlığı yaşayan ama başkasının ses çıkarmasına da tahammülü olmayan tribünümüzün playlistinde bir yer kaplamaya devam etmektedir.
bu kabızlık devam ettiği sürece de ıskartaya ayrılması imkansıza yakın seyretmektedir. tıpkı anlattığı olayın üzerinden bir asır geçmiş, bugün orta yaşlılığa girmeye çalışanların bile artık hayal meyal hatırladığı "türkiye'dir galatasaray" tezahüratı gibi...