1551
günlük sonuçlar üzerine eleştirilen hocamızdır. neden günlük sonuçlar üzerine diyorum? çünkü bu takım baros ve kewell'ı kaybetmeden önce istenen seviyede olmasa da pas futbolunu oynuyordu, oynamaya çalışıyordu en azından.
leo her topu degajla ileri göndermiyordu, servet bile dan diye topa vurmadan önce bir bakınıyordu etrafına, gerçi kısa sürüyordu bakınması ama yıllarını futbola vermiş, bir alışkanlık edinmiş bir oyuncunun kendini değiştirmeye çalışması bile güzel.
servet örneği bize önemli bir ipucu veriyor aslında. futbolcular, hocanın oynatmak istediği futbol şeklini benimsemiş. rijkaard, söyleşilerde, basın toplantılarında yaptığı gibi, futbolcularına da net bir şekilde ne istediğini anlatmış, bu çok belli.
galatasaray takımı bize bu örnekleri gösterdikten sonra baros ve kewell gibi çok önemli iki oyuncusunu kaybetti, sakatlıklar sebebiyle. bu oyuncular sadece iyi oyuncular olmanın dışında, bireysel taktik, oyun disiplini, maça asılma, takımı saha içinde yönlendirme gibi işleri de yapıyorladı. onlar gittikten sonra takımda tek bir lider kaldı : arda turan. zeki, yaratıcı ve yetenekli olmasına rağmen yaşı daha çok genç arda'nın. kaptan olmasına rağmen yine de kendi kontrolünü bile kaybediyor bazen oyunda. bülent korkmaz da çok sinirlenirdi hatırlarsınız, ama dönüp oyuna yeniden konsantre olurdu. elbette mevki farklılığı da önemli arda ile bülent'in kendilerini kontrol etmeleri açısından, oyuna dönme hızları açısından.
ayrıca, hem kewell hem de baros topun ileride kalmasını sağlayan adamlardı. orta sahanın göbeğinde oynayan, sezona çok iyi başlayan oyuncularımızın defosu, biraz da ileride top tutulamadığı için ortaya çıktı. mesela sarp, sezona müthiş başlamış, goller atmış, her maç pozisyona girmişken artık ortalarda yok. acaba neden? sezon başında da kazma değil miydi, unuttu mu nasıl oynaması gerektiğini.
bütün bunlar olduktan sonra ara transferde bir şans geçti eline rijkaard'ın. baros ve kewell yerine koyabileceği oyuncu alabilecekti, allahı var yönetim de gayet yardımcı oldu. ama lucas neill dışında ne jo ne de giovani cuk diye oturmadı takıma, alışmaları için zaman gerekti, hala da gerekiyor. elbette her iki oyuncunun çok genç oluşları etkili oldu. her ikisi de genç yaşlarına rağmen iyi takımlarda oynamışlardı ama sanki biraz fazla mı takım değiştirmişlerdi acaba? transfer döneminde kiralık oynatmak için daha tecrübeli isimler alınabilirdi. mesela nistelrooy adı geçiyordu, süper uyardı. burada bir eksiklği oldu hocanın.
oyuncu değişiklikleri konusunda da zaman zaman sıkıntı yaşandı. ama bana bir tane hoca gösteremezsiniz ki, her oyuncu değişikliğini doğru yapan. capello mu, hiddink mi, mourinho mu, kim?
bu takım bu hocayla bize daha önce, nasıl oynayacağını gösterdi. bu demektir ki, gelecek sezon bol pas yapan, topa sahip olan bir takım olacağız.
sabır bu yüzden gerekli rijkaard için, çünkü bize gösterdi ne oynatmak istediğini.
leo her topu degajla ileri göndermiyordu, servet bile dan diye topa vurmadan önce bir bakınıyordu etrafına, gerçi kısa sürüyordu bakınması ama yıllarını futbola vermiş, bir alışkanlık edinmiş bir oyuncunun kendini değiştirmeye çalışması bile güzel.
servet örneği bize önemli bir ipucu veriyor aslında. futbolcular, hocanın oynatmak istediği futbol şeklini benimsemiş. rijkaard, söyleşilerde, basın toplantılarında yaptığı gibi, futbolcularına da net bir şekilde ne istediğini anlatmış, bu çok belli.
galatasaray takımı bize bu örnekleri gösterdikten sonra baros ve kewell gibi çok önemli iki oyuncusunu kaybetti, sakatlıklar sebebiyle. bu oyuncular sadece iyi oyuncular olmanın dışında, bireysel taktik, oyun disiplini, maça asılma, takımı saha içinde yönlendirme gibi işleri de yapıyorladı. onlar gittikten sonra takımda tek bir lider kaldı : arda turan. zeki, yaratıcı ve yetenekli olmasına rağmen yaşı daha çok genç arda'nın. kaptan olmasına rağmen yine de kendi kontrolünü bile kaybediyor bazen oyunda. bülent korkmaz da çok sinirlenirdi hatırlarsınız, ama dönüp oyuna yeniden konsantre olurdu. elbette mevki farklılığı da önemli arda ile bülent'in kendilerini kontrol etmeleri açısından, oyuna dönme hızları açısından.
ayrıca, hem kewell hem de baros topun ileride kalmasını sağlayan adamlardı. orta sahanın göbeğinde oynayan, sezona çok iyi başlayan oyuncularımızın defosu, biraz da ileride top tutulamadığı için ortaya çıktı. mesela sarp, sezona müthiş başlamış, goller atmış, her maç pozisyona girmişken artık ortalarda yok. acaba neden? sezon başında da kazma değil miydi, unuttu mu nasıl oynaması gerektiğini.
bütün bunlar olduktan sonra ara transferde bir şans geçti eline rijkaard'ın. baros ve kewell yerine koyabileceği oyuncu alabilecekti, allahı var yönetim de gayet yardımcı oldu. ama lucas neill dışında ne jo ne de giovani cuk diye oturmadı takıma, alışmaları için zaman gerekti, hala da gerekiyor. elbette her iki oyuncunun çok genç oluşları etkili oldu. her ikisi de genç yaşlarına rağmen iyi takımlarda oynamışlardı ama sanki biraz fazla mı takım değiştirmişlerdi acaba? transfer döneminde kiralık oynatmak için daha tecrübeli isimler alınabilirdi. mesela nistelrooy adı geçiyordu, süper uyardı. burada bir eksiklği oldu hocanın.
oyuncu değişiklikleri konusunda da zaman zaman sıkıntı yaşandı. ama bana bir tane hoca gösteremezsiniz ki, her oyuncu değişikliğini doğru yapan. capello mu, hiddink mi, mourinho mu, kim?
bu takım bu hocayla bize daha önce, nasıl oynayacağını gösterdi. bu demektir ki, gelecek sezon bol pas yapan, topa sahip olan bir takım olacağız.
sabır bu yüzden gerekli rijkaard için, çünkü bize gösterdi ne oynatmak istediğini.