237
beni derin düşüncelere gark eden maçtır, şimdi biraz geriye, fenerbahçe taraftarı tarafından hani şu "üçü bir arada" veya "art arda 10 kere" diye lanse edilen 25 ekimdeki maça dönelim. takımımıza güveniyorduk değil mi? herşey farklı olacaktı, takviyeler yapılmıştı, bu sefer yenecektik, güçlenmiştik, kıracaktık şeytanın bacağını vesaire...ne oldu, yine yenildik, sahada olaylar çıktı, baros maç başında, keita ise ortasında nakavt oldu. falan filan. uzatmanın alemi yok. yeterince yazılıp çizildi zaten bilmeyen yoktur olan biteni.
ben, futbolun her zaman en başta bir bilim ve en başta yetenek veya fizikten ziyade zeka gerektiren bir zanaat olduğuna inanırım. o maçtan beri servet ve gökhan zan'dan oluşan efsane defansımızın yerini emre güngör ve lucas neill aldı. emre ve lucas'ı takdim etme veya servet - gökhan ile kıyaslama gereği bile duymuyorum. o dönemde alışma sürecinde olan elano blumer takıma adapte oldu. orta sahanın kilit isimlerinden biri şu an. baros iyileşti, gayet de güzel döndü, yanına bir de jo hayvanı* geldi. keita ümit ediyorum kart görmeden tamamlayacak maçı, ve bir de dos santos var kanatlara alternatif olarak, açıldığında gördük neler yapabildiğini. arda evinde rahat oynar, ikinci yarıda hareket getirir belki, maçı çevirir, buna yürekten inanıyorum. bunlara ek olarak frank rijkaard da daha iyi biliyordur artık rakibinin kim olduğunu. tek dezavantajımız harry kewell'in hala sakat olması. canın sağ olsun oz büyücüsü. varlığın bile yeter.
alex aynı alex, emre aynı emre, güiza aynı güiza. ve daum aynı daum... bir sürü de sakat verdiler üstüne. ayrıca hem bizden hem de ilk yarıdaki durumlarından kat kat formsuz ve kötü bir durumda fenerbahçe. derbide istatistiklerden yola çıkarak çıkarım yapmak çok sağlıklı olmaz biliyorum ama tüm bunların üstüne bir de ali sami yen'deki son derbi maçımız olduğu bilgisini ekliyorum, evimizdeki tüm maçlarda gösterdiğimiz performansı ve namağlup pozisyonumuzu hatırlatıyor ve bitiriyorum;
vallahi de billahi de sıçarım derbisine arkadaş, bu maçta da acayip şeyler olursa futbola olan inancımı sorgulayacağım!!!
ben, futbolun her zaman en başta bir bilim ve en başta yetenek veya fizikten ziyade zeka gerektiren bir zanaat olduğuna inanırım. o maçtan beri servet ve gökhan zan'dan oluşan efsane defansımızın yerini emre güngör ve lucas neill aldı. emre ve lucas'ı takdim etme veya servet - gökhan ile kıyaslama gereği bile duymuyorum. o dönemde alışma sürecinde olan elano blumer takıma adapte oldu. orta sahanın kilit isimlerinden biri şu an. baros iyileşti, gayet de güzel döndü, yanına bir de jo hayvanı* geldi. keita ümit ediyorum kart görmeden tamamlayacak maçı, ve bir de dos santos var kanatlara alternatif olarak, açıldığında gördük neler yapabildiğini. arda evinde rahat oynar, ikinci yarıda hareket getirir belki, maçı çevirir, buna yürekten inanıyorum. bunlara ek olarak frank rijkaard da daha iyi biliyordur artık rakibinin kim olduğunu. tek dezavantajımız harry kewell'in hala sakat olması. canın sağ olsun oz büyücüsü. varlığın bile yeter.
alex aynı alex, emre aynı emre, güiza aynı güiza. ve daum aynı daum... bir sürü de sakat verdiler üstüne. ayrıca hem bizden hem de ilk yarıdaki durumlarından kat kat formsuz ve kötü bir durumda fenerbahçe. derbide istatistiklerden yola çıkarak çıkarım yapmak çok sağlıklı olmaz biliyorum ama tüm bunların üstüne bir de ali sami yen'deki son derbi maçımız olduğu bilgisini ekliyorum, evimizdeki tüm maçlarda gösterdiğimiz performansı ve namağlup pozisyonumuzu hatırlatıyor ve bitiriyorum;
vallahi de billahi de sıçarım derbisine arkadaş, bu maçta da acayip şeyler olursa futbola olan inancımı sorgulayacağım!!!