5088
okansız pankartını açan bizim taraftardı. okan ve emre'nin ayrılış sürecinde emre'ye nasılsa bir gün yuvasına döner gözüyle bakıp tepkisiz kalan da bizim taraftardı. ancak okan'a tam tersine öfkeli olan, suat kaya'nın jübilesinde bunu yansıtan, pankartlar hazırlayan, okan'ın yersiz "sporu sağlık için yapmıyoruz" demeciyle iyice alevlenen, dönüşünde ilk başta beşiktaş'ı tercih etmesiyle de tamamen defterden sildiğini sanan da bizdik. ancak hayat di mi? bakın geldiğimiz şu noktaya. okan'ın diğer ekiplerde başarılı bir ivme yakalaması, bizim berbat bir sezon geçirmemiz gibi birçok sebep bir araya geldi ve kulüp için en hayırlı ve rasyonel seçeneğin bu olacağına ikna olduk. aslolan galatasaray dedik ve okan buruk hocamız oldu.
vay emre geçmişte şunu yaptı, vay kapımızdan giremez falan bir noktadan sonra hükmü kalmayabilecek sözler. yaşadık ve gördük. başakşehir ile başarılı geçirebileceği birkaç yıl, o süreçte okan buruk'un avrupa'ya açılması gibi bir senaryo gerçekleşirse o gün tekrar konuşuruz.
bir de kendisinden önce arda'yı hoca adayı olarak görmek çok olası gelmiyor. arda ki yıllarca kaldığı ispanya'da ispanyolcasını dahi geliştirmeye gerek duymadı. barcelona'ya gitmesine rağmen vizyonu, çevresi bayrampaşa'dan öteye geçemedi. öte yandan emre'nin italyanca, ingilizce röportaj verdiğine şahit olduk. birinin galatasaray ile yaşadığı uluslararası başarılar varken genine işlenmiş bu kodlarla teknik direktörlük hayatında da devamını istiyor. diğeri ise futbol çağının son yılları koca bir hiç olmasına rağmen inanılmaz bir ego ile dolu durumda. bu denli egonun neticesinde kişinin kendini geliştirmeye ihtiyaç duyması, başarıya aç olması pek mümkün görünmüyor. böyle bir karakterin antrenörlük hayatında da hepinizden iyi ben bilirim yaklaşımı hakim olur ve tribünlerle sürtüşmesi eksik olmaz. zaten verdiği demeçlerde de amacını aşan, onlarca yersiz ifadeye denk geldik seneler içinde.
vay emre geçmişte şunu yaptı, vay kapımızdan giremez falan bir noktadan sonra hükmü kalmayabilecek sözler. yaşadık ve gördük. başakşehir ile başarılı geçirebileceği birkaç yıl, o süreçte okan buruk'un avrupa'ya açılması gibi bir senaryo gerçekleşirse o gün tekrar konuşuruz.
bir de kendisinden önce arda'yı hoca adayı olarak görmek çok olası gelmiyor. arda ki yıllarca kaldığı ispanya'da ispanyolcasını dahi geliştirmeye gerek duymadı. barcelona'ya gitmesine rağmen vizyonu, çevresi bayrampaşa'dan öteye geçemedi. öte yandan emre'nin italyanca, ingilizce röportaj verdiğine şahit olduk. birinin galatasaray ile yaşadığı uluslararası başarılar varken genine işlenmiş bu kodlarla teknik direktörlük hayatında da devamını istiyor. diğeri ise futbol çağının son yılları koca bir hiç olmasına rağmen inanılmaz bir ego ile dolu durumda. bu denli egonun neticesinde kişinin kendini geliştirmeye ihtiyaç duyması, başarıya aç olması pek mümkün görünmüyor. böyle bir karakterin antrenörlük hayatında da hepinizden iyi ben bilirim yaklaşımı hakim olur ve tribünlerle sürtüşmesi eksik olmaz. zaten verdiği demeçlerde de amacını aşan, onlarca yersiz ifadeye denk geldik seneler içinde.
