• 7230
    türk futbolunun batıya açılan penceresi. en büyüğü, en haşmetlisi. metin oktay öncesi belirli bir zümrenin tuttuğu bir takımken, metin oktay ve sonrasında gelen başarılarla birlikte, türkiye’nin en büyüğü olmuştur. dünyada da kabul gören bir büyüklüğü vardır. futbolla ilgilenen her avrupalı, sami yen deplasmanını bilir, “hell” der, takımımız güçsüz olsa da çekinir, istanbul’da oynamak istemez çünkü galatasaray taraftarı, modunda olduğu zaman 90 dakika boyunca rakip takımı boğar, öncesinde ve sonrasında unutulmaz anlar yaşatır. bu yüzden bu kulüp dünyada tanınan, saygı gören bir takımdır. türkiye’deki diğer takımların aksine bir kültürü ve amacı vardır. kurulduğu liseden ülkeye bir çok dalda insan kazandırmıştır. götünüzü yırtsanız zor girersiniz lisesine. ilkokuldan üniversiteye kadar her alanda en iyi okullara sahip kulüptür. şu an galatasaray, 30 milyon taraftarıyla, özellikle 2000’lerdeki başarılarıyla avrupa’da her zaman tanınan bir kulüptür.

    takımımla ilgili bu kadar uzun bir tanımı islam çupi gibi gerzekçe yapmadım. bu takımın büyük olmasında onlarca sebep var. bu takım cidden çok büyük. sandığımızdan daha büyük. içinde bulunduğumuz coğrafya sebebiyle biraz hakir gözükebilir ama bu takım almanya, ispanya, italya, fransa veya ingiltere’de olsaydı o liglerde zirve için canavar gibi mücadelesini verir, avrupa’daki kupası 2 ile sınırlı kalmazdı.

    neden bunları yazıyorum peki? artık ben bu ülkeyle ilgili bir organizasyonda takımımı görmek istemiyorum. ülkede hiçbir şey yolunda gitmiyor. adalet dediğimiz mekanizma zaten parçalara ayrılmış. öyle olmasaydı, ezeli rakibimiz 2011’de cezasını alırdı. koskoca juve’yi düşürdüler, büyüklüğü için tanım bile yapılamayan fenerbahçe’yi düşürmediler, düşüremediler.

    geçmişi geçtim, 2018-2019 sezonundan beridir iğrenç bir oluşumun içindeyiz. ne kazandığımız maçın keyfini çıkarabiliyoruz, ne de kaybettiğimiz maçta futbol konuşabiliyoruz. ben bu kadar hakemin saha içinde aktif rol aldığı bir organizasyon bilmiyorum. bu kadar konuşmamalıyız hakemleri. hata elbette olacaktır ama hatadır deyip geçmemiz gerekiyor ama ben son yıllarda hiçbir takım için aleyhte veya lehte yapılan bir hatayı sadece “hata” olarak algılayamaz oldum. basit bir hatayla geçiştirilecek şeyler değil bunlar. ben sıkıldım artık futbol konuşamamaktan. yahu kötüysek dibi görelim, küme düşelim gerekirse ama artık hakem falan konuşulmasın hiçbir maçımızda. futboldan iyice soğuduğumu hissettim artık. cidden takımımın maçı bile zevk vermiyor. saatlerce hazırlanıyorsun maç için, bi bakıyorsun, ne olduğu belirsiz bir hakem seni katlediyor. 25 senedir futbol izlerim, şu son birkaç sene kadar hakemlerin art niyetli davrandığını görmedim. önceden de bir sürü hata yapılıyordu ama hata olarak görülüyordu. şu an yapılanlar art niyetli olmaktır bana göre.

    bu kadar şeyi neden yazdım? dediğim gibi ben sıkıldım bu ülkeden de, futbolundan da, hakeminden de, taraftarından da. pandemi döneminde ortaya atılan ama pandemi şartlarından ve birkaç geri çekilmeden sonra yürürlüğe girmeyen bir proje vardır hatırlarsanız.

    (bkz: avrupa süper ligi)

    bu proje ileri sürüldüğünde türkiye’den bizi de bu organizasyona almak istemişlerdir hatırlarsanız. o sıralar ben ne saçma bir organizasyon diyordum ama şu an bu organizasyonun ne kadar gerekli olduğunu idrak ediyorum.

    arkadaşlar, aslan ile güreşirsen aslan gibi dövüşmek zorundasındır, ayıyla güreşirsen ayı gibi dövüşürsün. türkiye’deki diğer takımlar birbirininin kuyusunu kazmakla, değersizleştirmekle meşguller. bu şartlar altında uefa ve süper kupasını nasıl kazandık bilemiyorum. bakın dikkat edin, o yıllara bile fetö yakıştırılması yapılıyor. hala anasını satayım. herif 98 doğumlu, o yıllarda anasının bozuk sütünü içmekle meşgul ama kazanılan başarılara orda burda fetö kıyağı diyor. bu kadar aşağılık rakip taraftara sahibiz. takımların biri at şikesiyle meşhur, diğeri de dünyanın görüp görebileceği en büyük şike organizasyonuna imza atmış. içinde bulunduğumuz devlet bu takımları bırak düşürmeyi, tam tersine ligde tutarak ödüllendirmiş. yani kral çıplak arkadaşlar. ben, şahsım adına, böylesine bir organizasyonda takımımın yer almasını istemiyorum. istersek sezon sonu şampiyon olalım, istersek küme düşelim, ben gerçekten sıkıldım bu toksik ortamdan. ne olduğu belirsiz yabancı sınırı ayrı, siyasetin bulaştığı futbol ortamı ayrı, yayıncı kuruluşu ayrı, futbolcusu ayrı, taraftarı ayrı, cidden sıkıldım.

    benim takımımdan ricadır, önümüzdeki yıllarda bu avrupa süper ligi organizasyonu illa uygulanacaktır ve çünkü futbol artık eskisi gibi çok çok popüler değil, eğer davet gelirse direkt başvuru yapılsın. mesela, şampiyonlar ligi olmasın, liglerin izlenmesi yarıya düşer bence. bir tek şampiyonlar ligi de kesmiyor artık insanları. ispanya’ya bakın, real madrid, barcelona, biraz da a.madrid şampiyon oluyor. ingiltere biraz daha rekabetçi bu konuda ama manchester city orda tekel olmaya başladı, almanya’da zaten bayern’den başka bir takım şampiyon olursa kıyamet alameti sayılıyor, fransa’da psg de fark atmaya başladı, biraz italya rekabetçi ama birkaç sene önce juve orda tekeldi… yani anlayacağınız sonucu az çok belli olan bir organizasyon izliyoruz her ligde.

    sırf taraftar gücümüzün arşa çıkması, saygın ve renkli bir kulüp olmamız sebebiyle ve yurtdışındaki bağlantılarımız sebebiyle bu organizasyondan davet gelecektir diye düşünüyorum. gerekirse bu ligde paf takımımızı oynatıp, tası tarağı toplayıp oraya geçmeliyiz. ben başka bir çözüm göremiyorum. şu toksik ortamda şampiyon olmamız bile kesmiyor beni artık. süper ligde oynayıp 5000 taraftarı bile oynamayan kulüpleri, art niyetli hakemleri, federasyonu falan alsınlar başlarına çalsınlar. ben istemiyorum artık bu lige ait bir şeyi.

    aslanlarla dövüşelim, çakallarla, sırtlanlarla değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın